Giriş

40 5 5
                                    

Merhaba arkadaşlar, bu ilk bölümü bilgilendirme metni olarak yazmak istedim. Bir kaç açıklamam olacak:

İlk olarak, kitabı 3 farklı bakış açısıyla yazacağım. Bazı bölümler objektif olacak, dışarıdan bir göz anlatacak hikayeyi.
Bazen Alice'in bakış açısından olacak. Bazen de Zoe'nin.

İkinci olarak, eğer karakterler hakkında -spoiler olmayacak- sorularınız olursa yorumlardan yazabilirsiniz, hepsine dönmeye çalışacağım.

Şimdi şöyle birkaç şey söyleyelim hikayeyle ilgili:

Zoe ve Alice 9 yaşlarından beri çok iyi arkadaşlar. İkisi de çok güçlü savaşçılar ve takım çalışması konusunda da oldukça iyiler. Kız kardeşler gibi sık sık atışmaları ve itişip kakışmaları çok olur.

Alice Winslow

Kişilik:Özgüvenli,zeki,kibirli, sabırlı,sakin,pozitif, dediğim dedik

Fiziksel özellikler: ince-yapılı vücut, mavi gözler, genelde arkadan örülen uzun sarı saçlar,1.70 boy

Özel güç:Telekinezi,

Zoe Nightshade

Kişilik:Kurnaz,asabi,yetenekli,inatçı,kararlı,yardımsever, bireysel

Fiziksel özellikler:ince-yapılı vücut, kırmızı gözler, sıkça at kuyruğu yapılan siyah saç ve perçem,1.72 boy

Özel güç: 4 element

Geçmişlerine bakacak olursak...

Zoe'nin anne babası Leora ve Winson, zamanın en büyük çetelerinden biri olan Redlight'ın liderleriydi. Beraber harika bir takımlardı ve evliliklerinin 3. yılında bir çocukları olmuştu.
Yıllarca mutlu yaşamışlardı, bi güne kadar...

Nusakan'ın, - hikayemizin geçtiği ülke- kuzeyindeki devlet, Westmoor ile barış anlaşması sona ermiş ve iki ülke arasında savaş çıkmıştı. Devlet becerikli Redlight çetesine bir teklifte bulunmuş ve cete bu teklifi kabul etmişti. İşin ucunda iyi bir para vardı ve Redlight parayı severdi. Yanlış anlamayın, çetenin her bir üyesi oldukça onurlu ve yetenekli savaşçılardı. Sadece, para hoşlarına giderdi...

Yine de sonun böyle olacağını bilselerdi, asla ama asla böyle bir işe girişmezlerdi.

Savaş oldukça başarılı fakat oldukça kanlı bitmişti. Ordunun küçük bir kısmı ve tüm Redlight Westmoor'un bir süre geri çekilmesi için yeterli olmuştu. Ama ne uğrunda...

Redlight'in kaybedeceğini düşünen Winson ,Zoe'nin babası, savaşın en kritik anlarında, karşı tarafa geçmeye ve canını kurtarmaya karar vermişti. Karısına da aynısını yapmasını söylemiş ve onu yanında savaşmaya çağırmıştı. Leora güçlü bir kahkahanın ardından asla kendisi gibi bir hain olmayacağını kocasına bağırmış ve ardından doğrudan ona saldırmıştı.

Uğradıkları ihanetle öfkelenip birer ölüm makinesine dönüşen çete üyelerinin her biri hayatını kaybetmişti savaş sonunda. Buna birbirlerini öldüren Leora ve Winson da dahildi...

Fakat Redlight liderlerinden geriye kalanlar sadece ölü bedenler, kanlı bir savaş  alanı ve zafer değildi. Bir çocuk vardı. Onların sahte aşkının meyvesi: küçük Zoe.

Zoe'ye bakabilecek tek kişi büyükannesi Leydi Ida'ydı. Leydi Ida oldukça katı ve dediğim dedik biriydi. Torununu çok sevmesine rağmen, belki de emekli bir komutan olmasından bir sertliğe sahipti. Zoe'yi bildiği savaş taktikleri ve dövüş tarzlarını ögreterek büyütmüştü. Ona güçlerinin kapılarını açmış, nasıl kullanacağını öğretmişti. Zoe 8. yaşına bastığı gün ise ona 2 yıl boyunca kendi başının çaresine bakmayı öğrenmesi gerektiğini söylemiş ve onu kapı dışarı atmıştı.

Zoe sokakta 1 yıl sürünmüş ve kendine bakmaya çalışmıştı. Sonrasındaysa kendisi gibi bir durumda olan Alice ile tanışmıs ve onunla çok iyi arkadaş olmuşlardı. Kalan 1 yılı da onunla geçirmiş ve sonrasında beraberce büyükannesinin evine gitmişlerdi.

15 yaşına dek Alice ve Zoe büyükanneden dersler almaya devam etmiş, iyice güçlenmişlerdi. Ve şimdiki zamana geldiğimizde, büyükanne onlara birer zarf verip onları özel güçlü gençler için bir okula yollamıştı.

Alice'in geçmişi;

Alice'in annesi Maia çok iyi bir askerdi.   Yıllarca  devlete hizmet etmiş ve bundan zevk almıştı. Bir süre sonra evlenip Alice adında bir çocuğa sahip olmuştu. Hayatın daha iyi gidemeyeceğini düşünüyordu ki, haklı çıkmıştı...

Westmoorda savaş patlak verdiğinde Maia da kuzeye giden asker alayındaydı. Albay olarak atandığı ilk göreviydi ve neler olacağını bilmeden savaş alanına gitmişti.

Maia Redlight'ın katliamına şahit olduktan sonra askerlerine emirler yağdırmaya başlamıştı. Bunca ölümün boşa olmaması için elinden geleni yapmaya kararlıydı. Ve bu kararın son noktası hayatını ortaya koymaktı.

Maia ön safhalarda savaşmış, düşmana iyi bir zaiyat vermesine rağmen hayatta kalamamıştı...

Maia'nın ölüm haberi geldiğinde oldukça duygusal bir adam olan Kyan-Alice'in babası- buna dayanamamış ve karısının yanına gitmek için intihar etmeye çalışmıştı. Babasını uçurumun kenarında gören 8 yaşındaki Alice tüm gücüyle onu geriye çekmişti. Babasına "Annem bunu istemezdi." deyince adam gözyaşlarına boğulmuştu ve akıl sağlığı sarsılmıştı.

Maia ona çok küçüklüğünden beri askeri eğitim verdiğinden Alice oldukça güçlü bir kızdı. Bu sayede babasını uçurumdan kurtarabilmişti. Fakat Kyan bu harekete oldukça içerlemişti. Bir daha intihara cesaret edemediğinden dolayı karısını çok uzun bir süre için göremeyecek oluşunu kızına yüklemiş ve Maia'nın ölümü dahil her şey için Alice'i suçlamaya başlamıştı. Kızcağız bu psikolojik iskenceye 8 yaşına kadar dayanmış fakat sonrasında böyle devam edemeyeceğine karar verip evden kaçmıştı.

Evet, trajik geçmişleri bağladınız sanırım. Birbirlerini tanımadan önce cehennemde hayatta kalmaya çalışan bu kızların hayata meydan okumalarını, özel güçlü gençler için bir okula gitmelerini ve oradaki tuhaf hikayelerini okumaya devam etmek isterseniz bir sonraki bölüme bekliyorum!

İki KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin