• 지부 : Five •

83 13 42
                                    

⚜ Bölüm Şarkısı : Alex & Sierra - Little Do You Know

⚜ Beğenerek okuduğunuz bir bölüm olması dileği ile herkese iyi okumalar diliyorum... 🤍

🥀 "Her şeye rağmen, mutluluktan ölünebiliyorsa, ben mutlaka bu şekilde ölmek istiyorum... " (Milena'ya Mektuplar)

________________♤________________

Haneul ;

Yoongi'nin kurduğu cümleler beni derin düşüncelere itmeye yetmişti. Kendi çabalarımızla bir yerlere gelmek için çok çaba harcamıştık fakat bu çabalarımız hep boşa çıkmıştı. Şimdi grubun lideri olarak ben, ne kadar saçma olursa olsun işimize yarayacak her planı etraflıca düşünmeliydim ve anında kestirip atmamalıydım. Kızlarımın bir bilinmezlikte sürüklenmelerine, arafta kalmalarına artık bir son vermeliydim.

Bu saçma sevgililik skandalı benim insanlar tarafından acı dolu bir mercek altına alınmama neden olabilirdi ama diğer yandan bu skandalı duyan insanların 'kim bu kızlar' diye merak edip, şarkılarımızı dinlemeleri veya internette bizi aratmaları grubumuzu popülerliğe taşıyabilirdi. Bu zamana kadar el ele ulaşmak için çabaladığımız o aydınlığa ulaşabilmeleri için kızlarıma yardım etmeliydim. Karanlığa kendimi kurban ederek, kızlarımın aydınlığa ulaşabilmeleri için onlara basamak olacaktım. Yoongi haklıydı, üyelerimizin aydınlığa ulaşabilmeleri için biz karanlığı seçmeliydik. En azından şimdilik...

Yoongi'nin hiç bir duygu barındırmayan fakat yine de insanı tuhaf bir hipnoz eşliğinde içine çeken gözlerinden gözlerimi anında kaçırdım ve hala parmaklarının hapishanesinde olan kolumu sert bir şekilde kendime doğru çekerek bu tutsaklıktan kurtardım. Onun kurduğu cümlelere hiçbir karşılık vermeden hızlı adımlarla tekrardan Yang Pd'nimin odasına, kapıyı bile çalmadan daldım. Neden geri döndüğümü biliyordu.

Suratındaki o sinir bozucu gülümsemeyi fark etmemle uçarcasına masasına doğru son sürat ilerledim ve bir anda iki elimi birden 'pat' diye masanın üstüne koyarak, yüzümü onun yüzüne doğru yaklaştırdım. Bakışlarımdaki psikopatça ifade onu ürpertmiş olacak ki, koltuğumda rahatça oturuyorum havası vermeye çalışmasına rağmen yutkunduğuna bizzat şahitlik etmiştim. Bu durum karşısında saniyelik bir gülümseme dudaklarıma bir rüzgar gibi değerek geçip gitti.

"Neden geri döndüğümü biliyorsunuz öyle değil mi? Sizin tuzağınıza düşen güçsüz kurbanlarınızdan birisi olduğumu düşünüyor olmalısınız PD'nim? Haklısınız, bu saçmalığı kabul ediyorum. Hadi şu oyunu oynayalım."

Yang PD'nim, kurduğum cümlelerden sonra bu sefer gerçek anlamda rahatlarken, yüzüne de sevecen olduğunu düşündüğü ama bende sadece kusma isteği uyandıran bir gülümseme yerleştirdi.

" En doğru kararı verdin Han-"

Masanın üzerinde yer alan, Seo Yeon'u imzalaması için sıkıştırdığı sözleşmeyi elime almamla konuşmasının yarıda kesilmesini sağladım. Ne yaptığımı anlamlandırmaya çalışırken, masasında bulunan çakmakla Seo Yeon'un sözleşmesini ateşe tutuşturdum ve dekoratif amaçla masasına konumlandırdığı seramik kasenin içine attım. Sözleşme yanmaya devam ederken, yanan yerlerin külü çoktan kasenin tabanını kaplamıştı. Psikopat bir gülümsemenin eşliğinde Yang PD'nimin kulağına doğru eğildim ve fısıldayarak konuşmaya başladım.

"Bu saçmalığı kabul ettiğim gerçeği sizi yanıltmasın PD'nim. Ben ve kızlarım tıpkı masanızda yanmaya devam eden bu sözleşme gibiyiz. Bizi yakıp, yok ettiğinizi sanabilirsiniz fakat biz küllerimizden daha güçlü doğmasını da biliriz. Ve emin olun küllerimizden yeniden doğacağımız o gün geldiğinde, sizi yakıp yıkmamamız için bize yalvaracaksınız. Hadi şimdi şu oyunu oynayalım Pd'nim. Savaş daha yeni başlıyor öyle değil mi? Bakalım avcı kim olacak, av kim olacak? Kesinlikle çok eğleneceğiz..."

NEPENTHE (°MYG°)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin