"Hoş buldum, da niye çağırdın beni?"
Yanaklarımın yandığını hissediyodum ama sormasam, konuşmasam da olmazdı. Meraktan çatlardım bi kere.
Gözleri yüzümün her detayında gezindi önce, sonra derince iç çekti. Bir adım attı bana doğru.
"Anam geldi ya, onun için çağırdım. İstiyon mu diye? İstemiyosan ben sevdamı kalbime gömerim Al Güzel, seni istemiyeceğin hiçbir şeye zorlamam. Yakışmaz delikanlı adama!"
Yahu adam iyi diyon hoş diyon da ben nasıl diyeyim yüzüne yüzüne, istiyom diye? Utançtan yarılırım ikiye, görürsün sonra istemeyi.
İçimden söylensem de yaptığı hoşuma gittiydi yine de belli etmedim.
" Delikanlı adam sevdiğinin gözünden anlamaz mı, isteyip istemediğini? Ne diye soruyon bana? "
Başını yere eğip güldü. Kafanı kaldır da gülüşünü görelim be adam. Ne saklıyorsun öyle?
Ala sen iyice azıttın ha, kendine gel kız!
"Anlamaz, sevdiği hiç gözlerine bakmıyorsa anlamaz. Bi kere olsun bakmadın ki gözlerimin içine, nasıl anlayayım orada ben var mıyım? He güzel?"
Kafamı olduğumuz yerin aşağısına doğru çevirdim. Yanaklarım daha da yanmaya başlamıştı. Beni izlediğini hissediyordum ama ağzımı açıp tek kelime edemiyordum utançtan.
Ayağımın biri yerdeki toprağı deşerken gözlerimi hafiften ona çevirdim. Kafam hâlâ ona dönük değildi ama.
Dişlerini sıktığını gördüm, sinirlenmiş miydi yoksa?
"Ne o, ne diye sıkıyon dişlerini!?"
"Yanaklarını ısırmamak için sıkıyom, niye sıkacam başka? Bu ne nazdır, bu ne tatlılıktır be sevdam? Kalbime garezin mi var?"
Kafamı yere eğdim tekrardan. Bu adam beni utandıracak mıydı sürekli? Ellerimi birbirine kenetledim,az da olsa heyecanım geçer belki diye.
İşe yaradı mı?
Yok, yaramadı.
"Anan gelip olumlu cevapla döndüyse bana sormana gerek yok! Gidiyom ben, böyle kuytu köşeye çağırma beni bi daha. Kafanı kırarım ha!"
Arkamı döndüğüm gibi hızlı hızlı yürüdüm. Memo'nun olduğu yerin yanından da hızlıca geçtim. Onu bekleyemezdim şimdi, havam bozulurdu.
" Kızıl Abla! Beni de bekle! "
~
Kızların yanına döndüğüm de merakla başımda toplaştılar. Hepsi ayrı bi şey soruyorlar ve yüzüme beklenti içinde bakıyorlardı.
Ama ne yazık ki benden tek bir kelime bile duyamayacaklardı. Hiçbirinin yüzüne bakmıyordum çünkü. Hadi diğerlerini geçtim, Aça benim bacımdı bacım, o bile hiçbir şey dememişti. Ben niye anlatacaktım olanları? Enayi mi duruyo karşınızda?
"Abla yaaa, tamam kızdın biliyom ama söylesek gitmeyecektin. Gider miydin sen söyle?"
Yüzümü diğer tarafa iyice çevirdim. Boynum tutulmasa iyiydi.
"Kız ne inat çıktın sen! Bak çocuğa da böyle yapma haa, fazla naz aşık usandırır derler."
Gözlerim kocaman Zeynep Ablaya döndüm.
"Zeynep Abla ne diyon, ne nazı? Ortada fol yok yumurta yok siz ne diyonuz?"
Gülüştüler hep beraber.
"Fol yok yumurta yok ama adamın evi yanmış bacım."
Yanımda duran yastığı Filiz'e fırlattım.
"Kız sus!"
![](https://img.wattpad.com/cover/342205669-288-k547300.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ala Gelin
Fiction HistoriqueOradaydı işte, gölün kenarındaki ağacın dibine oturmuş elindeki gazeteyi okuyordu. Kahvedekilerle kavga etmişti yine kesin. Derince iç çekip elini sakalına attı. Önce sağına baktı şöyle bir süzdü etrafı. Gözlerinin bir sonraki hedefi olacağımı bildi...