Anlamıştım. Beni daha yanına aldığı ilk günden anlamıştım. Herkesten farklı olduğunu anlamıştım. Şefkati beni iyileştiriyordu, ruhuma zehir olmayan tek şeydi o benim için. Bir zamanlar içinde boğulduğum karanlığı unutturmuştu bana. O bataklıkta battığım sırada Tanrı'nın gökyüzünden söküp bana bahşettiği yıldızımdı. Öylece ansızın belirivermişti yanımda, hala hatırlıyorum. Ömrüm boyunca unutabileceğimi de düşünmüyorum açıkçası. İnsan aşkını nasıl unutur ki?
Bana seslenişini, gözlerime bakışını veya teninin sıcaklığını nasıl unutabilirim? Gülümsemesini ya da uyurken saatlerce okşadığım saçlarını nasıl kazıyabilirim zihnimden? Bana her sarıldığında ciğerlerime doldurduğum kokusunu nasıl silebilirim hafızamdan?
Ne kadar uzun yıllar, belki de ölümümden sonra asırlar geçmiş olsa bile unutamam. Özellikle de her aklıma geldiğinde, her dokundunduğumda, her öptüğümde kalbimin sevgi ve aşkla, aynı zamanda şefkatle nasıl ağırlaştığını unutamam. Hislerimin göğsüme yaptığı baskı beni eziyor, kalbim sanki aşağı çekiliyor gibi.
Bazen öyle zamanlar oluyor ki kendimi onu düşünürken gözyaşları içinde buluyorum. Ama bu yaşlar mutluluğumdan kaynaklı. Duygularımı tutamayan kalbim sanki içimde parçalanıyor, içime akan kanım da gözlerimden yaş olarak geliyor sanki.
O bende hep umut var etti. Bana dışlayan gözlerle asla bakmadı, kabullendi. Bu yüzden ben de onda ilham yaratmak, onu kabullenmek ve kabullendiğimi göstermek istiyorum. Hayatımın sonuna kadar onu ve onun her şeyini kucaklamak ve kabul etmek istiyorum. İçimdeki duyguları ona anlatmak, hissettirmek ve en çok da yaşatmak istiyorum. Onu her görüşümde gözlerimin dolduğunu anlatmak istiyorum. Zayıf noktam olduğunu hissettirmek ve içimde giderek ağırlaşan aşkı yaşatmak istiyorum. Kalan günlerimi koynunda geçirebileceğimi bilsin istiyorum.
Böyle konuştuğuma bakmayın, elbette y/n bütün bu saydıklarımı en son damlasına kadar başarıyor. Ancak ben yine de daha fazlasını istiyorum, istemeye devam edeceğim.
y/n, benim meleğim..
Rüyalarıma giriyordu. Bazen de rüya gördüğümü anlayıp bütün yaşadıklarımız da sanki o rüyaya dahilmiş hissine kapılıyordum. Sesini ve tenini, tatlı dudaklarını hatırlayıp her şey içinde bulunduğum o rüyanın parçasıymış gibi düşünüyordum, sonra da içimdeki aşkın bir kısmını acı ve korku kaplıyordu.Tanıdık boğulma hissi tekrardan bedenimi sarıyordu ve terler içinde uyanıp hemen yanımda uyuyan y/n'i görüyordum. Böyle gecelerde o uyurken Tanrı'ya sessizce dua ederek şükranlarımı dile getiriyordum. Milyonlarcası arasından y/n doğduğu, sağlıklı bir şekilde büyüdüğü ve bana denk geldiği için Tanrı'ya şükrediyordum, hem de hergün. y/n benim için kutsaldı, tapılası bir güzelliği vardı.
Düşünmeyi bırakıp aşk gözyaşlarımı sildim. Sıcacık yatakta, y/n'in hemen yanındaydım, Cennet desem daha doğru olur. Ilık nefesleri usul usul tenime çarpıyordu. Dizlerini bükmüş, koynuma sokulmuş uyuyordu. Gözleri, yanakları ve dudakları sabahları uyandığında şiş oluyordu. Hatta genelde uykusunu alamadığında huysuzlaşıyordu ve onu böyle görmek en sevdiğim şeylerden biriydi.
Dudaklarını ilk kez öpüşümün üstünden birkaç saat geçti sadece. O zamandan beri aramızda hiç konusu açılmadı, bir daha hiç öpüşmedik sayılır. Ama bu utandığımızdan dolayı. Onun hislerini biliyorum, o da benimkileri biliyor ve ikimiz de bunun farkındayız. Öyle ki arada sırada boynuma sıcak birkaç öpücük bırakıyor, ben de geri kalmıyorum ister istemez. Elleri bazen yukarılara, göğsüme ve oradan omuzlarıma, sonra da enseme çıkıyor. Tatlı parmaklarıyla tenimi okşuyor ve sonra da gülümsüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızının altındaki beyaz yumak - Kazuha x Reader
Fiksi Penggemar"Ölmüş bu kedi!" "yok öyle uyur o." "..." ----- Heizou: Xiao sen arar mısın Xiao: Bi kadın açtı telefonu Aradığınız kişiye şuanda ulsşılamıyor daha sonra tekrar deneyin falan dedi Ben de telefonu kazuhaya verir misin dedim Sonra ingilizce bişeyler s...