3.5

16 1 3
                                    


Evin kapısına ait olan zil birkaç kez çalındı. Arhan,  zile bakmaya giderken bir yandan da yaratıcı küfürlerini sıralıyordu. Neden birkaç saniye bekleyemiyordu ki? Eğer beklemekle bu kadar derdi varsa kendi anahtarını da alabilirdi. Herkes çilingir parasının değerinden sıkılmışken bu mümkün değildi elbette

Arhan kapıyı açtığında genç adam öyle bir hızla içeri girdi ki arkadaşına omuz attı. Arhan ne olduğunu anlayamadan birkaç adım sendelerken kumral saçlı genç adamın umurunda olmamıştı. Öyle bir bağırdı ki evde uyuyan birisi varsa bile bu sese uyanırdı. "Pamir nerede?" 

İçerideki genç adam arkadaşının ona neden bu şekilde bağırdığına anlam vermeye çalışarak kapıya geldi. Arhan, arkasından kapıyı kapatırken söylenmeyi ihmal etmedi. Kavgalardan sıkılmıştı ama içindeki bir ses bunun normal bir yemek kavgası olmadığını söylüyordu. 

"Ne var Ege? Neden bağırıyorsun?" İçeriden gevşek bir şekilde çıkan adamı gördüğünde genç adamın sinirleri daha da bozuldu. Derin bir nefes vererek sakinleşmeye çabaladı ama nafileydi. Daha fazla duramayacağını anlayınca adamın üzerine yürüdü ve duvarla arasına sıkıştırdı. 

Arkadaşları onları yalnızca uzaktan izlerken bu iki en yakın arkadaşı neyin bu denli birbirine düşürdüğünü sorguladı. Onlar sıkı fıkı adamlardı. Bugün evden gayet normal çıkmışlardı ama birisi diğerinden çok daha önce dönmüştü. Bunu fark etse de üzerinde çok düşmemişti ama belli ki bir problem vardı. 

"Neden mi bağırıyorum? Neden mi?" derken sesi daha da yükseldi genç adamın. Sinirini içerisinde tutamıyordu. Arkadaşının böyle bir şey yaptığına inanmaya güçlük çekiyordu. Sinirden gözleri dönmüş bir şekilde derin nefesler alırken göğsü hızla inip kalkıyordu.

"Ege kendine gel!" 

"Kendime mi geleyim? Sen kendine gel önce! Seni tanıyamıyorum! Bunu ona nasıl yaptın?" Adam, konuştukça daha da sinirleniyordu. Karşısındaki adamı gördüğü her saniye onu daha da germekten başka bir işe yaramıyordu.

Artık karşısındaki adam da sinirlenmeye başlamıştı. "Ege ne diyorsun, gece gece? Bu ne sinir? Sakinleşsene biraz!"  

"Bunu. Ona. Nasıl. Yaptın?" Her kelimesinin üzerine bastırarak konuşmuştu. Dişlerini öyle sıkıyordu ki çenesi kırılacaktı. Saçları öyle dağılmıştı ki gözlerinin önüne birkaç tutam geliyordu ama bu bile onun yakışıklı halini bozmuyordu. 

"Neyi kime nasıl yaptım Ege? Açıklasana!" derken adam da içten içe neden bahsettiğini biliyordu ancak emin de değildi. Aralarında bir alaka yoktu bile. 

"O kıza! Ona bunu nasıl yaptın? O senin için hayatını sikip atmışken sen ona bunu nasıl yapabildin, Pamir!" Adam doğru tahmin etmişti ama bu ona bir haz vermektense başından aşağı kaynar suların dökülmesine neden oldu. 

"O seni bu kadar iyi severken sen nasıl ondan vazgeçtin! Onu nasıl bu hale getirdin! Sen kimsin ve benim arkadaşım nerede? O kıza bunu yapacak adam benim arkadaşım değil." Adam sözlerinin ağırlığını umursamıyordu. Öyle sinirliydi ki elleri titriyordu. Kadını o halde görünce soluğu adamın karşısında almıştı. Aklı almıyordu. 

Adamsa başka bir şeyi düşünüyordu. Bu adam ondan bunun hesabını soracak kadar ne ara yakınlaşmıştı o kadınla? Onun hakkında nasıl bu kadar çok bilgiye sahipti. 

"Ege! Yeter, sakinleş!" 

"Sakinleşmeyeceğim!" Sakinleşmeyecekti çünkü o kız onun omzuna gözyaşlarını akıtmıştı. Bunun arkadaşı bile olsa bir erkeğin yanına kalmasına izin veremezdi. "Hani onunla bir şeylere başlamıştınız? Hani eskiyi canlandırıyordunuz? Bu kadar kolay mı vazgeçtin ondan? Sen bunu ona nasıl yaptın, Pamir!" 

Reus Mors - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin