Keyifli okumalar...Yürüyordum, nereye gittiğimi bilmeden öylece geçiyordum bu karanlık ve ıssız sokaklardan. Bedenim yorgun ruhum ise yaralı. Hayat zor olsada ayakta durmamız lazım, herkesin hayata tutunmak için vardır bir sebebi. Beni bu zamana kadar hayata tutan tek sebebim annem ve kız kardeşlerim. Onlarda olmazsa ne önemi vardi benim bu dünyada yaşamamın? O kadar acıtı hayat beni. Bedenim genç daha ama ben ne çocukluğumu nede gençliğime yaşayamadım, ben biraz erken büyümek zorunda kaldım. Zaman zaman duygusuzlaştım. Eğlenmek veya sevinmek nasıl bir his bilmem ben. Sevilmek veya sevmek nedir mesela, nasıl bir his? Üzülmek mi? Evet üzülmek, maalesef bu duygu hissinide kaybetme üzeriyim...
Saat akşamın kaç olduğuna dahi hiç bir fikrim yoktu. Ama hava kararmıştı ve baya bir soğumuştu. Ben hala bu soğuk sokaklardan yürüyordum... Akşamın geç vakti ve sabahın erken vakitlerinde yürüyüş yapmayı tercih ederim sizlere. Çünkü bu iki zamanda sokaklarda çok nadir bir insan bulursun, dünyanın en güzel iki vakiti. Sabah erkenden kuşların sesleri arasında kaybolmak, akşam ise havanın karanlığında boğulmak... kafam allak bullak bir kaç tur daha yürüdüm aynı sokaklardan.
Ben uzaklara dalıp giderken bu anı bölen benim telefonum oldu. Ekrana baktığımda annemin aradığını gördüm, derin bir nefes alıp telefonu açtım. "Açelya nerdesin sen yine? Saatin kaç olduğundan haberin yok herhalde?"
Annem oldukça sert bir kadındır ama aynı zamanda o kadar sıcaktırda. O çok yoruldu, kızlarının başında hem anne hem baba olmak için her şeyi yaptı, hala buna devam ediyorda. Herkesin kahramanı babasıdır ama benim kahramanın annem. Bize belli etmemeye çalışıyor ne kadar yorulduğunu ama ben anlıyorum..."İşten sonra bir yürüyüş yapayım dedim annem, biraz temiz hava almak istedim. Geliyorum ben zaten bir kaç dakikaya oradayım."
"Ne yürüyüşü kız, çabuk eve gel. Şu havaya bak!"
Bu cümlenin ardından hafif bi gülümsedim. Beni güldüren tek kişi sensin herhalde annem. Birde böyle sinirlenince "kız" deyişi vardır, insan gülmeden yapamıyor.
"Annem geldim ben bak kapıdayım, aç hadi."
O kadar uzağa gitmemiştim zaten o yüzden hemen evin yolunu buldum.Fransada bir apartmanda kalıyorduk ben, annem ve iki kız kardeşlerim ile beraber. Avrupada yaşasam dahi o kadarda hayal edilmiş gibi bir hayatım yoktu. Bir ev alamıyorduk mesela, babamdan kalan yüklü bir borç yüzünden. Bu nedenle böyle kiralarda idare ediyorduk.
Bizim katta geldiğimde kardeşim Deren kapıyı açtı. Kapıyı açar açmaz üstüme atlayıp sarılmaya başladı. "Oo ablaların bir tanesi gelmiş hoş gelmiş." Yüzümü ekşiterek "he başka kim gelcekti allahala ya." Dedim. Onunla bazen uğraşmayı severdim. Ben sevgimi onun bana gösterdiği gibi gösteremiyorum. Onu canımdan çok seviyorum ama bir sarılamıyorum veya koklayıp sevemiyorum. Sadece ona karşı değil, ne anneme nede diğer kardeşime karşı sevigmi gösteremiyorum. Yaşadıklarım beni soğuk, buz gibi bir insana çevirdi.
"Sende hep böyle yapıyorsun, neyse gel içeri yemek yiyelim seni bekledik iki saattir."Hemen üstümü çıkardım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve aynadan yorgun olan yüzüme baktım. Yorgun olduğum heryerimden belliydi. Bu beyaz tenime bu göz altları yakışmıyordu. Yüzümde resmen kemiklerim sayılıyordu. Kendime biraz çeki düzen vermem gerekiyor. Yaşım daha 22 benim ama içim vardır bir 40 42.
Masaya geçtim, annem ve kardeşlerim yemeğe başlamışlardı. Annem yine elinden geldiği kadar bir şeyler yapmıştı. Kendisi tüm gün çalışıyor. Bizi okuta bilmek ve güzel bir gelecek vermek için onun bunun kıyafetlerini ütülüyor. Sağ eli yanık izinden gözükmüyor. Aynı zamanda bu kolu hasarlı diyelim.
"Seray sen neler yaptın bugün?" Seray ortancımız olur. Onu çok seviyorum ama diğer kardeşim gibi iyi anlaşamıyorum. Kendisi agresiftir ve hep venim istediğim olsun der, dik kafalı. Bazen böyle huyları vardır ama kendisi çok neşe doludur.
"Ne yapabilir Seray? Çalıştım yine, kendi çalıştığım paraları göremiyorum bile!"
Haklı, çalışıyor ama emeğini alamıyor. O daha 18 yaşında, genç bir kiz. Kendi parasını kazanıp gezmesi lazım ama bizim hayat buna izin vermiyor. Annemin maaşı ile zar zor geçiniyoruz, bu yüzden ayın sonunu getirmek için ikimizde köpek gibi çalışıyoruz. Hem okuyoruz hem çalışıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı kuş
Misterio / SuspensoBuraya kadardı, daha fazla kaçma ihtimalim yoktu. Arkamı döndüğümde gördüm ki yolun sonuna gelmişim. Önümü döndüm ve onu gördüm. Çatık kaşları ile bana bakıyordu. O kadar sinirliydi ki kesin benim son dakikalarım bunlar, öldürecek beni kesin. Bir ka...