13.Bölüm

20 5 0
                                        

🥰🥰🥰Merhabalar bugünde yeni bir bölümle karşınızdayım. İnşallah beğenirsiniz iyi okumalar...🥰🥰🥰

Ateş Sönmezden;

Bugün okulun ilk günü bu yüzden sabah erkenden kalktım. Üniversite hayatımın başlangıcı olabileceğini hiç düşünmemiştim çünkü okumayı hiç istememiştim.
Benim kendi ailem olmamıştı ama bana daima iyi bakan aileden öte insanlarla tanışmıştım kendi ailem olduğunu düşündüğüm insanlar beni sokağa atıp gittiler. Bana ne olacağını bile düşünmediler. Bir çocuğu bırakmak bu kadar mı kolaydı. Beni sokağa bıraktıklarında daha 10 yaşındaydım. Onları ağlayarak  tek başıma  aradığım günler kim nerden bilebilir.  Her gece ağlayarak uykuya daldığım günleri soğuktan elerimin titremesini buna rağmen onları aramaya devam ettiğim  günlerdeki  çaresizliğimi  ve acımı  sadece yaşayanlarbilir oda her acı yürekte aynı hissi bırakmıyor. O yüzden onlarda bilemez benim hayattan ne çektiğimi  bu yüzden her aile lafını duyduğumda  sinirlendim çünkü küçük yaşta hayatımdan bir kavram silinmişti. "Aile" birdaha geleceğini düşünmediğim bir kavramdı. Ama benim hayatıma bu kavramı tekrar girmesine sebep olan insanla tanıyacağımı hiç düşünmedim. Sokaklarda günlerce ve gecelerce geçirdiğim  her gün içimde  biriken kindi.  Benim için bu kavram birdaha ağzıma bile alamayacağım bir  kavram gibi geliyordu ama öyle değildi benide değiştiren biri hayatıma girince anladım. Benim günlerim böyle geçiyordu sokaklarda dolaşmakla ve dinlenmek için oturduğum cami  avlularında beni dilenci sanıp önüme bırakılan üç kuruş  paraydı benim hayatım. Ama her bıraktıkları parayı ihtiyacım olduğu halde sadaka kutularına atardım. Çünkü bu benim hakkım değildi. Oturduğum caminin avlusunundu. Çünkü ben oraya bir dilenci olarak oturmadım. Sadece dinlenmek için oturuyordum onlarsa beni dilenci sanıp önüme para atıyorlardı. Bu onların suçu değildi. Bu yüzden oturduğum avlunun parası olduğunu düşünüp bana verilen parayı sadaka kutusuna atardım. Bir gün benimde hayatıma birinin gireceğini düşünmeden sokaklarda sadece öylece geziniyordum üstümdeki kıyafetler gittikçe yıpranıyordu. Benim cebimdeki parayla sadece alabildiğim ekmekti. Benim için o bile çoktu akşam ortalıkta gezerken birden  kendimi caminin önünde buldum. Gerçektende bizi koşulsuz şekilde tek  kabul eden Allahın evi dediğimiz camiydi ve yine buradaydım. Dışarıda olduğum 3 hafta hep buraya geliyordum. Şimdi de buraya geldim ama o gün hayatımın değişeceğini hiç düşünmemiştim. O gün avluda oturduğunu gören cami hocası beni yanına çağırdı. Beni çağıran  cami hocası caminin içinde Kuran-ı Kerim okuyordu. Beni  çağırdığı için içeri gittmem gerekiyordu ama ben oraya bu halimle gidebileceğimi düşünmedim. Bu yüzden önceki günler camiye gelenlerin yaptığı gibi gidip abdestimi aldım. Sonra beni çağıran cami hocasının yanına gittim. Beni karşısına oturdu. Orta yaşlarda ve yüzü  nurlu bir  cami hocasıydı o yüzden hiç tereddüt etmeden beni çağırdığında yanına gittim. Beni karşısına alarak Kuran-ı Kerimi sesli okudu o okuduğu her dua içime işlediğini anlayabiliyordum. Hoca okumayı bitirdiğinde gözlerimden düşen yaşları silip bana " birgün herkes  allaha sığınır seninde bu yaşta sığınmak zorunda kaldın çünkü bu yaşta büyümeyi öğrendin " bende hocanın bana her dediği söz de biraz daha ağlamaya başlıyordum. Beni yanına oturtarak bana " başından geçenleri bana anlat ki derdinin dermanı olmaya çalışabilim." Ben ağlamaktan konuşamıyordum hocada bunu anlayınca  bana bakarak eğer istersen benim evime gidebiliriz. Bende hayatımı senin gibi tek geçiriyorum. Benimde senin gibi bir yoldaşa ihtiyacım var.
Bana tüm kalbinle güvene bilirsin. Bende hocaya bakarak kafamı saladım. Başka gideceğim yerim yoktu o yüzden hocayı bu 3 haftada gördüğüm kadarıyla çok iyi biriydi. Tabi yinede tanımadığım biriydi çabuk güvenmemek gerekirdi. Ben ona güveniyordum. Hoca bana dönerek gözümdeki yaşları sildi. Elini uzatarak "benim adım ömer sönmez " bende elimi uzatarak elini tutum utanarak " benim adım 'da  ateş " dedim. Ondan sonra hayatım değişti. Bir babama ve annem olmasada o benim hem  annem hem babam oldu. Beni evine götürdüğü günden beri hayatım değişti benim için bir çok şey yaptı. Hayatım da aldığım her karara saygı duydu. Beni okutu sanki gerçek babam oymuş gibiydi.
Bende artık büyümüştüm 14 yaşındaydım. Okula gidiyordum. Okulda hiç birzaman kimseyle konuşmazdım. Bu yüzden  kimse benimle muhatap olmuyordu. Olmamalarıyda iyidi. Birgün yoldan gelirken
Biriyle çarpışmıştım. Ogün çarpıştığım kişiye baktım bir kızdı. O yüzden yüzümü yere  indirerek özür diledim. O da "sorun değil. Asıl ben sende özür  dilerim  çarpan  bendim". Bende birşey demeden birdaha yoluma devam ettim. Kızları görünce başımı yere eğmemin sebebi hocamın bana öğretikleriydi. Eğer bir kız görürsen onlara dik dik bakmamak gerekir çünkü bu onları rahatsız hisetire bilir dediği için kızlara bakamazdım .Sonra eve vardığım da üstümü değiştirip. Hocamın yanına gittim. Caminin önüne geldiğimde hocamın  Kuran-ı Kerim okuduğunu duydum. Caminin abdest alma bölümüne gidip abdest aldıktan sonra camiye girerek hocamın karşısına oturdum. Hocamı dinledim. Onun Kuran-ı Kerim  okuması çok güzeldi. Okumayı bitirdikten sonra bana dönerek hoş geldin " Kâri" hoş buldum. Hocam bugün size benim  okuma sıram okuya bilirmiyim. Hocam da bana dönerek " tabikide okuya bilirsin bende seni bekliyordum." Kuran-ı Kerim-i okumaya başladım. Bitirdikten sonra hocama döndüm. Nasıl okudum hocam diye sorduğumda hocam da bana dönerek " çok güzel okudun kâri " dediğinde  mutlu oldum. Hocam bana dönerek " artık eve gidelim benim işim  bitti." Bende kalkarak hocamın yanına geçtim eve doğru yürüdük.
Ben herzaman okuldan sonra hocamın yanına gidip Kuran-ı Kerim okumasını dinlerdim. İşi bitincede eve beraber giderdik. Okulu pek  sevmezdim ama hocam  benim gitmemi istedi. O yüzden okula gidiyorum. Okuldaki hocalarım iyi insanlardı. Benim sesiz olmam onlarında ilgisini çekip hep benle  konuşmaya çalışırlardı  ama ben kimseyle çok konuşmazdım. Ders notlarımda yüksekti arkadaşlarım bu yüzden benden not istemek için yanıma gelirlerdi. Bende notlarımı onlara verirdim. Benim için hiç birşeyin  önemi yoktu o yüzden derslerde başarılı olmakta benim için önemli olmadı. Sadece ortaokulda bir kişiyle konuşmuştum o da yolda çarpıştığım kızdı . Çarpıştığımız zaman benim bilekliğim düşmüştü o da bana vermek için okul çıkışı beni beklemiş bende okul çıkışı  eve giderken onun beni beklediğini görmedim bu yüzden hızlıca eve gidiyordum çünkü hocam beni bekliyordu. Oda arkamdan bana yetişmek için hızlı yürürken düştü. Bende arkamı dönünce onu gördüm gidip kalkmasına yardım ettim. Bana dönüp " neden bu kadar hızlı yürüyorsun sana yetişmek için hızlı  yürüyünce düştüm." 
Bende yüzümü kaldırıp ona baktım. Ozaman onun çarpıştığım kız olduğunu anladım. Bana bakıyordu öylece bende kusura bakma deyip tekrardan yürümeye başladım. Oda yine  arkamdan gelip " bu senin bilekliğin dün çarpıştığımızda düşürdün bunu sana vermek için dün peşinden geldim ama sen hızlı  yürüdüğün için veremedim. Bende ona dönerek " teşekkür ederim ama gerek yok atabilirsin " deyip yürümeye  devam ettim. Bilekliği atıcaktım uzun zaman önce ama bir türlü atamamıştım. Bilekliği beni dışarı atan kişiler vermişti bu yüzden atamamıştım. Ama şimdi düştüğüne  göre birdaha takmama gerek yok onun için ondan atmasını istedim bende atabilirdim ama eğer elime alsaydım atamamaktan korktum bunun için ondan atmasını istedim. Zaman böylece akıp geçti. Şimdi ise üniversiteye hazırlanıyorum herzaman yaptığım gibi hocamın yanına gittim. Bana herzaman derslerde yardım eden ömer hocamdı. Ben okumayı sevmiyordum. Bırakmak istedim okulu ama hocam her defasın da bana "senin imkanın varken okumak istemiyorsun başlarının imkanı olmadığı için okuyamıyor. Senin yaptığın doğru değil bu yüzden elinden imkan olduğu için okumalısın". Bende ondan sonra okumam gerektiğini  anladım. Okumayı sevmesemde hocam için okumak istedim. Bana okadar  yardımından sonra onun için elimden geleni yapıcağıma kendime söz verdim. Üniversite sınavına gitmek için   sabah kalkıp hocamla camiye gidip beraber namaz kıldık. Namazdan sonra da hocam bana  dönerek Allah zihin açıklığı versin. Herşeyin hayırlısı olsun. Bende hocama sarıldıktan sonra sınava girmek için camiden ayrıldım.
Sonunda  sınav da bitti. Sınavdan çıkar çıkmaz camiye hocamın yanına gidim. Hocam namaz vakti geldiği için namaza hazırlanıyordu. Bende abdest aldıktan sonra sağındaki  yere geçerek namaz kılmaya başladım. Hocam geldiğimi  görmemişti. Namazı bittikten sonra arkasını döndüğünde beni görünce gülümsedi. Sonrada minbere çıkarak orda olan insanlara vaaz verdi. Bende onu hep içtenlikle dinlerdim. Bu yaşıma kadar bana her şeyi o öğretiği için çok şanslı biriydim. Bunca yıldır sadece bana bakmayı seçti kendine ayrı bir yaşam hiç istemedi. Ben ona neden  evlenmediğini sordum oda bana " ben zaten  birini seviyorken nasıl başkasıyla evlenebilirim." Bende şaşırmıştım çünkü seviyorsa neden evlenmediğini merak ettim. Hocama dönerek benim yüzünden mi kendine bir hayat kurmuyorsun.
Hocam tekrardan bana bakarak " hayır senin yüzünden değil. Ben uzun zaman önce sevdiğim kadını  kaybettim. Ama hala onu önceki gibi çok seviyorum. Bu yüzden onu severken nasıl başka biriyle evlene bilirim ki bu evlendiğin kişiye haksızlık olmaz mı?
Birkez daha hocama hayran kalmıştım. Bir insan gerçekten bu kadar iyi olabilirmi kalbi bu kadar büyük ve güzel birinin oğlu olmak benim için gurur vericiydi. Sonra hocam vaazını bitirdi. Herkes  camiden çıktıktan sonra hocamın yanına gittim. Ona sarılarak herşey için teşekkür ettim. Hocamın çabaları sayesinde bugün herşey çok güzel geçiyordu. Oda bana bakarak " sınavın nasıl geçti?" Bende hocama bakarak çok güzel geçti hocam  bana  öğretikleriniz sayesinde bugün buralara  kadar geldim. Hocam bana gülümsedi ve işlerini bitirdikten sonra eve doğru yürüdük. Birgün bu güzel günlerinde sonu geleceğini düşünmemiştim kendimi o kadar alıştırmışım ki bu yaşama hayat bana tekrardan yalnızlığın ne demek olduğunu hatırlattı.

🥰🥰🥰Merhabalar bu günde bir bölümün sonuna geldik. İnşallah beğenmişsinizdir. Başka bölümde görüşmek  üzeri hoşça kalın...🥰🥰🥰

BAŞA SARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin