Yeni okulumda lisenin ilk günüydü. Ortaokulda yaşadığım zorbalıklar bir an olsun aklımdan çıkmıyordu. Bu yeni lise hayatımda Akai İchigo Akademi'sinde güzel arkadaşlıklar kurmayı umarak akademinin kapısından adımımı attım...
Müdür yardımcısının peşinde yeni sınıfıma doğru yol aldım. Upuzun bir koridor yürüdük, sınıfımız koridorun sonundaydı. 1-5 sınıfının önünde durdum. Müdür yardımcısı kapıyı çaldı. Sınıf öğretmenini dışarı çağırdı ve beni ona tanıttı. Sonra sınıf öğretmeninin peşinden girdim. Bana kendimi tanıtmamı söyledi. Tüm gözler merakla beni süzüyordu. O anki gerginlikle elim ayağıma dolandı.
-B-benim adım L-Leya K-Kırşan. Keman çalmayı ve kedileri severim. Umarım iyi geçiniriz.
Dedim ama aklımdan başka şeyler geçiyordu. Cam kenarının en arka sırasında oturan çocuk, beni hiç umursamıyor gibiydi. Sanki bir mafya lideriymiş gibi gözüküyordu. Böyle bir çocuğun sanatsal aktivitelerle uğraşan öğrencilerle birlikte bu okulda okuyor olması sıradışıydı. Tam ben bunları düşünürken, hocanın sesiyle irkildim. Hoca, boşta duran işaret parmağıyla o çocuğun yanını gösterdi.
+Pekala Leya, Yağız'ın yanına geçebilirsin.
Hocanın gösterdiği şekilde o çocuğun yanına oturdum. Yanına oturunca onu daha detaylı inceleme fırsatım oldu. Saçları, uzakta göründüğünden daha da kıvırcıktı. Teni ruh kadar beyaz, gözleri kömür kadar siyahtı. Benim zümrüt yeşili gözlerimin yanında onun kömür gözleri benimkilerden daha çok parlıyordu.
Elimi uzattım.
-Ben Leya, memnun oldum.
Bana soğuk soğuk baktı ve kafasını diğer yöne çevirdi. Ne beni ne dersi dinliyormuş gibi durmuyordu. Ben bunları düşünürken hoca dersi anlatmaya başlamıştı bile.
Zaman hızlıca akıyordu ve çoktan öğle arası olmuştu. Yemeğimi alıp okulun devasa bahçesinde gözlerden uzak bir bank bulup oturdum. Ağaçların pembe pembe çiçek açtığı bu yerde yemek yemek huzur vericiydi. Etrafa bakınırken 2-3 ağaç ötede yerde bağdaş kurarak oturan birisini gördüm. Uzaktan gördüğüm kadarıyla bu öğle arasına kadar yanında oturduğum, ama bir defadan fazla yüzünü göremediğim o siyah, kıvırcık saçlı; mafya kılıklı çocuktu. Yanına gidip gitmeme konusunda biraz düşündüm ve gitmemenin daha uygun olacağında karar kıldım.
Tam öğle arası bitmiş, sınıfıma doğru yürüyordum ki duvarda orkestra kulübünün seçmelerinin afişini gördüm. Okul çıkışı okulun kayıt bürosuna gittim ve bana bir enstrüman çalıp çalmadığımı sorduklarında da, 5 yaşımdan beri keman çaldığımı söyledim. Senpailarım, bana yarın kemanımla gelip onlara bir şeyler çalmamı ve bu sayede seviyemi ölçeceklerini söylediler. Ben de onları onaylayıp evin yolunu tuttum. Metro durağına yürürken bir grup çete üniformalı gencin bir kişiyi sopalarla evire çevire dövdüğüne şahit oldum. Polis sirenleri duyulunca kaçmasınlar diye yanlarına koştum. Onlar dağılırken arkalarından baktım. Gözümü yere çevirince yerde yatanın yine mafya kılıklı çocuk olduğunu gördüm ve hemen yanına koştum.
-Lan!
Çocuk, yerde yüzüstü yatıyordu. Ellerinden destek alıp yerden doğrulurken ona iyi olup olmadığını sordum. Beni ittirdi ve
+Defol git buradan. Sana ihtiyacım yok.
dedi ve yere yapıştı.
Evet ihtiyacın yok.
Onu umursamayıp yerden kaldırmaya çalıştım. Beni yine ittirince sinirlendim.
-Kes lan, yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmeye çalışıyoruz burada.
+Hah. Yardım mı? Hangi erkek senin gibi bir kızdan yardım ister ki?
-YARDIMA İHTİYACI OLAN BİR ERKEK DEDİM!
deyip onu kaldırdım ve kolunu omzuma attım. 5-6 sokak ötede hastane vardı. Yolun yarısına geldiğimizde yorgunluktan ölmek üzereydim. ÇÜNKÜ BİRİLERİ TÜM AĞIRLIĞINI ÜZERİME VERMİŞTİ! Zayıf ve sıska bir bedenim olduğundan dolayı kan ter içinde kalmıştım. AMA BIRAKSAM YERE YAPIŞACAK OLAN AYI BENİM BU HALİMLE KENDİSİNİ TAŞIDIĞIMA ŞÜKRETMEK YERİNE HER SANİYE DALGA GEÇİYORDU! Güç bela hastaneye vardık. Tam doktorlar tekerlekli sandalye getirmek üzereyken beyimiz üzerime yığıldı ve onu zar zor tuttum. Saat akşam 7 civarıydı. Arkadaş sonunda gözlerini açtı. Saatin kaç olduğunu sordu. Saati söyledikten sonra bana anlamını çözemediğim bir bakış attı.
+Niye tanımadığım bir kız saatlerce uğraşıp yanıbaşımda uyanmamı beklesin ki?
-Tanımadığın mı? Bütün gün yanında oturdum zaten, sınıf arkadaşınım ben senin. Eğer o kıvırcık kafanı arada bir sağa doğru çevirseydin, benim bütün gün yanında olduğumu görürdün.
Umursamaz bir tavırla kafasını diğer yöne çevirdi.
-Baştan başlayalım, ben Leya. Öncelikle onlar kimdi ve senden ne istiyorlardı?
diye sorup yüzüne baktım ve öğrendim ki adı Yağız Kılınç'mış.
Meğerse onu döven kişiler Blood Moon Çetesi'nin lideri Çağan Efe Ak'ın adamlarıymış. Yağız'a saldırmalarının sebebiyse Dark Claw Çetesi'nin 1. Bölük Lideri Yağız'ın geçen gün onların bölgesine girmesiymiş. Neden girdiğini sorduğumda cevap vermedi.
Ona neden bu lisede okuduğunu sordum ve ailesinin onu sanatçı olarak yetiştirmek istediğini, bu nedenle de ailesinin zoruyla bu okula kayıt olduğunu söyledi.
Uzaktan bakınca çok soğuk ve kibirli biri gibi görünse de aslında özünde nazik ve iyi kalpli bir insan olduğunu fark ettim. Umarım bu iyi bir arkadaşlığın başlangıcıdır.
Peki neden bu kadar nazik biri mafya çetesinin 1. Bölük Lideri'ydi? İçimden bir ses bunun cevabını ileride alacağımı söylüyordu.
BÖLÜM SONU
Yeni bölüm, bizim keyfimize ve kahyamıza bağlıdır. YKS öğrencisiyiz ve çalışmazsak hayalimizdeki üniversiteleri rüyamızda bile zor görebiliriz.
Evet, iki kişiyiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT VE KÖMÜR L&Y
FanfictionOrtaokulda gördüğü zorbalıkların da etkisiyle liseye geçmiş olan Leya'nın Akai İchigo Akademisi'nde kömür gözlü bir kıvırcık ile yaşadığı maceralar Konusu: mafya ,okul hayatı ,müzik