Oy kullanırsanız sevinirimmm❤️
Mesajı okuyup telefonu kenara koydum. Muhabbete dödüğümde Gül de sonunda bize katılmıştı. Dördümüzde aynı bölümde ve aynı sınıfta okuyorduk ve birazdan olan dersi seviyorduk ama hoca çok dakik olduğu için genelde geç kaldığımızla alakalı konuşuyorduk. Ve bir anda yanımıza bizden bir yaş küçük olan ve Gül'ün sosyalliği sebebiyle tanıştığımız, aramızda en çok Betül'ün sevdiği ve samimi bulduğu Hira, yaklaşmaktaydı, gelmişti bile. Çok heyecanlı bir şekilde hemen yanımıza oturup konuşmaya başadı: (Bu ne samimiyetse)
- Gül, neden haber vermedin ki yarım saattir nerede olduğunu arıyorum.
-Gül: Ebu'mu daha yeni bulmuşum bir de seninkini mi arıyım
- Of neyse tamam tamam en azından burda
İkisi konuşurken üçümüzde ettikleri muhbbete göz devirmiştik. Kısa bir özet geçmem gerekirse biz nasıl genelde dört kişiysek onlarda üç kişi takılıyordu genelde. Biri Gül'ün bahsettiği Ebu Kara, biri de Hira'nın bahsettiği Melih İzgi ve şuanlık kimsenin bahsetmediği Yağız Kuban. Melih, Hira'yla bir ara basketbol oynarken tanışmıştı ama ondan sonra bir daha konuşmamalarına rağmen Hira'mız hergün çocuğu izlemek için dersi olmasa da geliyordu. Kusura bakmasın ama biraz saçmalık ya da salaklıktı yaptığı neyse. Peki Gül o hiç konuştumu tanıştımı derseniz sosyalliğini kullanıp şuanlık ortak arkadaş elde ediyor.Bu şekilde daha sağlam adımlarla ilerlediğini söyleyip duruyordu işe yarayıp yaramadığını en son görecektik. İkisinin de saplantısını anlamıyorduk biri sadece her ortamda dik yürüyüşüyle dikkat çekiyordu. Ve bu dik yürüyüşü hoşuna gitti herhalde Hira Hanımınn , biri de esmer sevdası olduğu için saplantılıydı diye düşünüyorduk.
Biz fakültenin birazCIK dedikodusunu yaparken Ela saate bakıp bu sefer vaktinde gitmemiz için çabalayınca erkenden sınıfa gittik. Sonunda dört dersim de bitince direk eve gittim. Yemeğimi bir kafeye geçip kızlarla yemiştim ve aç değildim. Duş alıp yattım.
(Gece 4)
Bir anda yerimden zıplayarak uyandım. Yine o sahneydi o kabustu uyandıran. Her uyuduğumda nasıl o gün eksiksiz bir şekilde kafamın içindeydi anlayamıyordum. Psikolog olmama bir sene kalmıştı ve ben hala kendi psikolojimi düzeltemiyordum. Olmuyordu öğrendiğim bütün metodları kabusu ilk gördüğüm gece uygulamıştım ama olmuyordu ve olmayacaktı, kendi söküğümü dikememiştim bir terzi misali. Hatırlamak istemiyordum telefonu alıp instagram da gezinmeye başlamıştım ki bir anda telefon elimden kaydı ve yere şiddetli düşmüş olmalı ki çok büyük bir ses çıktı. Eimden düşmesinin tek bir sebebi vardı o da bütün keşfetim MANOLYA çiçeğiyle doluydu. Biran nefesim daralmaya başladı. Kenarda duran suya gitti elim titriye titriye ama içemeden yerine koydum. Sanki boğazıma bir şey oturmuştu, yutkunamıyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken uykuya dalmıştım sabah uyandığımda farkettim.
(KABUS)
Annemin paranoik bozukluğu vardı. Ve ben bunu bir süre sonra kızlara söylemeye karar vermiştim ve o gün söyledim. Psikoloji öğrencisi oldukları için anlamışlardı ama durumunun o kadar kötü olmadığını söylemiştim. Bu konu ve birkaç konunun üstünden geçtikten sonra eve gitmek için yanlarından ayrılmıştım. Bir telefon geldi bir anda ,annemin psikoloğuydu. Açtım kadın annemin bu ara psikoloğa uğramadığını söyleyip daha sık gelmesi için beni uyardı. Telefonu kapattım. Evin kapısına yaklaşmıştım ve evden sadece bağırma sesleri geliyordu. Koşarak eve girdim. Annem salonun ortasında babama bağırıyordu babam hem annemin dediklerini inkar edip hem de ilaçlarını alıp almadığını soruyordu . Ve babam her ilaç dedikçe annem daha da bağırıyor babamın onu aldattığıyla ilgili şeyler söylüyor daha doğrusu bağırıyordu. Bir hafta önce de böyle bir atak geçirmişti annem. Babamın onu aldattığı ile ilgili kafasında bir çok olayı kurguluyordu ve babamla hep tartışıyorlardı. Ve yine bir atak olduğunu düşünmüştüm. Hemen annemin yanına koştum, annemi sakinleştirmeye çalışmaya başladım ama yaşadığı ataklarda gözü kimseyi görmüyordu. Ve annem bir anda bağırdı:
"BENİM HİÇ MANOLYA KOKAN PARFÜMÜM YOK! BU ÜSTÜNDE Kİ KOKU NE SAMET MEHİR ?!"
Geceyi hatırlamamaya çalışıyordum. Ve ilk iş olarak psikoloğa gidecektim. İlla ki boş vakti bulunuyordur diye düşünüyorum geçen gittiğimde hemen ona yönlendirmişti çünkü Oyacığım. Hazırlanıp çıktım, kızlara;
"Bugün derse gelemeyeceğim bir kaç işim var. Haberiniz olsunnn"
Betül "Ne gibi iş, son derse yetiş barii"
Gül "Merak etme, her şeyi en ayrıntılı anlatırımm ders değil yanlış anlaşılmayım aşk"
" Belki mezarlığa geçerim bilmiyorum ama o babam olacak adama uğramam gerek, yetişirim herhalde yaa"
"Sağoll Gül'ümm"
Ben kızlara cevap yazarken taksi gelmişti bile adresi söyledikten sonra yaslanıp yolu izlemeye başladım. Gözümü kapatmıyordum çünkü her gözümü kapattığımda aynı kabus gözümde canlanıyordu. Yol boyunca yeni psikoloğumu araştırmıştım. Daha yeni başlamış çalışmaya ve daha belli olmamış tam ama bir üniversite de ders vermeye başlayacakmış. Fotoğrafı yoktu zaten bu durumda fotoğrafından çok ilgilendiğim şey Ayşe Hanım gibi iyi bir psikolog olup olmamasıydı. Taksi durmuştu. İndikten sonra hemen apartmana girdim. Oya'nın masasının başına gidip Pamir Bey 'in müsait olup olmadığını sordum.
- Şuan içerde hastası var ama yarım saat sonra seansı biticek ondan sonra müsait kendisi beklerseniz sizi alıyım sıraya.
- Tamamdır beklerim. Bahçedeyim siz seansı bitince haber verirsiniz.
-Tabi kii keyfinize bakınn
Bahçeye gidip bir kahve alıp kenarda duran masaya geçtim ve kitabımı çıkardım...
OY KULLANIRSANIZ SEVİNİRİMMMMM❤️
OY KULLANMAYI UNUTMAYALIM LÜTFENN❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya
Teen FictionFarklı bir kokudan şüpheye, oradan buralara kadar gelineceği bilinmeyen bir yaşam. Ya da oradan buralara kadar gelen travmalar, korkular ama siz yine de yaşam deyin içimizde kalsın sessizce...