Ateş Dünyası

18 7 70
                                    

"Merhaba!"dedi yaşlı adam.

Bende bir kere daha yutkunarak
"Merhaba?"

"Ben Orhan yanımdaki de Melih." yaşlı adamın adı Orhan Sinirli bir tip olan genç adamın adı ise Melih adlarını öğrenmiş oldum.

"Bende Ecenur" dedim. Sesimi güçlü çıkarmaya çalışıyordum.

"Seni tanıyoruz Ecenur bu yüzden burdayız" dedi. Orhan.

"Ne? Beni tanıdığınız için mi? Beni nereden tanıyorsunuz?" dedim.

Dedikten sonra Melih güldü. Ona baktığımı görünce hemen gülmeyi bıraktı.Birbirimize gülmeden bakıyorduk. Ben sinirli duruyordum. Melih ise bir tepki vermiyordu.

Orhan konuşmaya başlayınca gözlerimizi Orhan'a çevirdik.
"Gücünün farkına daha bu gün vardın ve bizim bunla bir bilgimiz olduğunu düşündün." dedi.

"Bunları nereden biliyorsun?"

"Seni arıyorduk sen bir ateş elementisin." dedi. Melih. Ben şaşkın şaşkın bakıyordum.

"Ne? Ateş elementi ne?"

"Ateş elementi ateşi kontrol edebilen demek." dedi. Orhan

"Şey?" dedim ona hitap etmeye çalıştığımı anlamıştı.

"Bana Bilge Orhan diyebilirsin, herkes bana böyle der." dedi.
Bilge Orhan. Bende Melih'e baktım.
O da "Bay Melih." dedi.

Bilge Orhan konuşmaya başladı.
"Sen bir ateş elementisin. Sen en güçlülerdensin. Seni her zaman arıyorduk. Seni kaybedemeyiz." dedi.

Ben hâlâ onlara bakıyordum. Sonra Bay Melih konuşmaya başladı.

"Sana her şeyi anlatıcağım." dedi. Sonra yürümeye başladı. Eliyle beni takip et işareti yaptı. Bende peşinden gittim. Bilge Orhan'da bizimle beraber geldi. Boş olan kafenin masalarına oturduk. Bay Melih konuşmaya başladı.

"Sana anlatmaya başlamadan önce bu durumu değiştirmeliyiz."dedi.

"Hangi durumu?"dedim.

"Seninle sadece rüyalarında konuşamayız pratik yapmalıyız. Gücünü nasıl kullanacağını öğrenmelisin."

"Anladığım kadarıyla gerçek dünyada da görüşmemiz lazım, ama nasıl?"

"Kendi dünya na ışınlanıcaksın."

"Kendi dünyam mı?"

"Evet, ateş dünyası, pratik yapmak içinde rüya dünyasına."

"Tamamda nasıl ışınlanıcam."

"Güzel soru, şimdilik rüya dünyasındayız. Bizim seni ateş dünyasına götürmemiz gerek. Bir şey yapabilir misin Bilge Orhan?" dedi Bay Melih.
Bay Melih konuşurken ona çok odaklanmışım Bilge Orhan'ın burada olduğunu unutmuşum.

"Hadi o zaman ateş dünyasına gidelim. Fazla zaman kaybetmeyelim." dedi Bilge Orhan.

Ben onlara şaşkınlıkla bakıyordum.

Hayal gücümün bu kadar senarist olduğundan haberim yok acaba??

Bilge Orhan kalktı ve elini havaya kaldırdı. Elinde birden bir asa belirdi. Asayı havada yuvarlak çizermiş gibi yaptı. Sonra o havada ki yuvarlağı yere doğru yönlendirdi ve yuvarlak yerde bir şekil oldu. "Gelin gidelim." dedi Bilge Orhan. Bay Melih yuvarlağa doğru gitmeye başladı.

Ben olduğum yerde duruyordum, çok şaşkındım. "Hadi!" dedi. Bay Melih. Ben hâlâ olduğum yerde duruyordum.

Burnundan nefes verişini duyulur şekilde verirken başını hayır şeklinde sallarken aşağı doğru eğiyordu. Fazla büyütüyor dermiş gibiydi. Sonra geldi elimden tutup yuvarlağa doğru sürükledi. Yuvarlağın ortasında durduk ve ışıklar çıktı.

Kendimi bir anda ateş gibi bir dünya da buldum. Bu dünyaya sanki çok kez gelmiş gibi hissettim.

Etraftaki insanlara baktım. Onlardan çok farklı bir giyim tarzım vardı ama onların da kıyafetleri çok güzel bende olsam onların kıyafetlerinden giyinirdim. Bu dünyaya çok uyumlu bir tarzları var. Ben etrafa bakarken Bay Melih hâlâ elimden beni tutuyordu. Resmen yürümem için beni çekiyordu. Ben hâlâ olan şeylerin etkisindeydim. Bende olduğunu anlayamadan. Onlar istediği yere varmıştı.

Kendimi düzelttikten sonra ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sonra kocaman bir binaya giriş yapmıştık. Asansöre doğru ilerledik. Asansöre bindik ve Bilge Orhan asansörün en üst düğmesine bastı.

Bay Melih "Elini bırakayım mı? Yoksa gideceğimiz odaya kadarda mı sürükliyim?"

"Odaya gitmek zorunda mıyım? Burası çok değişik bir yer burası çok güzel, etrafı gezebilir miyim?"

"O zaman seni sürüklemem gerek. Odaya gittikten sonra uyuman lazım yoksa yarın çok bitkin olursun. Ama sonra burayı gezmek için bol bol vaktin olacak."

Bende tamam der gibi başımı salladım. Asansör camlı olduğu için dışarıya bakıyordum. Asansör en üst kata geldiğimde ben hâlâ camdan bakıyordum.

Bay Melih yine beni sürüklemeye başladı. O beni çekerken bende yavaş yavaş yürüyordum. Bir kapıya geldik.

Kapının üzerinde Bayan Açelya yazıyordu. Bay Melih kapıyı çaldı.
"Gelebilir miyiz?"dedi.
İçeriden "Girebilirsiniz." dedi.
Bu sesin sahibinin Bayan Açelya olduğunu düşünüyorum.

İçeri girdiğimizde "Hoş geldiniz! Ben Açelya ama Bayan Açelya'yı daha tercih ederim." dedi, Bayan Açelya.

"Hoş bulduk, yeni elementimiz, daha yeni keşfetti gücünü."dedi, Bilge Orhan.

Bay Melih lafa girdi.
"Bunları sonrada konuşabiliriz önce ışınlanmasını öğrenmesi gerek."

"Hemen, bunu yapmadan önce Ceren Hanımın ofisine gidin. Oradan ona bir kimlik çıkartın. Kimlik çıkarmadan ışınlanma yapamaz. Sonra Berfin Hanımın odasından ışınlanmayı başarabilir." dedi. Bayan Açelya.

"Tamam biz hemen gidelim daha uyuması gerek" dedi, Bay Melih.

Sonra odadan hemen çıkıp bir kaç kat aşağı inmek için asansöre yürüdük. Ben yine cama kitlendim. Sonra istediğimiz kata geldik.

"Ceren Hanım, müsait misiniz? Gelebilir miyiz?" dedi, Bay Melih.

Sonra Ceren Hanım "Gelebilirsiniz" dedi.

Hemen içeri girdik az zamanımız kalmıştı sabah olmak üzereydi.

"Ceren Hanım hemen bir kimlik çıkartmalıyız. Şimdilik dandik tam bilgilerini daha sonra gireceğiz az zamanımız var." dedi bay Melih.

"Hemen. Adı, Yaşı ve elementi."dedi. Ceren Hanım.

Benim yerime Bay Melih cevapladı soruları. "Ecenur, 15 yaşında ve elementi ateş"dedi.

Ceren Hanım hepsini girdi ve küçük bir kart verdi. Sonra hemen Berfin Hanımın odasına gittik. Bay Melih yine kapıyı tıklattı.

"Gelebilir miyiz" diye sordu. İçeriden "Gelebilirsiniz" diye ses geldi.

Bu ses de Berfin Hanımın olduğunu düşünüyorum. Sonra içeri girdik. İçeride bana bir bileklik verildi.

"Şimdilik ışınlamayı bilmiyorsun. Bu yüzden sana bir bileklik verdik. Ne zaman müsait olursan, dinlenmiş, enerjik olursan bilekliğin üstündeki düğmeye bas ve bilekliğin üzerimde çıkan ses tanımasına Ecenur'de sen bunu diyince biz gelip seni alacağız." dedi, Bay Melih.

Bende tamam der gibi başımı salladım. Sonra rüyamda gördüğüm yere yani meydana geri döndük bunu nasıl yaptı anlamadım.

Sonra Bilge Orhan "Sen uyu kendini iyi hissettiğinde bizi çağıracaksın zaten. Bir de üşümemeye çalış. Sıcak yerde kal." dedi.

Ben yine tamam der gibi başımı salladım. Sonra rüya görmeden bir iki saat uyuyabildim. Sabah alarmımla uyandım. Çok yorgundum. Kahvaltıyla beraber gücümü toplayacağımı düşündüm. Sonra saate baktım. Saat sekizdi. Tam saatinde uyanmıştım ama çok yorgundum. Uyumak istiyordum. Ben yine de kalktım. Lavaboya gidiyordum. Lavaboya giderken her adımımda sendeliyordum. Başım dönüyordu. Kendimi bayılacak gibi hissettim. Biraz daha yatmaya karar verdim. Kendimi daha iyi hissedince uyanırım. Kapısına kadar geldiğim odanın yattığım yere kadar geri dönmem gerekiyordu. Yatağa varana kadar sendeledim. Kendimi yatağa attım ve direkmen uykuya daldım.

Sıcak&SoğukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin