Belgeyi gözden geçirirken bazı maddelerin üstünden birkaç kez geçme ihtiyacı duymuştum. Adıma leke sürmeyecek şekilde nasıl kabul edeceğimi bilmediğim maddeler içeriyordu. Ben bir mafya değildim, birini öldürmek istemem için herhangi bir nedenim yoktu. Bir casus niyetine gelebileceği fikri beynime yayıldığında iki ucu boklu dere de olduğumu anladım. Hiçbir şekilde Bakugou'nun niyetinin iyi olmadığı anlaşılıyordu. Gözlerimi kağıttan çekerek saklamaya gerek duymadan Bakugou'yu süzmeye başladım. Kaçabileceğim tüm yolları ölçmeye çalışıyordum.
Koyu kırmızı gözleri kalbimin üstüne ağırlığını yüklediğinden bir haber saçımdaki bir noktaya odaklanmıştı. Beyaz gömleği yer yer terden ıslanmış ve vücuduna yapışmıştı, ilk üç düğmesi açık olduğundan adem elmasının tüm çekiciliğini taşıyan boynunun hemen altında kalan keskin köprücük kemikleri gözler önündeydi. Havanın sıcaklığından sıkılmışa benziyordu, nefes nefeseydi. Yıllar önce unuttuğumu sandığım aşkım yine baş gösteriyordu. Geniş ve kaslı omuzlarına bir kere bile olsun dokunmak, gömülmek istiyordum.
"Bakugou, bunalmaya başladım. En azından bir cam açsak?" diye rica ettim hızlıca. Uzun zamandır kullanmadığım için alışık olmadığım hitabımı kullanmayı unuttuğumda şaşkınlıkla elimi dudaklarıma götürdüm. Yedi yılın sadece beş senesini kaplayan başarımın izleri olduğunu düşündüm. Düzeltme hareketinde bulunmadım, Bakugou'nun vereceği tepkiyi merak ediyordum.
Adem elmasının yerinden oynadığını gördüm. Dalgınlığından oluşan ifadesiz suratının yerini her zamanki çatık kaşlı hali almıştı. Göz bebeği küçüldükçe küçülmüş, beni ürkütmeye başlamıştı. "Sonunda o saçma isimden vazgeçip, mevkimin farkına vardın ha?" kollarını göğsünde birleştirip bana doğru eğildi."Aptalsın Deku."
"Ben gerçekten bunaldım." dedim olabildiğince geri çekilerek. "Lütfen, bu işi ofisimde de konuşabiliriz. Beni o zaman da öldürebilirsin." Onu hassas noktasından vurma kararı aldım. "Beni korumalarım olmadan kaçırabilecek kadar gücün var değil mi, üstelik ben ne yapmak istediğinin farkındayken?"
"Senden katbekat güçlüyüm Deku, sakın aklından aksini geçirmeye kalkma," dudaklarına sahte bir gülümseme serdi. "Bunu düşündüğün anda kaybetmiş olursun."
Bakugou cama iki kere tıklattıktan sonra korumaların arabaya binmesini bekledik. Rica ettiğim üzere camlar açılırken derin bir nefes aldım, rahatlamıştım. Araba hareketlenmişti ve kurtulduğumu hissetmiştim. İçimde oluşan ferah duygu bana mutluluk bahşetmişti. Hâlâ kendi şartlarımı sunma imkanım vardı ve bunu ofisimde sunmak benim için en rahatı olacaktı. Telefonumu çıkarıp Shinsou'ya yazma isteği duydum, o olmadan karar almak istemiyordum.
--
Siz
Shinsou-kun ofise gelmene ihtiyacım var, Bakugou Katsuki'yle bir anlaşma yapmak üzereyiz.Shinsou-kun
Satou'nun işlemleri hâlâ bitmedi. Yine de orada olacağımdan emin olabilirsin.--
Tuttuğumu fark ettiğim nefesimi geri verip bulunduğum ortamı reddetmek istedim. Sadece kendi çıkarları için beni özellikle araştırmış ve böylelikle evimi bulmuştu, bundan başka seçenek zaten olamazdı, Bakugou'yu tanıyan biri için onun kendi çıkarları için hareket etmesi olağan bir şeydi. Beynimi sürekli bu konuyla meşgul ettiğime inanamıyordum.
Tanıdık bina gözlerime iliştiğinde mutluluktan ağlayacak kıvama gelmiştim. Karşımızda duran gri araba Shinsou'ya aitti, arabadan indiğini görebiliyordum. Gözüne gelen saçlarını tek bir el hareketiyle arkaya atmış ve güneş gözlüğünü tek bir hamlede çıkarmıştı. Shinsou'nun havalı çıkışının aksine ona kavuşabilmek için hızla ve yalpalaya yalpalaya arabadan inmiş, hatta Shinsou'nun üzerine atlamıştım. Etrafımızdaki insanlar bu durumu garipsememişti, patronlarının Shinsou'ya olan bağlılığına alışmış olmalılardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love n money ˖ katsudeku
Fanfiction"Senden nefret ediyorum, imzala artık şu belgeyi." diye bıkkınlıkla nefesini verdi. Dediğini gerçekleştirmek üzere kağıdı arkamdan aldım ve okumaya başladım. Kağıtta servetimin yüksek bir bölümü karşılığında pis işlerimi ona vermemi, insanları öldü...