"Nasıl eskisi gibi olduğumu düşünüp bana güvenebiliyorsun ki?" diye mırıldandım. Bakugou için ayarladığımız oda artık tamamen ona aitti. Kıyafetleri çoktan gelmiş ve dolabına yerleştirilmeye başlanmıştı. "Polise ihbar edebilirdim, bir şekilde kanıt da sunacak bir şey de bulabilirdim, cesaretinin sonucu kötü olabilirdi." Shinsou'nun karşısında Bakugou'ya söylenmeyi bırakmalıydım, eski platonik aşkımın böyle biri olduğunu keşfettiğinden beri benim için fazlaca üzülmeye başlamıştı. Derin bir iç çektim, yine de içimde kalan hisleri savurmak için yanıp tutuşuyordum. Elimdeki yeşil çayı masadaki yerine bırakıp ağlanmaya devam ettim. "Yoksa hâlâ onu alttan alıp duracağımı mı düşünüyor, beni kullanmaya çalışması akıl alır gibi değil!" kollarımı nemli masaya yayıp kafamı kollarımdan birine yasladım. İçimden gelen gerinme isteği sayesinde yorulduğumu fark etmiştim. Bakugou'nun yanımda çok uzun süre kalmayacağını düşüncesine kapılıp içimi rahatlatmaya çalışıyordum.
"Midoriya için üzüldüğümü söylemem gerekiyor" dedi Todoroki yanımızdaki yerini alırken. "Bakugou'nun rakip triplerine katlanmak seni iyi hissettirmiyordur." Shinsou olan biten her şeyi biliyordu ama buna Todoroki de dahil değildi. Sadece beni anlaşma yapmaya zorladığını düşünüyordu. Anlaşmanın içeriğinin ne olduğunu merak etmediği için ne Shinsou ne de ben bir açıklama yapma gereği duymamıştık.
"Onu sıklıkla ziyaret etmeyi düşünmeye başladım Todoroki-san, Bakugou'ya güvenmemek için yeterince izlenim edindim." Kollarımı kendime doğru çekip onları dinlemeye başladım, Shinsou çoktan benim için bir şeyler planlamışa benziyordu. Minnettarlığımı yansıtan tebessümüm kocaman bir gülümsemeye dönüşmüştü. Buna tepki olarak elini uzatıp saçlarımı karıştırınca kendimi kedi gibi hissetmekten alıkoyamamıştım. Bazen onun patronu olma rolünden çıkmak bana iyi geliyordu fakat o ciddiyetini çok iyi koruyordu.
"Lisedeyken sık sık kavga ederlerdi," diyerek eskileri açma faslını başlattı Todoroki. "Bakugou hep gururlu biriydi. Açık konuşmak gerekirse onun tek rakibi Midoriya'ydı." kaşlarımı kaldırarak tüm odağımı Todoroki'ye verdim, o da hemen ne düşündüğümü anlamış gibi konuşmasını devam ettirdi. "Hepimize sert davranırdı ama bu hiçbirimiz için sorun değildi, içindeki iyi yanı bize bazen dolaylı yollardan bazen de kızarak gösterirdi. Bizimle de kavga ederdi fakat ciddi kavgalarını sadece Midoriya'yla yapardı." Bakugou'nun beni tek rakibi olarak görmesi beni küçük görmediği anlamına geliyordu fakat bu beni hâlâ ezmeye çalıştığı gerçeğini değiştirmiyordu. Her şeye rağmen beni küçük görmemesi düşüncesi içimi gıdıklayan heyecan kıpırtılarına dönüşmüştü.
"Artık beni rakibi olarak görmesi için bir nedeninin olduğunu düşünmüyorum, sürekli öfkeli olması zaten onun bir özelliği." diye bir açıklamada bulundum. Zihnimi dolduran anılarla gözlerimi yumdum ve yüzümün avuç içime düşmesine izin verdim. "Mitsuki teyzemi özlediğim şu ana kadar hiç aklıma gelmemişti." diye konuştum içimden sandığım bir fısıltıyla. Sinir hastalığı geni annesinden gelmesine rağmen Mitsuki Teyze oğlunun hareketlerini affettirmek istercesine küçüklüğümde bana karşı yumuşak başlı davranırdı. Büyüdükçe tıpkı Bakugou'ya olduğu gibi hiç istemesem de onunla da uzaklaşmak zorunda kalmıştım.
"Bakugou'ya zamanla güvenebileceğini düşünüyorum," Shinsou'ya yönelik söylenen sözlerdi bunlar. "Özünde ne kadar kötü biri olduğunu bilmiyorum fakat Midoriya'nın güvenliğini tehlikeye atmak isteyeceğini de sanmıyorum. O her işini titizlikle yapar."
"Titizlikle yaptığı asıl işin Midoriya-sama'nın olması hakkında kuşkularım var." diyerek güvensizliğini bir kez daha öne sürdü Shinsou.
"Aklının bende kalmasını istemiyorum Shinsou-kun. Çocukluk arkadaşımın yanında elbet başımın çaresine bakabilirim, sonuçta hayatımın bir kısmı onunla geçti." Yalandı, koca bir yalan, başımın çaresine bakabileceğim hakkında söz veremezdim. Katil olmayı meslek haline getirmiş eski zorbamın ellerine atlamıştım. Sözleşmemiz yalnızca üç yıl geçerliydi, bir yılı bile yanımda durmaya ve beni görmeye katlanamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love n money ˖ katsudeku
Fanfiction"Senden nefret ediyorum, imzala artık şu belgeyi." diye bıkkınlıkla nefesini verdi. Dediğini gerçekleştirmek üzere kağıdı arkamdan aldım ve okumaya başladım. Kağıtta servetimin yüksek bir bölümü karşılığında pis işlerimi ona vermemi, insanları öldü...