Merhaba sevgili okuyucular, Nasılsınız? Hiç hız kesmeden sizi yeni bölüme davet ediyorum.İyi okumalar öpüldünüz ❤
"Burada ne yapıyorsun?" Genç yiğit, genç kıza gülümsedi ve biraz daha yakınına geldi. " Bir ses duydum ve yoluma devam edemedim." Genç kız, aşık olduğu adam ile ilk kez karşılıklı konuşuyordu. Titredi. Bir ceylan yavrusu gibi bacakları sarsılmaya başlıyordu. Ya hava soğuktu ya da adamın gözleri bir avcı gibi keskindi. Anlam veremedi. " Şimdi devam edebilirsin." diyip titrediğini belli etmemek amacıyla çamaşırların olduğu derenin taşına oturuverdi.
Yiğit oğlan, kızın onu kovmasına bozulmuştu ama belli etmedi. Küçük bir çocuktu sonuç olarak utanmış olabilirdi. "Korkma küçük ısırmam." Genç kız ansızın hiddetlendi. " Ne çocuğu be! On sekiz oldum ben." oğlan gülümsedi. " Pek de büyümüşsün." Alaycı bir söyleyişti bu. Dilzar gözlerini devirdi ve yanına oturduğu oğlanı itekledi. "Hadi hadi uzaklaş." Oğlan, kızın minik ve narin ellerinin arasındaki çamaşıra bakmış ve ardından kızın kızarmış yanaklarına göz değdirmişti.
Genç kız elindeki çamaşıra baktı. İç çamaşırını sallıyordu çocuğa. Utançtan dereye kendini atma planları kurmaya başlamıştı bile. Hızla ıslak çamaşırını arkasına gizledi. Çamaşırdan akan su damlası sesleri kaya da tık tık sesleri çıkarıyordu. Genç kızın yanakları daha da kızardı. Oğlan, kızı utandırmamak amacıyla arkasına dikkat bile kesilmeden oradan uzaklaştı. Genç kız oğlanın arkasından bakakaldı.
Gidişi moralini bozmuştu. Bir daha göremeyecek olmayan üzüntüsüne dem vurmuştu. Çamaşırını ellerinin arasında önüne getirdi ve morali bozuk bir şekilde çamaşırları yıkamaya devam etti. Bu sefer şarkı söylemeyecekti.
" Kalk küçük tembel sabah oldu." Ablam yanaklarımdan öpüyor ve kokulu bir iç çekme bahşediyordu. Gülümseyerek gözlerimi açtım. Ablam gözlerimi açmam ile birlikte pencerelerin camını açmaya geçti. Bende dağınık saçlarım ve yarım yamalak açtığım gözlerimle yatağımın üzerinde kocaman esnedim. Ablam pencereyi açtığı gibi odanın güneş ışıkları ile dolmasına izin vermişti. Yorganımı bacaklarımın üzerinde atamamış pijamalarım ile ablama bakıyordum. Bir kaç dakika beni izledi ve yanıma gelip beni kucağına aldı. Bende hiç itiraz etmeden ablamın kucağında yerimi aldım. Omzuna kafamı koymuş sakin sakin aşağı kattaki mutfağa ilerliyorduk.
Mutfakta bütün herkes vardı. Abimin yine yüzü düşüktü. Gerçi ablamın da bir farkı yoktu. Ablamın kucağında indiğim gibi abimin yanına koştum. " Abi!" abim kollarının arasına beni aldı. Bende onun kucağında abimin yanaklarını öpüyordum. Abim gülücükler atıyordu. Her şeyi unutmuş gibiydi ve ben onun şuan ki durumumuzu hatırlamasını istemiyordum. Öyle de oldu bir süre hiçbir şeyi hatırlamıyordu ta ki babam araya girene kadar. "Babaya sarılmak yok mu?" Kollarını açmış ve benim ona gelmemi bekliyordu. Boğazım düğümlendi.
Abimin kucağından indim ve masama oturdum. Babamın yüzü düşmüştü. Nasıl sarılırdım ki? Yanı başında o kadın otururken. Benim gerçekliğim. Bugünde pek güzel gözüküyordu ama gözlerinde ışık yoktu. Bana nefret ile bakıyordu. Yüzümü kaldırmadım ve ablamın masada benim için hazırladığı kahvaltı tabağına baktım. Herkes sessizce yemeğini yiyordu. Babaannem sabah saati olduğu için daha kalkmamıştı. Halam ve eniştem de dışarda kahvaltı etmeye karar vermişti. Amcamı ise annem öldüğünden beridir bu evde göremiyorduk.
Nedenini soracak vakitte olmamıştı. Gözlerimi yine kaçırıyordum. Ya ben onlara bakarken yakalanıyordum ya da onların gözlerini üzerimde hissediyordum ama hiçbir bakışa tam olarak güvenemiyordum. Annemin minderini aldığı gibi bu sefer de her gün oturduğu sandalye de oturuyordu gerçeklik ve babam ile birbirlerine gülümsüyorlardı. Sarı saçlarının bukleleri gerçekten göz kamaştırıcı kadar güzeldi. Mavi gözleri ise aşk ile bakıyordu babama. Abim dayanamadığı için yemeğini bitirdi ve kapıdan hızla dışarı çıktı. Ablam arkasından seslenmişti fakat abim onu da duymak istemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ İZLERİN GELECEĞİ: ANILAR İLE YAŞAMAK
RomanceBir doğu hikayesidir fakat aşktan daha mühim konular vardır. Geçmişin bıraktığı miraslar... Bu mirasın iki koruyucu meleği olacak Güllü ve Alpay "Orta da kalmak mı kötüdür yoksa bir yere kendini ait edebilmeye çalışmak mı zordur? Belkilerin arkasın...