KARMAKARIŞIK

113 10 4
                                    

İYİ OKUMALAR.

KÜBİKE, ŞEREFLE SUNAR...

(Ertesi Gün Okula Giderken)

Sokağın ortasında bağırarak:

-Sonunda orkestra kulübünün bir üyesi oldum! dedim.

O sırada herkesin gözünün üzerimde olduğunu fark ettim...

Herkese rezil olmuştum...

Fısıldayarak devam ettim.

-Ayrıca Yağız bugün benim resmimi çizecek!

Arkamda bir hareketlilik hissettim ve yine o sesi duydum.

+Demek iddiayı kaybettim ha?

Yerimde sıçrayarak arkamı döndüm, kendimi toparladım.

-Evet, kaybettin. Resmimi çizmeye hazır ol.

Bana piç smile attı ve yanımdan geçerek yoluna devam etti. O gülümsemeden sonra kıpkırmızı olmuştum.

(10 Dakika Sonra Sınıfta)

Yağız'ın yanındaki yerimi aldım.

-Öğle arası seni kampüste bir yere götüreceğim. Ben keman çalarken, sen de beni orada çizebilirsin.

Yağız soğuk bir tavırla:

+Tamam, tamam. dedi.

Gülümsedim.

-Sabırsızlanıyorum.

(Birkaç Ders Sonra Öğle Arası)

Yağız'ın omzunu dürttüm.

-Hadi gidelim.

Yağız başını masadan kaldırıp resim malzemelerini aldı ve peşimden geldi. Onu, her öğle arası yemek yediğim yere götürdüm.

Yağız'a banka oturmasını söyledim. Elime kemanımı aldım ve Vivaldi - The Seasons/ Spring/ çalmaya başladım.

Yazarlardan Not : Şuana kadar yazdığımız en romantik sahneyi okuyorsunuz.

Hafif bahar meltemi saçlarımın arasında dolanırken, ağaçtaki pembe pembe çiçekler yapraklarını dökerken, onun her saniye bana bakan kömür gibi gözleri kemanımdan çıkan her bir notanın daha zarif şekilde havaya karışmasına sebep oluyordu. Tarif edemediğim bir mutluluk, kemanımın tellerinden çıkan o narin ses, hiç kimsenin sesinin gelmediği, sadece kemanımın ve kuş seslerinin duyulduğu, saçlarımı hafifçe savuran bahar melteminin sesi eşsiz bir atmosfer yaratmıştı sanki bize...

Gözlerim kapalı çaldığım keman, arada bir hafifçe açtığım göz kapaklarımın ardında Yağız'ın bana bakan gözleri... Rüzgarda savrulan kıvırcık saçları bu mükemmel ortamı daha da eşsiz bir hale getiriyordu. Normalde gözlerini yüzüme bir dakika bile değdirmeyen Yağız, şuan gözlerini üzerimden alamıyormuş gibi hissediyordum. Ne çizdiği, nasıl çizdiği umrumda değildi, sadece bu anın sonsuza kadar sürmesini istiyordum...

Anladığım kadarıyla Yağız beni çizmeyi bitirmişti. Defterini kenara koymuştu ama hala gözleri benim üzerimdeydi. Bu anı bozmayı hiç istemiyordum ama çalmayı bıraktım, yanına oturdum. Yemeğimi çıkardım ve defterinin üzerine, ortamıza koydum.

-Yiyelim mi?

Aniden ortama giren karın guruldama sesi Yağız'a aitti. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Minik bir kahkaha attım.

-Hadi çekinme de yiyelim.

Sonunda inat etmeyi bırakmıştı ama yemeğin ortasındayken Yağız birden defterini aldı ve hızlı hızlı bir şeyler çizmeye başladı. Keman çalarken çizdiği resmi bana uzattı, aldım. Ayağa kalkıp hızlı adımlarla banktan uzaklaştı. Resme baktım, çok güzeldi. Bir süre daha bu güzel ortamda kalmaya karar verdim. Birkaç dakika boyunca oturup çiçekleri izledim, sonra zil çaldı ve sınıfıma gittim.

ZÜMRÜT VE KÖMÜR L&YHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin