Ters Köşeler

9 2 2
                                    

Alice

Plan kusursuz ilerliyordu. Her şey kafamdaki kurguya uygundu. Nova bana kısa bir ıslıkla haberi verdiğinde yerimden ok gibi fırlayarak nehre doğru koşmaya başladım.

Birkaç dakika içinde Fivee ve Zoe'nin beni orada beklediklerini gördüm. Zoe tacı almış, Fivee'a uzatıyordu.

Geldiğim gibi Fivee, Zoe'yle benim bileğimi tuttu. Tam ışınlandığımız sırada:"Bu da..."

"...ne?" Dediğinde Lyfa'nın önünde duruyorduk. Fivee kaşlarını çatmıştı.

"Kolumda bir şey hissettim." Diye mırıldandı. Başımı iki yana salladım:"Ormandayız, Fivee. Yaprak falan düşmüştür." Fivee hala huzursuz gibiydi ama sesini çıkarmadı.

Lyfa'ya doğru yürümeye başlamıştık ki bir anda ortaya çıkan bıçaklarla her birimiz birer ağaca mıhlandık. Nereden geldiklerini bile anlamamıştım. Tehlikeyi saptamaya çalışırken Fivee'ın direniş bağırtısını işittim:"Heeyy!"

Fivee'a ne olduğunu anlamamıştım ama bir şeyler çok fena ters gidiyordu. Zihnim aynı anda sayısız düşünceyle sallanıyordu. Kimdi? Nereden saldırıyordu? Neden göremiyorduk?

Fivee bize doğru bağırdı:"Tacı aldı!"

Kahretsin. Fivee'ın hissettiği şey buydu. Karşı takımdan birinin görünmezlik gücü vardı. Bizimle buraya kadar ışinlanmış ve tuzağa düşürmüştü. Çok fena yakalanmıştık.

Aklıma gelen ilk fikirle Fivee'a:"Işınlan!" Diye atıldım. Yani, ağaca bir bıçakla asılıyken bu hareket daha çok bir sallanışa benzemişti.

Fivee'dan birkaç sönük ışık peyda oldu ama ışınlanmadı. Sinirle:"Olmuyor. Lyfa'yı bulmak için çok fazla kullandım. Gücüm kalmadı."

Bir an Fivee'a kızacaktım. Sonra bunun pek de onun suçu olmadığı fark ettim. Bu bir ters köşeydi. Bize kurulan bir tuzak.

Lyfa'nın önünde bir siluet gitgide somutlaştı ve tanıdık bir yüze dönüştü: Edward.

Bir yandan kendime kızıyor bir yandan da gücünü bu kadar iyi kullanmasına hayret ediyordum.

Bir süredir sesini çıkarmadığını fark edip şaşkınlıkla Zoe'ye baktım. Oldukça şaşkın ve öfkeli gözüküyor ve bıçaktan kurtulmaya çalışıyordu. Birden fazla bıçak olduğu için debelenip duruyor ve sinirli sinirli Edward'a bakıyordu. Ama... bişey yanlıştı.

Birkaç küfür savurduktan sonra bir  bıçağı daha çıkardı. Ben de telekinezimi kullanmaya çalışıyordum ama çok sert saplanmıştım. Ellerimse bir seçenek değildi. Zoe'nin aksine kollarımın yenlerinde de bıçaklar asılı duruyordu.

Fivee ise bıçakları çıkarmada bizden daha beter durumdaydı. Biraz önce farkinda değildim ama son ışınlanma ile baya yorulmuştu. Kim bilir Lyfa için kaç kez denemişti. Bitap durumda olmasına rağmen hala debelenmesine ve uğraşmasına saygı duymuştum.

Fakat Edward elinde Fivee'dan aldığı kendi taçları, bizimkini almak için bana doğru gelirken hiçbirimiz bir şey yapamıyorduk.

Hareket etmeye çalışmam boşunaydı. Edward tacı başımdan aldığı sırada sadece ona sinirli sinirli bakabildim. Oysa bana sırıttı. Bitmişti derken arkamdan gelen seslerle tekrrar küçük bir umutla doldum. Birileri geliyordu. Seslendiklerini duyuyordum.

Fakat seslerin sahiplerini gördüğümde tekrar hayal kırıklığıyla parçalandım. Gelenler rakiplerimizdi ve seslendikleri kişi zafer kazanmak üzere olan Edward'dı.

"Sonuncularda bitti." Diyordu yeni gelenler sırıtarak. Sonuncuların Brina ve ikizler olduğu gerçeği tokat gibi çarptı. Bitti? Bitti ne demekti şimdi?

İki KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin