Duyduğum sesle yerimde sıçradım. Sesin nereden geldiğine bakmak için kafamı aşağıya çevirince onu gördüm.
Arsız adamı...
Kaşlarımı çattım. Arsız diye boşuna demiyordum, öyleydi işte.
"Gece gece beni mi dikizliyon sen!? Kafanı kırmaz mıyım ben senin!"
Etrafıma baktım oturduğum yerin kenarındaki avucum kadar taşı aldığım gibi attım kafasına. Sonra da hiç ardıma bakmadan içeri girdim. Belaydı bu herif başıma.
***
3 Hafta Sonra
"Anne! Ağabeyimi al başımdan!"
Elimle çaydanlıkla içeri girdiğimde küçük ağabeyimi Aça ile uğraşırken gördüm. Pek severdi bizle uğraşmayı. Çocukluğumuzdan beri etmediğini bırakmamıştı ama yine de sevdiğini bilirdik.
Büyük ağabeyimse daha çok ikinci babamız gibiydi, korur kollardı ama sevgisini pek belli etmezdi.
Çaydanlığı yer sofrasına koyup oturdum. Büyük ağabeyimle babam da oturduktan sonra yemeğe başladık.
"Yengem şu tuzu uzat hele, çocuktan alamıyom."
Hemen yanımdaki tuzu yengeme uzattım. Bu sırada babamın öksürük sesini duydum.
"Dün kahveye gittiğimde duydum, şu köyün girişinde derenin yamacındaki tarlalardan birini satıyolarmış. Orayı alırsak bulguru neyim kendimiz yaparız, fazlasını da satarız diye düşündüm ama eğer orayı alırsak şu iki üç ay sıkacaz dişimizi. Bana kalsa hemen alırdım da ananız çocuklara sormadan iş yapma dedi, ne diyonuz? "
Ağabeylerim birbirlerine baktılar, sonra da babama fikirlerini söylemeye başladılar. Ben pek anlamadığımdan konuşmadım, hem zaten yakışık almazdı.
Aça'yla yengemlerse hiç oralı olmadı. Gerçi büyük yengemin bi kulağı ordaydı, belli oluyordu.
Çocukların sesiylen sofradakilerin sesi birbirine karışırken gözlerim kararır gibi oldu, önce aldırmadım düzelir diye. Hep oluyodu zaten.
Fakat sonra gözümü açamadım. Etrafımdaki tüm sesler birbirine girmişti, ellerim titriyor bacaklarım sızlıyordu.
Birinin bana seslendiğini duymamla seslerin tamamen kesilmesi bir oldu.
~
Hakim Bakış Açısı
Alihan ayağa kalktığı gibi sofranın dibinde yere yığılan kardeşini. Herkes sofradan kalkmış Ala'ya bakmaya çalışıyordu.
Daha önce de olduydu böyle Ala, yorgunluğa ve strese hiç gelemez hemen bırakırdı kendini. Fakat bu hiçbirinin aklına gelmedi o an.
Hep beraber dışarı çıktılar. Arkaya anası oturdu onun kucağına da bacısını yatırdı. Kendisi şoför koltuğuna babası da yanına oturunca camdan küçük kardeşine bakıp konuştu.
"Birinden rica edin de gelin arkamızdan hemen, kasabaya gidecez."
Alphan hızla onuaylayıp kahveye doğru koştu. Kahveye varınca millet başına toplandı, bir şey mi var diye.
Demir sevdiceğinin ağabeyini görünce hemen kalkıp ona doğru gitti. Dediklerini duyunca ise sanki başından aşağı kara sular döküldü.
" Ağalar, arabası olan biri bizi kasabaya bırakır mı Allah rızası için? Büyük bacım bayıldı, arabaya sığmadık."
Koskoca adam bacısının endişesinden konuşamıyordu resmen. Demir hemen atıldı.
"Gel kardeş götüreyim ben. Gel, gel!"
İkisi beraber geri koştu evlerin oraya doğru. Demir arabayı alıp onların evin oraya durdu.
Herkes binince hızla yola çıktılar.
***
"Baba!"
Alphan ailesini gördüğü gibi oraya koştu. Anasıyla babası muayene odasının önünde oturuyor, ağabeyi ise volta atıyordu.
Hep beraber yanlarına gittiklerinde Alihan konuştu.
"Doktor endişe etmeyin dedi, başka da bi şey demedi. Kan aldılar tahlil mi ne yapacaklarmış, bekliyoz biz de öyle."
Hepsinin içine oturan ağırlık bi nebze de olsa azaldı. Bu sırada başka bi odadan çıkan doktor Demir'i gördü.
"Ooo, Demir Bey! Sizi ne getirdi buralara?"
Demir arkadaşının yanına gitti.
"Ya, bizim köyden bi ailenin kızı bayılmış sofranın başında. Neyi var kimse demiyomuş, sen yardım edebilir misin he Halit?"
Halit güldü. Belli ki köyden ailenin kızı o kadar basit biri değildi.
"Ben bakıyorum zaten o kıza, büyük ihtimalle sadece değerleri düşmüş. Bi saate çıkar sonuçları."
Demir kafasını sallayıo endişeli aileye yürüdü.
"Sonuçlar bi saate çıkarmış, değerleri düşüktür dedi doktor arkadaşım. Gelin aşağı inelim, burada beklesek de bi şey olmayacak."
~
Ala gözlerini açtığında hastane odasındaydı. En son sofrada olduğunu ve başının döndüğüni hatırlıyordu gerisi yoktu.
Biraz bekledikten sonra içeri doktor ve ardından ailesi girdi. En son ise o arsız adam...
" Merhaba Ala, nasıl hissediyorsun kendini?"
"İyi hissediyorum."
Doktor başını sallayıp elindeki kağıtları inceledi bir süre. Ardından ailesine döndü.
"Dediğim gibi neyseki çok önemli bir şey yok ama değerleri çok düşük. Almadı gereken ilaçlar var artı olarak da en azından ilaçları bitene kadar yorulmamalı. Sadece dinlenmesin de günde bir kaç saat hareket etsin. İyi beslenmeyi de unutmasın."
Doktor bir kaç şey daha söyleyip çıktı. Ardından büyük yengesi ve bacısının yardımıyla giyinip çıktılar hastaneden. O arsız adamın gözleri hep üstündeydi ama hiç konuşmadılar. Zaten ailesi yanındayken nasıl konuşacaklardı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ala Gelin
Historische RomaneOradaydı işte, gölün kenarındaki ağacın dibine oturmuş elindeki gazeteyi okuyordu. Kahvedekilerle kavga etmişti yine kesin. Derince iç çekip elini sakalına attı. Önce sağına baktı şöyle bir süzdü etrafı. Gözlerinin bir sonraki hedefi olacağımı bildi...