Latif
Elimde limonatamla okulun koridorlarını arşınlarken yanımdan geçen kızlara en güzel tebessümümü sunmayı ihmal etmiyordum. Okulda beni tanımayan az insan vardı. Erkeğiyle kadınıyla herkes beni tanır ve severdi. Neşe küpü gibiydim caaanım. Beni tanımamak herkes için kayıp olurdu.
Ortak ders için geldiğim amfide yine bizimkilerin yanına kuruldum. Sağ taraftaki Uygar her zamanki gibi Çağ'ı delirtmekle meşguldü. Ayrılmaz ikili gibilerdi ama birbirlerine aslında o kadar zıtlardı ki sürekli dip dibe olacak kadar iyi anlaşmaları hala garibime gidiyordu. Sol tarafıma baktığımda artık ne düşünmem gerektiğini ben bile bilmiyordum. Bundan iki sene kadar önce Yunus ve Ümit gruptaki en yakın arkadaşlarken şimdi düşman bile değillerdi. Her şey bir anda oluvermiş bir gün uyandığımızda Yunus eski neşeli halini kaybetmiş ve hepimizle arasına mesafe koymuştu.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen hatta bir süre beraber bile yaşamış iki insanın birden birbirine yabancılaşması ilk zamanlarda garibime gitmişti. Anlamlandıramasam da bu duruma ses çıkarmamıştım. Böyle mutlularsa böyle kalmaları daha iyiydi.
Yaşımız ilerledikçe hayata bakışımız da değişiyordu. Bir zamanlar çok sevdiğim şeylere şimdi göz ucuyla bile bakmayan biri haline geldiğimde Yunus'a hak vermiş ve bu durumun normal olduğunda karar vermiştim.
Bütün ders boyunca uyuduktan sonra bizimkilerle her zamanki yerimize gidip soluklanmaya karar vermiştik ama ben dört kutu limonata içtiğim için ihtiyaç molası talep etmiş ve bizimkilerin önden gitmesine vesile olmuştum.
İhtiyacımı giderdikten sonra -ki bu çok normal bir şeydir işedikten sonra da diyebilirdim- ellerimi yıkayıp tuvaletten çıkarken iri yarı bir çocukla çarpışmam bir oldu. Cüssesine tezat oluşturacak kıvırcık saçları gözlerini kapattığı için önce bir irkilsem de topuklarım götüme vura vura tuvaletten çıkmam bir oldu. Sonrasında yine bizimkilerin yanına geçip limonata sipariş ettim ve konuşmalarını dinlemeye başladım.
Çağ yine dünyada duyup duyabileceğiniz en saçma bilgiyi ilk keşfeden kişiymişçesine bizimkileri darlıyordu. Uygar da hayatında öğrendiği ilk bilgi oymuşçasına dikkatle Çağ'ı dinliyordu. Yunus elindeki kitabıyla hepimizden tiksinir gibi aşk yaşarken Ümit her zamanki gibi telefonuyla oynuyordu.
Limonatamı yudumlarken etraftaki güzel kızları kesmeye başladım. Dışardan avına yaklaşan bir avcı gibi göründüğüme emindim ama kimin ne düşündüğü zerre umrumda değildi. Bu dünyaya yaşamaya gönderilmiştik ve ben hayatımı böyle yaşamayı seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Bu İşler Ne? (BxB)
General FictionYarı Texting ve BxB kurgudur. Ümit: Onu bunu bırakın da akşam bize gelin -Latif yazıyor- Evet Latifcim evde limonata var -Uygar yazıyor- Evet Uygarcım evde zencefilli gazoz da va...