Hikaye kurgudur!
Merhabalar! Öncelikle WIUUW üyelerine seslenmek istiyorum; bu beklediğiniz ya da düşündüğünüzden daha farklı bir hikaye olacak.
Hikayemizi bilmeyenler olabilir o yüzden yeniden anlatıyorum. Ancak bu kez daha farklı.
(hikaye jennie'nin anlatımıyla)Yine sıradan bir sabah uyandım, ve kahvaltıya oturdum. Kendi başıma yaşıyordum. Ailem çok baskıcıydı ve o evde daha fazla sağlam ya da zayıf bir psikolojiyle durmam cidden imkansızdı. Bende 2 hafta önce kendi evimi kiralama kararı aldım. 2+1 evimde kendi hayatıma daha yeni yeni başlamıştım. Ancak küçükken hayalini kurduğum gibi hiç değildi. Kücükken sürekli arkadaşlarımı çağıracağım, onlarla gezeceğim sanırdım. Taa ki büyüyünce arkadaşım olmayacağını anlayana kadar. Bir süpermarket çalışanıydım ve günümü orda geçiriyordum. Bu yüzden sosyal çevremde pek yoktu. İşe gireli bir kaç ay olmuştu ve gelen gidenleri aşağı yukarı tanımıstım artık. Kahvaltıdan sonra yine kalan birkaç dekoru evime yerleştirdim ve hazırlanıp evden çıktım.
Markete vardım ve oradakiler ile selamlaştım. Sıradan bir şekilde çalışırken bir müşteri geldi. Diğerleri moladaydı ve ben vardım kasada. Simsiyah giyimli, yüzünü kapatmaya çalışan birisiydi bu. Erkek olduğu gayet belli oluyordu ancak kim olduğunu onu tanısam bile çözemezdim. Herneyse bir kaç soğuk kahve aldı, 2 tane de çikolata. Ona sürekli gözüm kayıyordu ve içime bir merak düşmüştü. Onun sesini duymak için bir bahane lazımdı. Bulmustum!Jn:bir şey sorabilir miyim?
X:hm hm?
Jn:sadece merak ettiğim için sordum, bu kadar kahvenin yanında neden sadece 2 çikolata?Alaycı bir şekilde gülmüştü.
X:herkese sebebini sorar mısınız?
Jn:hayır yanlızca merak ettim, kusura bakmayın lütfen.
X:sorun değil.Sert ses tonuyla konuşmasından sonra ücreti verip gitti ve gittiği yöne baktım geniş camlardan. O sırada bir kaç çalışan geldi ve benim de mola vereceğimi söyleyip çantamla ayrıldım marketten. Neden bu kadar merak etmiştim inanın bilmiyorum. Yolda giderken beni tnaıyamıyacağı bir hale büründüm. Çalışan önlüğümü markette çıkartmıştım. Bağlı saçlarımı çözdüm, kırmızı bir ruj, biraz allık ve gömleği çıkartıp altındaki crop ile durmak yetecektir. Elbette bendim ama yüzüme bile bakmadığı için anlaması zordu bence. Herneyse yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşün ardından bir binaya vardık. Zile basacaktı ki duraksadı, ve cebinden bir defter çıkarttı. Görünüşe göre kalem bulamamıştı ve çevresine bakındı. En sonunda ben karar verdim cıkmaya. Doğal durmak icin sacımı hafif dağıttım ve önüme bakarak yürüdüm. Benden durmamı istedi ve bir kalem rica etti. Ona bir kalem verdim ve bana sırtını dönüp kağıda bir şeyler yazdı.
Kalemimi geri verdi ve kafasını tesekkür anlamında sallayıp gitti. Ben geri markete döndüm. Tabii ki yolda yani makyajımı silip gömleğimi giydim ve girince de market önlüğümü taktım.
Akşam evime geldim ve yorgun hissettiğim için hızlıca üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Telefonumu elime alıp bildirimlerime baktım. Pop müzik ile ilgileniyorum ve bir grubun çalıştığı şirketin yeni gönderilerini gördüm ve yeni bir grup çıkaracaklarını söylediler. Ben dans konusunda yetenekli olduğumu düşünmezdim fakat çevrem bu konuda beni daima desteklerdi. Sesim için pek birşey diyemem fakat rap yaptığım zamanlarda var. Size şu kadar diyebilirim, suga'nın d-day raplerini yapabiliyorum. Bu işten ve bu hayattan sıkılmıştım, yeni bir hayata ihtiyacım vardı ve bu yanlızlıktann da kurtulabilirdim belki de... Hemen bir şekilde yerlerini buldum. Birine danısmam lazımdı ancak kime danışacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Yanlızca ailem vardı ve onların da bilmesini istemezdim. Reddedip hayallerimi suya düşüreceklerinin farkındaydım. İçimdeki dürtüye kanıp hemen şirketin olduğu ülkeye, güney kore'ye gidecektim. İlk uçakla gidecektim ve ders almam lazımdı, biliyordum. Bunları ise güney korede yapacaktım. Ezber yeteneğim güzeşdi benim ve uygulamalar indirip öğrenecektim. Hemen internetten baktım uçaklara. Uçak kalkmıştı ve diğer uçak ise yarın sabahtı. İş yerinden izin aldım ve bir kaç aylık izin aldım, fakat sebebini anlatmadım. Ailem ile bir süre kalacağımı söyledim onlara, sonra valiz hazırladım. 2 valiz bir çanta ile hazırdım. Saat 3 gibi uykuya dalmıştım. Ertesi gün 7 gibi uyanmıs, tanıdığım taxici yaşlıyı arayıp gitmiştim havaalanına. Öyle kolay değildi gitmek. Ve bunun kanıtını da saat 8'de havaalanındayken saat 09:30'da ucakta olmamdan anlayabilirsiniz. Pek cok soru soruldu. Ne icin gittiğim, ne kadar kalacağım, kimlerimin orada yasadığı/olduğu gibi pek cok sey...
En sonunda ucağa binmistim ve ne sanstır ki cok tanıdık birini görmüstüm. O gözleri, bakıslarını hala hatırlıyorum daha demin olmus gibi. Bir kac sıra ilerde yerimi buldum ve oturdum. Cam kenarını almıştım ve o tanıdık gözler ise yan sıradaki koltuğun cam kenarına oturdu. Evet, bu o maskeli adamdı, o gizemli kisiydi. Elinde telefonu, kulaklığı ve bir kitap vardı. Bir de olmazsa olmazı, o defteri. Telefon kılıfı seffaf sayılırdı ve arkasındaki kapıt gözüme carpmıstı. Dikkatli baktığımda bir numara yazdığını gördüm ancak bu türkiyr hattı değildi. O sırada ama rakamları rastgele bir numarayı internette arattım ve kore'ye ait olduğunu öğrendim. Bir sekilde onu öğrenmem lazımdı.
Aradan bir kac saat gecti ve korece calısmalarım harika gidiyordu. Nerdeyse yarısını öğrenmistim ve az bir kısmı kalmıstı. Tuvalete gitmem gerektiğini fark ettim ve o sırada aklıma bir plan gelmisti. Gizemli cocuk müziğini acmıs, kulaklığı takılıydı ve telefonu elinde, camdan dısarı bakıp gökyüzünü izliyordu, bulutları... Telefonunun arkası bana dönüktü ve ayağa kalkmadan önce telefonumun kamerasını actım, ve telefonumu sessize aldım ki cektiğim anlasılmasın. Telefonun ekranını bacağıma iyice yaslayıp kalktım. Cekimlerimi yapmıstım ancak dengemi kaybettim ve maskeli cocuğun 2 koltuk yanındaki kadına yaslandım refleks olarak. Cocuk bana baktı ve sasırdı. Ardından hızlı adımlarla tuvalete gittim ve kapıyı kilitledim. Bir süre sonra kapı tıklandı ve "dolu" diye dısarıya seslendim. Tam kapıyı acıp cıktığım sırada onu gördüm. Kapı otomatikti ve arkamdan hızla kapanmıstı. Tek gidis yönümü koluyla kapatıp konusnaya basladı.X:kimsin ya da ne icin buradasın bilmiyorum ama seni bu kadar görmem hicte normal değil. Basından beri beni takip ettiğinin farkındayım, kimsin sen?!
Söyledikleri karsısında dona kalmıstım. Ne diyecektim ki?
Ne zaman yalan söylesem basıma dert olmustu daima. Doğruyu söylemem lazımdı ve öyle de yaptım.Jn:ahh bak buna ne kadar inanırsın bilmiyorum, ama ben o gün markette neden o kadar cikolata aldığını soran kisiydim. Sonrasında da icime bir merak düstü ve kılık değistirip seni takip ettim.
X:ama kılıkta pekte basarılı değildin.
Jn:yani... Herneyse sonra sen benden kalem istedin. Ama ucak hic planımda yoktu?!
X:peki ya resmim?
Jn:ne resmi?
X:neden resmimi cektin ki?
Jn:onu söyleyemiyoruz maalesef...Kolunu duvardan cekti ve sırıttı, gülmesine anlam verememistim. Aniden gülümsemesi kayboldu ve sordu bana;
X:kimsin sen?
Jn:jennie, Jennie Kim. Sen peki?
X:neden soruyorsun?
Jn:sen neden soruyorsun?
X:beni takip eden kisiyi tanımalıyım.
Jn:tamam, bende takip ettiğim kisiyi tanımalıyım o zaman.
X:tanınıyorsan neden takip edesin ki?
Jn:tanımak icin?
X:ahh tamam sen kazandın. Ben jungkook. Jeon Jungkook...
Jn:memnun oldum... Gercekten cok memnun oldum...Bu sekilde sözde maskeli adam ile tanısmıs oldum...
.
.
.
Ucağın inis saati gelmisti. Cantaları üstteki kapaklardan alırken yeniden onun yanına gittim, Jeon'un...Jn:hey, buraya ne icin gelmistin?
J:seni alakadar etmez
Jn:anlamadım?
J:ismini öğrendim diye cok samimiyiz sanma sakın
Jn:hayır, sadece bir soruydu. Ben sey-
J:senin buraya ne icin geldiğini sormadı kimse.
Jn:haklısın, özür dilerim.İlk defa sadece adını bildiğim birinden özür diledim. Cok tuhaf, ve bir o kadar da ezik hissettirmisti. Ancak sonradan asık suratımı fark etmis olacak ki cevapladı...
J:dans
Jn:hm?
J:dans eğitimi almaya geldim.Ne yani? O da mı?! O da dansa gelmisti tıpkı benim gibi. Öğrenmek icin yine sordum bir seyler.
Jn:güzelmis, neresi peki? Ya da dans merkezinin adı nedir?
J:Master dance center diye bir yerBu kadar olur! Benim gideceğim yerin adını tam bilmiyordum ancak oraya yakın olduğunu bilmiyordum. Merak etmeyin orası değildi ancak cok ama cok yakındı. Yan binası kadar yakın...
Jn:iyi...
J:sen peki?
Jn:ben...Ona söylemeli miydim? Yeni tanımıstım cünkü ancak o bana söylemisti onu talip etmeme rağmen. Söyleme kararı aldım...
Jn:bende dans kursuna geldim...
J:ow-
Jn:neyse iniyorum ben. Bu arada korecen iyi mi senin?
J:evet, neden ki?
Jn:bazenleri bilemediğim seyler oluyor ve pek kisinin bizle aynı dili konustuğunu sanmıyorum. Eğer anlamadığım bir sey olursa-
J:ceviriden bakarsın. Bir daha da yoluma cıkma sapık jennie!O giderken yanlızca arkasından bakakalmıstım. Sapık jennie hah? Gercekten de hic ama hic hosuma gitmedi bana taktığı bu ad. Ben bir sapık değilim?!
Herneyse! Öncelikle otel tuttum, sadece günlük falan giydiğim seyleri yerlestirdim ve gidip kursun olduğu yere gitmesi icin bir taxi bulmustum... Aksam olmak üzereydi, hatta nerdeyse gece olacaktı. Kursa vardığımda icerinin bambaska bir dünya olduğunu gördüm. Herneyse kayıt yaptırdım ve cıktım mekandan biraz sonra. En sonunda otel odama geri döndüm.
Yarın görüsürüz öğreneceğim, ve beni hayallerime kavusturacak olan dans figürleri...
İyi geceler...