Annemin mezarının başındaydım. Ona haklı olduğunu söylemek için gelmiştim. Mezar taşını öptüm ve güçlükle fısıldadım:
-Haklıymışsın anne, bu kez haklıymışsın...
Anneme aldığım çiçeği mezarının üstüne bırakıp yavaşça doğruldum. Son kez mezara bakıp gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve mezarlıktan çıkmak için kapıya doğru ilerledim. Kapıda beni bekleyen taksiye psikoloğumun adresini verdikten sonra arkama yaslandım. Annemin ölümünün üzerinden bir hafta geçmişti ve babam olacak adam annemin ölümünden sonra beni psikoloğa götürmüştü ve artık düzenli olarak gidiyordum . Annemin haklı olduğunu öğrendiğimde o adamın cidden bunu yaptığına inanamamıştım. Bir insanın babasının gözünün önünde annesinin katili olması gibi bir şeydi ve her ne kadar o öldürmediyse de bu ölümün tek sebebi o olmuştu. Taksi yaklaşınca yaslandığım yerden doğrulup kıyafetimi düzelttim. Ve şuana kadar duygularımı en açık haliyle anlattığım yere gelmiştim parayı uzatıp taksiden indim. Taksi uzaklaşınca sokakta tek başıma kaldım. Derin bir nefes alıp apartmana girdim. Psikoloğun dairesinin önüne gelince zile bastım. Her zaman orda bulunan ve insanların anlamayacağını zannedip yapmacık gülüşüyle her geleni karşılayan Oya açtı kapıyı. İçeri girdiğimde Ayşe hanımı sordum. Randevum olmadan gelmiştim çünkü ilk defa içim bu kadar daralmıştı. Oya hemen bilgisayara dönüp birkaç işlem yaptı ve bana dönüp;
-Randevunuz gözükmüyor, bugün olduğuna emin misiniz?
- Evet randevum yok maalesef, müsait mi kendisi?
-Bugün Ayşe Hanımın en yoğun günü ama isterseniz Pamir Bey'in hastası yok acil bir durum varsa Pamir Bey'e yönlendirebilirim.
- Yok teşekkürler.
Dedikten sonra psikologdan çıktım. Bir daha ki seansım bir hafta sonraydı ve ben annemin ölümünün asıl nedeninin babam olduğunun gerçeğini, annemin ilk ve son kez haklı olduğunu, kabuslarımın başladığını ve o koku yüzünden fakültede yaşadığım durumu anlatmak istiyordum . Ama yapabileceğim tek şey taksiye binip evime gitmekti ve öyle de yaptım. Evimin kapısını açar açmaz sabah yaptığım kahvenin kokusu burnuma gelince istemsizce gülümsedim. Allah'ım bir kahve kokusu nasıl bu kadar her şeyi unutturabilir ve insanı mutlu edebilirdi...
Çantamı kenara bırakıp fakülteye gitmek için hazırlanmaya başladım. Kısa bir duşa girip güzel bir makyaj yaptım. İnsan kendini yıpranmış bir şekilde görmektense makyaj yaptıktan sonra yenilenmiş görünce cidden iyi hissediyordu. Hemen üstümü değiştirip kitaplarımı güzelce çantama yerleştirdikten sonra evden çıktım. Telefonuma baktığımda saat 14.30'du neyse ki ders 15.00'daydı. Fakülteye yürürken Ela balımı aradım. Fakültede ki spor salonun da Gül ve Betül'le oturduklarını duyunca ders başlayana kadar yanlarına gittim. Kafeterya değil de spor salonunda oturmalarının tek bir amacı vardı o da Gül hanımımızın bitmeyen hoşlandığı kişilerdi. Yanlarına gittiğimde Betül "Bu zamana kadar nerelerdeydin kaç saattir yoksun" diye sorunca, kısa bir şekilde " Mezarlığa gittim." dedim. Şu anlık psikoloğa gittiğimi sadece Ela biliyordu az daha alışınca diğer iki balıma da söyleyecektim. Gül'e dönüp bu sefer kimi kestiğini sorunca bu ara sıklıkla bahsettiği Ebu Kara'ydı. Esmerdi ve çocuğun tarzına baktığımda şaşırmıyordum çünkü Gül'ün tam istediği bir tipti. Diğerlerine döndüm ve fakültedeki olaylarla ilgili konuşmaya başladık. Tam kendimizi kaptırmışken telefonum titredi.
(Yeni bir mesaj)
Mesaj (Psikolog):
" Merhabalar Ayliz Hanım, psikoloğunuz Ayşe Hanım yurtdışına çıkmak zorunda kaldı artık yeni psikoloğunuz Pamir Karaca'dır. İki gün sonra için randevunuz oluşturulmuştur. İptal etmek için veya daha ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz. İyi günler dileriz."
Oy atıp destek olursanız sevinirimmmm
Lütfen oy da kullanınn..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya
Ficțiune adolescențiFarklı bir kokudan şüpheye, oradan buralara kadar gelineceği bilinmeyen bir yaşam. Ya da oradan buralara kadar gelen travmalar, korkular ama siz yine de yaşam deyin içimizde kalsın sessizce...