9. Bölüm

263 45 16
                                    

dolu kadehi ters tut, yaşamadan ölme

Keyifli okumalar, canlarımm

Eski Harry'nin hayatı boyunca ondan haz etmeyen bir yanı olmuştu. Draco'nun söylediği her kelime tenine bir hançer gibi saplanırdı. Düşündüğü zaman geçmişleri böyleyken nasıl kelimeleri telaffuz etme şekli bu kadar hoş gelebilirdi ki, kulağa? En çokta kendi soyadını her söyleyişinin kulağına güzel bir melodi gibi gelmesi, saçmaydı.

Sarışın genç tüm dikkatiyle kitabını okurken canı acımaya başladığında arkasını döndü. Arada böyle kendini hatırlatıyordu Karanlık Lord. Fakat başkalarını çağırdığı zaman bile hissettiği acıyı kendisine müstehak görüyordu. Kendi arzularının bedelini bir şekilde ödemesi gerekiyordu...

Bu zamanlarda daha çok kendini gizler ve zümrüt yeşili gözlerin bunu fark etmemesi için çaba harcardı. Şuana kadar bunda başarılı olmuştu.

Şimdi hissettiği acının boyutu kademe kademe artıyorken alnını masaya yasladı. Derin nefesleri ciğerlerine dolarken acıya dayanmaya çalışıyordu. Her zaman buna katlanması mı, gerekiyordu, yoksa bir sonu gelecek miydi, merak ediyordu. Sonunun kendisine ve sevdiklerine kurtuluş getirmesini istediği için, şuan her şeyi elinin tersiyle itip zümrüt yeşili gözlerin sahibiyle gelmemiş miydi?

Draco, canı hiç olmadığı kadar çok yanarken dudağını ısırıyordu. Ağzına dolan metalik tat, kanadığını anlamasına sebep oldu. Acıdan gözleri kayarken ufak bir inilti dudakları arasından firar etti. Bedeninin çektiği ızdıraba daha fazla dayanamayan bilinci kapanmıştı.

Zümrüt yeşili gözlerin sahibi duyduğu iniltiyle dikkati dağılmış, gözlerini sarışın gence çevirmişti. Onu iki büklüm olmuş görünce ne olduğunu anlamadan ayağa fırladı. Yanına gidemeden yere düştüğünü görünce dizlerinin üzerine çöktü. Kafasını kucağına koyup terden alına yapışmış saçlarını şefkatle geri çekti. Kasılmış yüzü çektiği acı yüzünden boncuk boncuk terlemiş, parlıyordu.

Endişenin kendisini ele geçirmesine izin vermeden parmakları sol kolunu buldu. Uzun kollu ince tişörtün kollarını katlayarak, eskiden hizmet ettiği karanlığın işaretini çıkardı ortaya. Her zamankinden daha koyu görünen işaret, beyaz teninin geri kalanın kızarmasına yol açmıştı. İşe yarayıp yaramayacağına emin olmadığı bir şifa büyüsü mırıldandı. Ayrılmadan önce Hermione'ye bunun için ne yapabileceğine sormuş ve ufak bir büyü öğrenmesini sağlamıştı. Ne olur ne olmaz diye arkadaşı ona karanlık büyülerin çektirdiği acıyı nasıl dindirebileceğini öğrenmesi için kütüphanelerinden karanlık tarafında bulduğu bir şifa kitabını -tabi ki ödünç aldığı- ona vermişti.

İlk başta denediği şifa büyüsü işe yaramazken göz attığı kitaptaki büyüyü hatırlamaya çalıştı. Birini kendine bağlamak için kullanılan büyülerin verdiği acılar için olan kısmı işaretlemişti. O kısmı daha net hatırlamaya çalıştı. Sonunda hatırladığı büyüyü eli kolunun üzerinde dolaşırken işe yaradığını görene değin tekrar etti. Bunun kendi enerjisini sömürdüğünü hissediyordu. Sonunda yüzü ızdıraptan kasılan sarı saçlı gencin rahatladığını gördüğünde durdu.

Bir süre öyle durdu, kendini daha iyi hissettiği zaman biraz zorlanarak onu kucağına aldı. Yatağına nazikçe yatırdı ve onun için çikolatalı süt hazırlamaya gitti.

Her şeyle mücadele edebileceğine inan yanı, umutsuzluğun kapılarını ne zaman aralasa daha baskın geliyordu. Bu yüzden ne yapacağının bilmese bile bir kurtuluş olduğuna her zaman inanıyordu. Dünya sadece kötüler için yaratılmış olsaydı bile sonunda iyilikle dengesini bulacağına emindi.

Draco, gri gözlerindeki perdeyi sadece bir kere aralamış, zümrütlerin sahibinin onun için yaptığı çikolatalı sütü içmiş ve yeniden kapanmıştı. Yorgunluğuna eşlik eden kabusları kovmak Harry'nin üzerine düşmüş, görevini layıkıyla yerine getirmek için çabalamıştı.

avada kedavra | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin