Jeongguk
"Gün geçtikçe zorbalığın dozu artıyor."
Evet, yaklaşık yirmi dakikadır terapistinin karşısında sessizce oturuyordu. Ve kafasında nasıl hissettiğine dair kurduğu koca paragrafa rağmen ağzından sadece bu beş kelime dökülmüştü. Terapiste gitmeye bu lanet kâbusları görmeye başladığı üçüncü gün başlamıştı.
"Bu seferki hepsinden daha kötüydü. O çocuğa yaptığım, bilmiyorum ben bu kadar acımasız biri değilim ki."
"Kâbusların gerçekçiliği arttıkça sana olan etkisi de artıyor. İlaçlarını almayı atlamıyorsun değil mi?"
Bana yönelen soruyla bakışlarımı yerden çekip karşımdaki adama çevirdim.
"Hayır. Sadece çok nadir unutuyorum."
"Güzel. Elimizden geldiğince onu da unutmamaya çalışalım." Sesini biraz yumuşatarak,
"Onlar sadece kâbus Jeongguk. Kendinde biliyorsun kötü bir insan olmadığını. Bunları terapistin olarak değil, Namjoon hyungun olarak söylüyorum. İnan bana, her şey yoluna girecek."
Acaba bunları söylemesi gerektiğinden mi yoksa gerçekten inandığı için mi söylüyordu? Kime ne? Sadece sorgulamayı bırakıp ona güvenmek istiyordum.
-
Gözlerim yoldayken kulaklarım şuan dinlediğim müzikteydi. Kendimi hafifçe ritme bırakmıştım ve biraz olsun pozitif düşünmek istiyordum. Ama hemen sonra çalan telefon Tanrı'nın bunu istemediğinin kanıtıydı. Arayanın kim olduğunu görmek şimdiden gerilmeme neden oldu.
Babam.
Genelde konuşmalarımızın çoğu kavga ederek biterdi. Bu yüzden arabayı sağa çekip telefonu öyle açtım.
"Baba araba kullanıyorum. Seni sonra arasam olur mu?"
"Hareketlerine dikkat et Jeon. Ben ne zaman istersem ancak o zaman konuşuruz. Direkt konuya geleceğim. Beni iyi dinle ikinci bir soru istemiyorum. Bugün akşam ilk uçakla Kore'ye geri dönüyorsun."
" Ama ba-"
"Laflarımı ikiletme demiştim!"
"Özür dilerim baba."
"Akşama ilk uçakla Kore'ye geliyorsun. Hiçbir yerde oyalanmadan direkt olarak yanıma gel. Ve son olarak, karşıma geçmeden önce kendine çeki düzen ver. Kararlarıma karşı çıkmak senin haddine değil."
Konuşmasını bitirir bitirmez telefonu kapattı. Öylece durup o sessizliği dinledim. Ne demeliyim? Kaç yaşında olursam olayım hiçbir zaman babamdan kaçamayacağım. Onun karşısında her zaman o yedi yaşındaki çocuk olacağım. Korkudan titreyen, ne zaman dayağa başlayacağını ve ne kadar vuracağını tahmin etmeye çalışan o çocuk.
21.08.23