Midem bulanmaya başlamıştı. Hiçbir şey hatırlamıyordum, sabah ne yedim ne yaptım. Hiçbiri.
Zil çalıncaya dek bahçede ki merdiven şeklinde ki basamaklara oturduk. Herkes bir şeyler yapıyordu. Bizse sadece oturup onları izliyorduk. Gerçekten ondan hoşlanıyordum, hemde beşinci sınıftan beri, bu yıl dördüncü olucak. Eğer bu sene onunla bir iletişim kurmazsam lise de onu kaybedebilirim.
Bu kulağa hiç hoş gelmiyordu doğrusu. Bahçede otururken gözlerim hep onu aradı, ama onu göremedim.Zil çalmasıyla gözlerimi bahçede dolandırmayı bıraktım. Aylin ayağa kalkarak "Hadi gel, içeri girelim."dedi.
Ayağa kalkarak basamaklardan indik ve okulun kapısına doğru yürdük. İçeri girdik ve dümdüz ilerleyerek sınıfımızın kapısına geldik. İçeri girmek istemedim, aslın da hiç bir zaman öğretmenler zili çalana dek girmek istemezdim. Biraz sınıfın kapısında durdum.
Yan tarafımızda 10/B vardı. Çaprazımızda onun sınıfı 10/C yani, karşı tarafımızda da 10/D vardı. Diğer 10. sınıflar üst kattaydı. 10/E'nin (Yani bizim sınıfın) kapısının önünde beklerken onun sınıfına bakıyordum, içeride mi diye. Arkamı 10/C' ye dönmüştüm. Arkadan gelen bir el gözlerimi kapadı ve sesini değiştirerek "Ben Kimim?" diye sordu. Sesi çıkaramamıştım. Aklıma ilk önce onun olabileceği geldi. Sonra gözlerimi açtı, arkamı döndüğümde minik bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Bu o değildi onun sınıfında olan İrem idi.
Yüzüne istemsizce gülümsedim ve "Oooo kimler gelmiş,"dedim. Vücudumu ona döndürerek "Gel seni sınıfına bırakayım."Dedim. Aslında amacım onu gerçekten bırakmak değil orada mı görmek içindi. Onları kullanıyor muşum gibi geliyordu ama aslında onları seviyorum tatlı insanlar. Onu bıraktım ve içeride olmadığını gördüm. Bu biraz beni kötü hissettiriyordu. Sınıfımızdan içeri girmek zonda kaldım çünkü öğretmenler zili çaldı. İçeri girdiğim da o oradaydı, bizim sınıftaydı. Şaşırdım ve neden içeri girmediğimi sorguladım. Sessizce yerime geçtim ve onu izlemeye başladım. Beni fark etmedi çünkü Hamza'lar ile konuşuyordu (Bizim sınıftaki bir erkek, sınıfımda ki erkeklerle çok iyi arkadaş)
Sonra gözlerini sınıfın içinde dolaştırmaya başladı. İlk önce pencere tarafından başladı, ben ise duvar kenarının bir yandaki sıradaydım. Tam bizim sıraya başlayacakken hoca geldi ve onu dışarı çıkardı.
"Kitapları, defterleri kaldırın!
Araya çanta koyun!
Eğer kopya çektiğiniz görürsem hemen sıfır vereceğim!" Demesiyle hocanın, sınav olacağımız aklıma geldi. Acaba o da bana sınav ile ilgili bir şey mi sormuştu?
"Kopya çekmeye hazır mısın?"Dedi Elif.
"Ha! Evet evet, hazırım gönderin gelsin!"
dedim.
Elif benim arkadaşım yanyana oturuyoruz. Çoğunlukla kavga ediyoruz ama yine de arkadaşız.
Her sınavda birbirimize kopya veririz.
Bu da iyi bir şey çünkü birimiz çalışmadığı zaman faydalı oluyor.
Ama genellikle çalışmayan ben oluyorum süreli Elif'ten kopya alıyorum, ve hocalar ise Elif'e kızıyor.
Kopya çektiğimiz için değil. Hâlâ kopya çektiğimizi anlamadılar.
Bir keresinde
Hiç bir şekilde sınava çalışmamıştım ve cevapları Elif'ten alıyordum.
En arka sırada oturduğumuz için kopya çekmek kolay oluyordu. Biraz sessiz şekilde konuşunca hocalar duymuyordu ve maske olunca belli olmuyordu. He birde başımız öne eğik kağıda bakmak için.Ve yine bir gün Elif'ten kopya çekerken hoca "Elif, Ece'nin kağıdın bakma!" demişti. Kendimi tutmasam gülmeye başlayacaktım.
Asıl kopyayı ben çekiyordum ama hep Elif yakalanıyordu.
Ve evet, bu sınavda da kopya çekmiştik.
Sınav benim için iyi geçmişti, ama Elif'i bilemem. Zil çaldı ve dışarı çıktık. Bu sefer yanımızda Yasemin diye bir arkadaşım daha vardı.
Aylin ve Yasemin'i çok seviyordum onlara her sırrımı verirdim.
Gene basamak şeklinde ki merdivenlere oturduk ve Aylin konuşmaya başladı.
"Hmhmhm
Hadi bakalım"Dedi,
Yasemin meraklı bir şekilde bana Bakarak.
"Gene Armut ile ilgili bir şey mi öğrendin?!
Bize de söyle!" Dedi.
(Armut; Hoşladığımız çocuklara taktığımız isimler ve benim hoşlandığım çocuğun ismi Ahmet ama biz kodlayarak söylediğimiz için armut.)
Her zaman böyle bir şey olduğunda konu hep armutla ilgili olduğu için bana bakmaları normaldi."B-ben...
Onla konuşuyordum ama ne konuştuğumuzu bende bilmiyorum.
Nasıl hafızamdan silindi bende anlamadım. Kendime kızıyorum, bu kadar güzel bir anı nasıl unuturum diye." Dedim.
"Ow..-" Dedi, Yasemin.
"Biraz garip bir durum."dedi Yasemin.
Ben hâlâ gözlerimle armutu arıyordum. Aniden gelen ses beni korkutmuştu.
"Hangi durum biraz garip?"
Diye ukalacı soran Okan'ın sesiydi.
Ben onlara bakmadım.
Okan'la aram kötü değil ama iyi de değildir. Gerekmedikçe onla konuşmam ya da muhabbet etmem.Aniden kafama birisi vurdu.
Sinirlenerek
"Hangi aptal benim kafama vurdu?!?" dedim. Arkamı dönerken Aylin ile Yasemin'in bakışları değişti.
Döndüğümde onu gördüm ve duraksadım.
Benim kafama o mu vurdu? Neden bunu yaptı. Beni sevmiyor muydu? Yoksa bana beni sevmediğini ve benden nefret ettiğini mi söyledi?
Hâlâ yüzüm ona dönüktü gözlerinin içine odaklanmıştım.
Bunları düşünürken dalmışım.
"Ben vurdum. Bir sorunun mu var?"Dedi.
Sesi o kadar güzeldi ki...
Kelimelere sığmazdı.
"H-hayır." Dedim ve önümü döndüm.Suratına bakamaz hale gelmiştim. Benden nefret ediyordu. Okan ile Aylin konuşuyordu ama beynim bulanık olduğu için konuşmaları çıkartamıyordum. Aniden saçımı tutup yüzüm yukarı gelicek şekilde saçımı çekti ve o biçimde tuttu. Yüzünü benim yüzümü görecek şekilde yukarıdan baktı.
"Konuştuklarımızı unuttun mu?
Bu triplerin ne?" Diye sordu.Hiç birşey anlamamıştım.
Beni seviyor muydu? Yoksa sevmiyor muydu?
Hâlâ gözlerimin içine bakıyordu.
"Saçımı bırak. Canım acıyor," Dedim.
Yüzüme gülümseyerek daha sıkı tutmaya başladı.
"Benle dalga mı geçiyorsun?
Gerçekten canım acıyor!" dedim, daha sesli bir şekilde.
"Özür dilerim,"dedi ve elini biraz gevşetti ama hâlâ saçımı bırakmamıştı.
"Bana o cümleyi bir daha söylersen saçını bırakacağım."Dedi.
Ben...
Ne dedim ki o zaman.
Hatırlamadığım bir şeyi nasıl söyleyebilirim.
"Hatırlamıyorum."Dedim
"Pff... Bende seni tanımıyorum zaten." Dedi şakacı bir şekilde.
"Evet, beni tanımıyorsun. Şimdi bırak saçımı!" Dedim.
Ama haklıydım beni tanımıyordu. Onla hiç sohbet etmemiştik.
"Hmmm...
Sanırım haklısın seni tanımıyorum. Bu yüzden tanışalım." Dedi. yüzüme karşı gülümsüyordu. Kalp atışlarım çok hızlıydı...
"Hadi gidelim!
Salak salak kızı etkilemeye çalışma!"
Dedi, Okan.
Aniden kafama dank etti. Çok saftım, benle dalga geçiyordu.
"Kes sesini gerizekalı,
onu etkilemiyorum. Sadece konuşuyordum." dedi.Bizde yedik zaten.
Saçımı bıraktı ve gitti. Midem bulanıyordu ve kalbim hâlâ çok hızlı atıyordu.
"Çok tatlıydınız, aynı dizideki birbirlerini sevmediğini söylediği halde deli gibi birbilerine aşık olan çiftler gibisiniz!" Dedi, Aylin.
"Bu nasıl bir anlatım lan?" Dedim.
"Herşey bir yana ama çok tatlı duruyordunuz."Dedi Yasemin.
Hah tatlı duruyorduk. Bana biraz imkansız geldi ama yine de güzel bir hayal...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arada
Teen FictionSürekli iki seçim arasında kalan kızlarımız artık dayanamıyor. Onlara sunulan iki seçim sürekli onları zorluyor. Erkeklerimiz ise seçenek olmaktan bıkmıştı. Kızları kendilerine istiyorlardı. Peki bunu başarabilecekler miydi..? Ecnr~ Size keyifli o...