"Mio ben yokken yemek yemiş midir acaba? Onun için çok endişeleniyorum...""Merak etme Kazuha, yemediyse bile seni görünce daha mutlu olur. Eminim."
"umarım, y/n..."
Kazuha kedisine çok değer veriyordu. Mio'yu en son gördüğümde telefondan Kazuha'nın sesini işittiğinde bile miyavlayıp ona cevap vermişti. İkisinin taşıdığı bağ çok kıymetli ve sevimliydi. Saf iki canlının arasındaki sevgi her zaman çok güzeldi, Kazuha ve Mio gibi.
Son bir haftamda sadece Kazuha ile birlikteydim. Sanki hayatımda beni sürekli etrafta çırpındıran her şeyden soyutlanmıştım. Okul, ebeveynler ve daha birçoğu...
İşin aslı Kazuha'yla bu kadar çok vakit geçirmeme sebep olan olay, yani sınıf arkadaşımı ara bir sokakta o halde görmem beni daha da yoracak bir şeymiş gibi duruyordu. Fakat tam tersine okuldan uzakta, Kazuha'yla geçirdiğim bu hafta beni iyi hissettirmişti. Her şeyden sonra hâlâ mutlu hissediyor olmamı daha tuhaflaştıran ise Kazuha'nın kendi içinde yaşadığı pek hoş olmayan şeyleri öğrenmiş olmamdı.
Tüm gördüklerime rağmen Kazuha'nın yanında rahat ve mutluydum. Daha önce kimseyle bu kadar yakın olmamıştım. Bu iyi bir şey miydi, emin değilim. Fakat mutlu olduğum sürece her şey yolundaydı sanırım.
Kazuha'da özel bir şeyler vardı.
O farklıydı.
Kazuha saftı. Saf iyilikten meydana gelmiş gibiydi. Bembeyaz yüzü ve yumuşak saçları da kanıtıydı. Çok iyi kalpliydi ve diğer herkeste olan kin duygusu onda yoktu. Kazuha'yı hiç öfkeliyken görmedim ama böyle düşünmemin sebebi onu kızgın hâliyle görmemiş olmam değil. Eğer zihninde en ufak bir kötülük zerresi olsa bunları düşünemezdim. İçi ve dışı bir gibiydi.
Mio için endişeliydi, yürürken onu rahatlatacağını düşünerek uzun kollu kıyafetinin bilek kısmını çekiştirdim. Utandığım için yüzüne bakmadım ama biraz öyle yürüdükten sonra ılık parmaklarını elimin üstünde hissettim. Parmak uçları önce yavaşça bileğindeki elimi okşadı, sanki beni davet eder gibiydi. Elimi bileğinden aşağı kaydırdım, parmaklarımı sıcacık avucuna yerleştirdim. Kibarca elimi sıktı, ona güvenebileceğimi söylemeye çalışıyordu sanki.
Bir anlığına yüzüne baktım, hafifçe aşağı bakıyordu ve yüzünde sevimli bir gülümseme vardı. Utanmış görünüyordu ve o ifadeyi görmek beni de aynı şekilde hissettirmişti.
Evine kadar birlikte yürüdük. Kapının önüne geldiğimizde anahtarları almak için benim üstünde olan ceketinin ceplerini karıştırdı. Kapıyı açtığında ilk gördüğümüz şey Mio'ydu.
Mio Kazuha'yı gördüğü anda mutlu mutlu miyavlamaya başladı. Kazuha'nın gülümsemesi daha da büyüdü ve anahtarları bir köşeye koyup hemen Mio'yu kucakladı.
"Seni çok özlemiş."
"Ben de onu çok özledim, y/n..."
İkisini böyle sarmaş dolaş görmek pamuk şeker gibiydi. Mio Kazuha'ya sürtünürken Kazuha da Mio'nun başını okşadı, Mio kafasını kaldırıp Kazuha'nın elini koklamaya başladı.
"Senin kokunu alıyor galiba."
"Çok sevimli"
"Onu tutmak ister misin?"
"Deneyebilirim"
Yavaşça Mio'yu kendi kollarından benimkine bıraktı.
"Gerilme, bebek tutmak gibi bir şey."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızının altındaki beyaz yumak - Kazuha x Reader
Fanfiction"Ölmüş bu kedi!" "yok öyle uyur o." "..." ----- Heizou: Xiao sen arar mısın Xiao: Bi kadın açtı telefonu Aradığınız kişiye şuanda ulsşılamıyor daha sonra tekrar deneyin falan dedi Ben de telefonu kazuhaya verir misin dedim Sonra ingilizce bişeyler s...