⚜ Bölüm Şarkısı : James Arthur - İmpossible✨
⚜ Artık, okuyan herkesin yorum yapmasını veya oy vermesini söylemeyeceğim çünkü kendimi boşa yormak istemiyorum. Okuyanlardan isteyen oy verebilir, isteyen yorum yapabilir, isteyen hiçbir tepki vermeden bir sonraki bölüme geçebilir. Ben sadece bölüm yazmaya devam edeceğim... Bugüne kadar emeğe saygı göstererek, oy ve yorumlarla desteklerini belirten herkese teşekkür ederim...
⚜ Beğenerek okuduğunuz bir bölüm olması dileği ile herkese iyi okumalar diliyorum... 🤍
🥀 "Ağlamıyorum, bulutlarım gökkuşaklarıma kavuşmak istiyor sadece..." (PannZehirlii)
Yoongi ;
Herkesin, kendisini sert, sarsılmaz ve kimseye ihtiyacı olmayan bir kız olarak görmesini isteyen bu küçük yıldız aslında çizdiği profilin tam aksine onu sevgiyle sarıp sarmalayacak, zehrine panzehir olacak, yaralarını saracak bir insanın varlığına ihtiyaç duyan, kırılgan, nadide bir elmastı. Fakat bu elması parlatacak o eller kesinlikle benim ellerim olamazdı. Bu elmas, benim ellerimde sadece değersiz bir taşa dönüşürdü. Tüm parlaklığı zamanla solar giderdi. Bu nedenle değerini bilecek ellere emanet edilmeliydi...
Dudaklarımı, bu düşünce ile buruk bir gülümsemenin insafına bıraktım ve bakışlarımı, gizlendiğini ve kimsenin onu görmediğini düşünen 'Bang PD'nimin peşime taktığı kameraman'a çevirdim. Bakışlarımızın aniden kesişmesi ile adam panikleyip, kamerasını elinden düşürünce ıssız sokakta yankılanan o güçlü sesin etkisiyle Haneul'da irkilerek anında kendine geldi ve beni kuvvetli bir şekilde ittirdi. Korku ve şaşkınlığı, gökkuşaklarının renklerine bulayarak, bakışlarını birkaç saniye sokağın etrafında gezdirdi. Hemen ardından ise bakışlarının, hala şok içinde sokağın başında dikilmeye devam eden kameramanı bulması ile demin gözyaşlarının daha da canlandırdığı o renkler birer birer solmaya başladı.
Uçurumun ucunda, çürümeye yüz tutmuş bir ağacın dalında yaşamak için çırpınan o son gözyaşı da, hayal kırıklıklarının verdiği ağırlığa daha fazla dayanamayarak, can kırıklarına saplanarak, öfkenin çukurunda can verdi. Duygusuzluğumun arka sahnesinde, tüm duygularım o gözyaşının cenazesini kaldırırlarken, ifadesiz kalmayı başarabildim ve bakışlarımı tekrardan kameramana çevirerek, büyük bir hasar almış gibi görünen yerdeki kamerayı işaret ettim.
"Çok hasar almış gibi duruyor. Deminki çektiğin görüntüleri kurtarabilir misin içinden? Gerçekten işimize yarar pozlar vermiştik, boşa gitmesi kötü olur."
Söylediklerim ile kameramanın şaşkınlığı ikiye katlanırken, Haneul'un hayal kırıklığı ise yerini duygusuz bir ifadeye bırakmıştı. Gözlerimin içine bakıyordu ama tüm duyguları, yakalanmaktan korktukları için saklanıyorlardı. Gözlerindeki duygusuzluk, dudaklarının iplerini bir kuklayı oynatır gibi hareket ettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEPENTHE (°MYG°)
FanficKoyu harelerin eşlik ettiği, simsiyah gözlerini gözlerime dikti ve oturduğu sandalyede, düşünceli bir şekilde geriye yaslandı. Zihninden geçen düşünceleri, dile getirip getirmemek konusunda kararsız gibi duruyordu. Derin bir nefesi tutsak edip, benl...