Bu ilk bölüm ve ben sizden ufacık birşey istiyorum.
Bölümü okumadan önce sizce nasıl bir konu olacağı hakkında fikirlerinizi belirtmenizi istiyorum...
Bu arada bazı kısımlarda bilerek yazım yanlışı yapıcam haberiniz olsun...
Hadi başlayalım...
♡♡♡♡♡
Derin'den
Sabah kapı zilinin ard arda çalmasıyla uyandım. Hayır yani sabahın köründe hangi canına susamış insan kapıyı kırmaya çalışır ki?! Annemler evde olmadıkları için mecbur ben kapıyı açtım. Yan komşumuz Mürvet teyzeymiş. "Buyur Mürvet teyze bişeymi oldu?" "Kızım sen niye kapıyı açmıyosun? Yoksa erkek mi var içerde?! Vallahi sen anneni kalpten götürmeye çalışıyosun!" Diyip sanki bir boka yarıyomuş gibi elini yelpaze gibi sallamaya başladı. "Ya Mürvet teyze ne alaka? Uyuya kalmışım duymadım. Ayrıca Allah korusun niye annemi kalpten götürmeye çalışayım?" "Ne bileyim kızım kapıyı açmayınca, her neyse beni annen gönderdi napıyo diye. Ondan geldim." Ya anne bana bi rahat ver ya nolur! "Tamam Mürvet teyze gördün, iyiyim ben hadi artık evli evine köylü köyüne." Mürvet teyzenin bişey demesini beklemeden kapıyı pat diye kadının suratına kapattım.
Hayır yani tamam annem beni merak etmiş olabilir. Ama beni aramak varken niye yan komşu Mürvet teyzeyi gönderirsin ki?! Mürvet teyzenin 'terbiyesiz,edepsiz' gibi laflarını duysamda görmemezlikten geldim ve mutfağa girdim. Kendime çok güzel bir omlet yaptım. Ben ne zaman bu mutfağa girsem içimden bi Saniye teyze çıkıyo ya. Vallahi Saniye teyzenin de elinden her iş geliyo. Ama yaptığı yemekler bi başka oluyo. Saniye teyzeyi kafamdan kovduktan sonra sofraya oturdum ve yemeğimi yedim. Sonunda doyunca masadan kalkıp mutfağı toparladım ve tam salona adım atmıştım ki kapı çaldı.
Oflayarak kapıyı açtığımda karşımda -gazeteci- Mesut amca vardı. "Mesut amca bugün Süleyman amca yok" "e, olsun kızım sen okursun?" "Yok mesut amca okumam ben gazete" "Ya kızım bak bugünün haberleri var al okursun işte, hem canında sıkılmaz" "yahu mesut amca istemiyorum işte zorlama!" diyerek aynı Mürvet teyzeye yaptığım gibi Mesut amcaya da aynı taktiği uygulayıp kapıyı yüzüne kapattım. Mürvet teyze gibi söylenmeye başladı. Bende yüzümdeki memnun gülümseme ile tam arkamı dönüp salona doğru birkaç adım atmışken tekrar zil çaldı.
Ya kardeşim istemiyorum işte gazete neyini zorluyosun. En sonunda kapının arkasındaki süpürgeyi alıp götüne sokucam ama o zamanda ben suçlu olucam.
Söylene söylene tekrar kapıyı açtım. "Ya Mesut amca-" karşımda 2 tane zebellah gibi dikilmiş polis bana dik dik bakıyodu. Tabi bende onlara dik dik bakıyodum. Yaklaşık 20 Saniye kadar sonra uzun boylu olan konuşma zahmetinde bulunmuştu. "Derin Yücel?" "Buyrun ben-" bi dakika ya bu çok klişe oldu! "Ben Deniz Derin YÜCEL buyrun efenim?" Heh şimdi çok güzel oldu. Diğer polis söylediğime kahkaha atıp gülmesine ara verdiğinde konuşmayı başardı. "Derin hanım bizimle karakola gelmeniz gerekiyor." "Polis bey ben son 2 haftadır sevgilimden ayrıldığım için depresyondaydım yani dışarı hiç çıkmadım. Ondan önce de şehir dışında tatil keyfi yapıyodum, kısaca benim bir suç işlediğime dair kanıtınız olmadığı sürece sizinle gelemem." "Derin hanım sizi tutuklamıyoruz ama inanın bunu nasıl açıklayacağımı bende bilmiyorum bu yüzden lütfen zorluk çıkartmadan üzerinizi değiştirin ve beraber karakola gidelim." Hay Allah'ım şimdide bu gulyabaniler çıktı başıma. Ama Allah var ne olduğunu merak etmiyo da değildim bu yüzden kısaca kafamı sallayıp yukarı çıktım.
Üzerimi değiştirdikten sonra yatağımda hala uyuyan Çapkın'a baktım. Çapkın benim köpeğimdi.
Onu sokakta kedilere havlayıp erkeklik taslarken bulmuştum.
Bu yüzden adı Çapkın'dı. Kısaca kafasını bir buse kondurup telefonumu alarak aşağıya indim. Polislerden uzun olan beni gördüğünde ağzında "hele şükür!" gibi bişey gevelese de önemsemedim. Ayakkabılarımı giyip çıktım. Aşağıdaki polis arabasına bindik.
Yaklaşık 20 dakika içinde karakola varmıştık. Hızlıca arabadan inip karakola yürüdüm. İçeri girince uzun boylu polisin tarif ettiği yolu hızlı adımlarla geçtim. Kısa ve biraz göbekli olan polis bana döndü. "Maral hanım içerde herşeyi o anlatıcak sana" "eyvallah" diyerek içeri girdim. Annem ve Süleyman amcayı görünce çok şaşırdım. Benim bildiğime göre onlar şehir dışındaydı. Ne ara gelmişlerdi ki?
Bizim niye hiçbirşeyden haberimiz yok aq?!
İç sesime ilk defa hak veriyorum. Harbi bizim burda ne işimiz var amk?!
Bakışlarımı annemlerden çekip karşılarında oturan kadın ve adama çevirdim. Daha önce onlarla tanışmadığıma kalıbımı basarım.
"Anne? Noluyo? Siz tatildeydiniz? Ne ara döndünüz? Selin nerde? Ayrıca ben niye karakoldayım? Hayır yani tamam illaki gelmemi istiyorsan arayabilirdin? Ben zaten gelirdim. Sabahın köründe 2 tane polisi kapıma zebellah gibi dikmeye ne gerek var? Bu arada Süleyman amca senin şu gazeteci Mesut amca ne kadar geveze ve ısrarcı bilemezsin! Ya gazete almak istemiyorum diyorum, 'sen al belki okursun' diyo ya! Ayrıca anne senin telefonun yok mu? Niye sabah sabah Mürvet teyzeyi eve gönderiyosun ki?! Kapıyı geç açtım diye eve erkek attığımı falan sanmış! 'Anneni kalpten götürmeye mi çalışıyosun?' diyo. Hasbinallah!" "Abi bu kız aynı ben!" tanımadığım kadının söylediği sözlere karşılık ona anlamaz gözlerle bakmamı bölen şey Maral hanımın sesiydi. "Derin'ciğim bi sakin ol. Herşeyi anlatıcam ama önce bi otur." Maral hanımın söylediğini yaparak koltuğa yani Süleyman amcamın yanına oturdum. Maral hanım hemen söze girdi.
"Bak Derin öncelikle sana yapacağım en kısa açıklama sen şuan öz ailenle değil üvey ailenle daha doğrusu seni kaçıran ailenle kalıyosun." "Ne?!" "Derin annen ve babanın çocukları olmadıkları için seni öz ailenden ayırmışlar. Öz annen seni doğurduktan sonra seni bulamayınca ciddi bir hastalığa tutulmuş. Ve geçen sene vefat etmiş. Seni bu yaşına kadar büyüten ailen aslında seni kaçıran üvey ailen bunlarda halan Selin hanım ve baban Merih bey... Şimdi gelelim önemli konuya. Kararı sana bırakıyoruz. Ya hapse girecekler ya da sınır dışı edilecekler. Hiç birini istemezsen uzaklaştırma alacaklar, hangisini seçiyorsun?"
Hayat benim için durmuş gibiydi. Benim bunca yıl anne, baba dediğim insanlar beni kaçıran üvey ailem miydi yani?! Hayır ya! Bu kadarı fazla! Nasıl yaparlar?!
"Ya siz nasıl insanlarsınız? Nasıl yapabildiniz? Nasıl birinin ölümüne sebep olabilirsiniz? Ya hadi o pislik adamı anladım sen nasıl yapabildin anne? Ben 17 yıl boyunca o adam tarafından dövülürken hiç için acımadı mı bana? Ben hergün daha fazla acı çekerken hiç üzülmedin mi? Yanağımda 5 parmak izi sırtımda kemeriyle yaptığı morluklarla odama giderken hiç acımadın mı bana?! Ben her geçen gün ölmek için dua ederken hiç vicdan azabı çekmedin mi?! Gerçi sizde o yüz de yoktur! Ya 17 yıl boyunca o adam yüzünden hergün intihara kalkıştım ya ben! 8 ay komada kaldım ben o adam yüzünden! Ağladın mı hiç? Pişman oldun mu? Cevap versene! Belki 1 saat önce benim için hayatta tek güvenebileceğim insandın ya sen! Nefret ediyorum senden..."
Sonlara doğru sesim kısılmıştı....
Ahh, hayır ya! Şuan olmaz. Olmamalı! Kriz geçirmemeliyim!
Elimi göğsüme koyup nefes almaya çalışırken ne ara gözlerimi kapatıp yere düştüğümü bile anlamadım. Son duyduğum ses Maral hanıma aitti."Ambulansı çağırın! Kriz geçiriyor!"
♡♡♡♡♡
•İlk bölüm nasıldı?
•Ben Derin karakterini çok severek tasarladım
•Peki Derin'in üvey babasının ona yaptıkları hakkında be düşünüyorsunuz?
•Umarım beğenmişsinizdir♡
•Bu bölüm tanıtım/alışma gibi olması için kısa yazdım, 2. bölüm daha uzun merak etmeyin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üveymişim!
Teen FictionYıllar sonra bulunan bir çocuk, 1 yıl önce onun yokluğunda hastalandığı için ölen bir anne, kızını en güzel şekilde büyütmek isteyen bir baba ve kız kardeş istemeyen abileri ve erkek kardeşi... Sizce Derin bunlara dayanabilecek mi? Tabiki dayanacak...