bölüm6

102 19 16
                                    

Seungmin'in 'gizli numara'ya gideceği gün gelmişti. Seungmin hazırlandı. Telefonunu cebine, Yoongi'ye yazdığı notu da Yoongi'nin bilgisayarının masasına koydu. Yoongi hala uyuyordu. O uyanmadan Seungmin evi terk etti.

Birkaç saat sonra Yoongi uyanmıştı. Seungmin'i göremeyince şaşırmıştı. Hiçbir yerde yoktu. Bakkala falan gitmiştir diye düşünüp endişelenmedi. Online toplantısı olduğu için bilgisayarı açması gerekiyordu. Tam açmaya gittiğinde masasındaki kağıdı gördü. Kağıdı açıp okumaya başladı.

Mektup:

Yoongi, abim, yoldaşım, kısaca her şeyim. Biliyorum her şey çok ani oldu. Ama sana öylece haber vermeden ortadan kaybolmak istemedim. Sana detaylı bilgi veremem. Özür dilerim. Bugüne kadar sanırım sakladığım tek şey bu olacak. Her neyse. Seni seviyorum. Kendine dikkat et. Sakın benim hakkımda endişelenme tamam mı? Haa bunu intihar mektubu olarak da düşünme. Sadece ortadan kaybolmam lazım. Nedenini söyleyemem. Ailem sorduğunda sakın yalan söyleme. Hatta sen direkt bu notu onlara göster. Ve sana söz veriyorum seni ölene kadar kalbimin en özel yerlerinden birinde tutacağım Yoon. Belki bir daha görüşemiycez. Bu yüzden bir şey söylemek istiyorum. Hani senin ilkokul zamanlarımızda çok sevdiğin bi oyuncak araban vardı ya. Onu ben kırmıştım. Özür dilerim. Her neyse kağıt bitiyor. Son kez söyliyim seni her ne olursa olsun seviyor olacağım. Hep de sevdim.

Seungmin...~

Yoongi notu okurken gözyaşlarını tutamadı. Kuzeninin böylece ortadan kaybolması... Ne yapacaktı şimdi? Onsuz yapamazdı ki. Önce patronunu arayıp toplantıya katılamayacağını söyledi. Sonra sevgilisini arayıp eve çağırdı. Biraz onun kollarında ağlamak istiyordu. Evet buna ihtiyacı vardı.

......

Jooyeon o sabah erkenden uyanıp her şeyini halletmişti. Şimdi oturup Seungmin'in kamerasını izleme zamanıydı. Bilgisayarını alıp Seungmin'i izlemeye başladı.

......

Seungmin sonunda kabul ettiği adamın evine gelmişti. Her yer altın kaplamalıydı. Bahçedeki korumalar sayılamayacak kadar çoktu. Ama ona tuhaf bir şekilde evin kokusu huzur veriyordu.

Zorla içeri sokulduğunda karşısında bir adamın sırtı dönük oturduğunu gördü. Adamın kaslı olduğu her halükarda belli oluyordu sanki. E zaten adam da kolsuz bir şey giymiş. Anlaşılmamasına imkan yok.

-Sonunda geldin demek.

Seungmin: Evet...

Bu adamın sesindeki ciddiyet mesajları yazanan bu adamın olduğunu belli ediyordu.

-O zaman hoşgeldin, damadım.

Seungmin: N-ne...?

-Seni buraya boşuna ya da kölelik için getirdiğimi mi sandın?

Seungmin: B-ben şey...

-Her neyse daha çok saçmalık duymak istemiyorum. Onu çatı katındaki odaya götürün.

Seungmin bir şey diyemeden iki tane adam koluna girip onu çatı katında bir odaya kilitlediler. Oda çatı katı odası olmasına rağmen aşırı konforluydu. Resmen Yoongi ile kaldığı evden daha sıcaktı.

Seungmin yatağa oturdu. Telefonunu almak için ceplerini karıştırdı. Ama telefonu yoktu. Ne ara almışlardı? Her neyse en azından yatak çok rahattı. Seungmin uzanıp çatıyı izlemeye başladı. Çok sıkıcıydı. Ama bu yumuşacık yatakta uyumadan duramadı.

Hyeongjun babasının yanına gitmişti.

Hyeongjun: Baba.

Gunil: Oğlum günaydın. Ben de uyanmanı bekliyordum.

Hyeongjun: Günaydın. Beni çağırmışsın.

Gunil: Hm hmm sana bir sürprizim var.

Hyeongjun: Öyle mi ne sürprizi?

Gunil: Görürsün. Önce kahvaltı.

Hyeongjun: Aç değilim ya ama neyse.

Hyeongjun ve babası kahvaltı masasına geçtiler. Jiseok da oradaydı.

Kahvaltılarını edip bitirdikten sonra Gunil ve Hyeongjun masadan kalktılar. Gunil oğlunu çatı katına doğru götürüyordu.

Hyeongjun: Baba ne sürprizi bu söyle artık.

Gunil: Sürpriz söylenmez oğlum. Sabret azcık.

Hyeongjun: Peki babacım.

Gunil ve Hyeongjun çatı katının kapısına geldiler.

Gunil: Hazır mısın?

Hyeongjun: Evet hazırım baba.

Gunil yavaşça kapıyı araladı. Hyeongjun içeriye adım attı. Yatakta birinin yattığını fark etti. Kim olduğunu uzaktan anlayamadığı için yatağa yaklaştı. Yatağın yanında durduğunda gördüğü manzarayla şoka girdi.

Hyeongjun: B-baba...

Hyeongjun sevinmişti. Babasına seslenmişti. Cevap alamayınca kapıya baktı. Babası gitmişti. Hyeongjun heyecanlı ve mutlu nefes alışlarıyla birlikte gözlerinin önünde tatlı tatlı yatan sevdiği çocuğa yani Seungmin'e hayran hayran bakarken gözyaşlarını zor tutuyordu. Sevdiği çocuk oydu. Artık onundu. Başkasının olma olasılığı yoktu...

Platonik Mafyam | OdehanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin