5.Hata

4K 273 127
                                    

Usulca elinde tuttuğu kitabı hayranlıkla okuyordu genç kız. Ne güzel bir anlatımdı bu böyle. Öyle kelimeler bir araya gelmişti ki, ağırlığı hayret veriyordu  kıza. Yüzünde binbir türlü hâllerle okumaya devam etti.

Ders aralarında namaz vakitlerine denk gelen anlar  hariç; bahçede ki banklarda kitap okumayı tercih ederdi. Zira okumak lazım idi. Öğrenmenin ne yaşı vardı ne de zamanı. Hatta yazmayı da isterdi... Yapabilseydi keşke... Hem okuyup hem yazmayı ne çok isterdi...

O başka bir dünya da gibi kitabını okurken arkadaşı Ayşe'nin yanına oturmasıyla gerçek dünyaya dönüş yaptı.

Hayır sanki biri gelmese o kitabın içine dalmış vaziyette öylece orada kalacaktı...Hep böyle oluyordu. Ve her şartta kitap okumak isterse kendini o dünyanın içine koyuveriyordu. Ve sanki onlarla birlikte yaşıyordu herşeyi. Hatta bazen hissediyordu. Garip bir durumdu.

Ayşe'nin " Yine nerelere daldın?" sorusuyla binlerce düşünce arasından nihayet çıktı. Eş zamanlı kitabında kaldığı sayfaya ayracını koyup kapağını kapattı.

" Her seferinde her kitapta başka bir yolculuğa çıkıyorum gibi geliyor." diyerek cevapladı meraklı gözlerle ona bakan kızı.

" Ahhh Sare... gıptayla bakıyorum sana... bıkmadan usanmadan her gün düzenli kitap okuman.. "

Sare hafifçe gülümsedi arkadaşına. İnsanın sevdiği birşeyi yaparken bıkıp usanması pek mümkün değildi.

" Severek okuyorum o yüzden."

" Severek de okusam bir yerde sıkılıyorum her neyse derse geçelim haydi. "

" Geliyorum..."

Sare kitabını çantasına koyduktan sonra üzerini düzeltti. Eliyle şalını kontrol ediyordu. Bazen olmadık yerden saçı gözükebiliyordu.

" Ayşee. Saçım gözükmüyor değil mi?"

Ayşe baştan aşağıya süzdü Sareyi.

" Cıkkk. Gayet iyisin. Elbisene bayıldım. Yeni farkediyorum." dediğinde bir yandan da koluna girdi.

Sare ise sıkıntılı bir şekilde döndü arkadaşına ve hızlanan adımlarını durdurdu. Kalbi öyle atıyordu ki ğöğüs kafesinden çıkacak gibiydi. Hafiften de kızarmıştı.

" Neden durduk birşey mi unuttun?" diye sordu Ayşe.

Fakat durum hiçte sandığı gibi değildi. Sare önce kafasında söylemek istediklerini tarttı ancak nerden başlayıp anlatsa bilemedi. O yüzden dümdüz söylemeye karar verdi.

" Ben Batuhan'a yazdım."

Ayşe önce duyduklarını idrak etmeye çalıştı. Sonrasında ise " Şaka!" dedi gayet ciddi bir tavırla.

Sare ise başını sağa sola çevirdi.

" Sen ciddisin!" derken şaşkınlıktan açık ağzını eliyle kapadı.

" Evet. Ciddiyim." dediğinde durumundan hiç memnun gözükmüyordu.

" Ne yazdın peki?" diye sorduğunda kısaca anlattı Sare artık yapmayacağını da ekledi sözlerinin sonuna.

" Senin olduğunu bilmiyor yani."

" Bilmiyor, bilmemeli, bilmeyecekde." derken ne kadar büyük konuştuğunun farkında bile değildi Sare.

Sınıfa geldiklerinde arkadaş grubuyla oturan Batuhan'ı görünce birden kalbi hızla atmaya başladı Sare'nin. Ne duygularından ne de kendinden bihaber olan bu gencin hayırlısı ile doğru yolu bulmasını ümit ediyordu kalbi.

Dilinde,aklında,duasında hatta kalbinde yalnızca o vardı... Ona yazmakla ne çok hata etmişti. Sadece bildiği kadarı ile birşeyler söylemek istemişti aslında.  Yoksa o da doğru muydu ki... Çok mu doğruydu sanki. Değildi tabiki. Hem kusursuz kim vardı ki? Fakat şimdilik elinden gelen  sadece buydu.. Anonim olarak yazmak. O da yapmıştı işte. Yapıvermişti...

Batuhanların yanından geçerken sessizce fısıldadı Ayşe'nin kulağına.

" Ayşe, sanki beni biliyormuş gibi hissediyorum. "

" Bilmiyordur da sen böyle davranırsan öğrenmesi an meselesi. Sakin ol biraz. "

Boş olan yere geçtiğinde amfi sınıfın ön sıralarında oturan Batuhan arkasını dönüp onun tarafına doğru baktı. Kendisine mi bakmıştı acaba. Yok canım ona öyle geliyordu. Kafasını dağıtmak için hoca gelmeden telefonuna baktı son kez.

Ve gelen bildirim ile neye uğradığını şaşırdı. Elleri terlemeye başladı. Stres yapmaması gerekiyordu. Telaşlı halini gören Ayşeye telefonunu uzattı. Ayşeninde okuduğu mesaj ile gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Musâhib : Seni buldum küçük kız..

Birşeyler başlamadan bitmiş miydi? Ya da her son bir başlangıç mıydı?
































Selamünaleyküm canolar.

Nasılsınız. Ben iyiyim elhamdülillah.

Yazmak iyi geliyor çok şükür birkaç okuyan var iyi ki varsınız. Sırf sizler için yazıyorum.

Musâhib  Sohbet kökünün “mufâale” kalıbından türeyen musâhib kelimesi “sohbet ehli kimse, arkadaş, dost” anlamına gelir. Sare Batuhanı bu şekilde kaydetmiştir bilginize.

Sizce nasıl gidiyor devam edeyim mi? Çok kararsızım.

Allaha emanet olun.

Selametle.

KENDİNE GEL!!【 TEXTİNG 】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin