Onlar Felix'i yalnız bırakmış ve dışarı, salona gitmişlerdi. Koltuğa oturmuş ve diğerlerinin sorularını bile cevaplamadan jisung konuşmaya başladı.
"Biz onlar ile aile dostuyuz Felix in annesi ölmeden önce onu Sowoo ya emanet etmişti bir nevi vasiyetiydi bu kadıncağızın daha sonra yani Felixin annesi öldükten sonra Felix onlarla kalmaya başladı daha on beş yaşındaydı ve onların asıl amaçlarını bilmiyordu bazı geceler Felix çığlık atarak uyanıyor ve beni yanında istiyordu o günden sonra bazı geceler Felix ile kalıyordum aradan iki yıl geçti ve onlar iyice değişti. "
Jisungun lafını changbin böldü ve
"Nasıl değişti?"
"Davranışları farklılaştı mesela artık bizlere olan yakınlıkları farklıydı artık bize bir çocuk gibi değilde çoktan eriskin olmuş biri gibi davranıyorlardı ve daha sonra ise bizi yeni uyuşturucuları için denek olarak kullanmak istediklerini öğrendik onların korumaları arasında seungmin adli biri vardı bize yakın davranır ve bazı şeyler için uyarırdı. O söyledi bize ve o gün kaçtık ama çok geçmeden yakalandık günlerce dayak yedik ,Aç bırakıldık ve ayrı odalarda kaldık."
"Peki size uyuşturucu verdiler mi? Diye sordu Hyunjin
"Bana değil ama Felix e beş doz enjekte ettiler."
"Enjekte derken ağızdan değil mi?" Dedi Minho şaşkınlıkla
"Hayır ağızdan almak çok zararliydi ve nasıl diyeyim Felix Sowoo için önemliydi ve ona yavaş yavaş enjekte ediyordu."
Felix'in kaldığı odadan bir kırılma sesi geldi. Jisung ayağa kalkacağı zaman hyunjin onu durdurdu ve kendisi gitti.
HYUNJİN ------------- İçeri girdiğimde yerdeki su bardağını gördüm.
Beni görünce utançla kafasını eğdi.
"Ben özür dilerim sadece su içecektim."
Yatağın yanına gittim ve yerdeki kenarı çatlamış bardağı aldım. Çöpe attım ve kenardaki bardaklardan birini alıp su doldurdum. Ona uzattım. Elimden suyu aldı ve biraz eğildi.
"Nasıl hissediyorsun?"
Soruma cevap vermedi. Kafasını eğmişti bana bakmıyordu.
Elindeki bardağı sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu.
Sıktığı bardağı elinden aldım ve kenara koydum.
"Yüzünü kaldırıp bana bakar mısın?"
Kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Neden?"
Kafası hala önündeyken konuştu.
"Çünkü kimsenin beni görmesini istemiyorum. Yüzüm fazla kötü görünüyor."
Yalandı. Onu daha öncede görmüştüm. O bu haliyle bile güzeldi.
"Bence güzelsin."
Kafasını hafifçe kaldırdı ve bana baktı.
"Benimle dalga mı geçiyorsunuz?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Hayır. Ben seni önceden gördüm ve doğruyu söylemek gerekirse yüzünde kötü gözüken birşey yok."
Burnundan güldü.
"Eğer aynaya bakmasaydım bu dediklerinizs inanırdım."
"Sen aynaya baktığında ne gördün, çirkin bir yüz. Dimi? Ama aynaya bakmakla birinin gözünden kendine bakmak çok farklı şeyler. Sen kendini çirkin görüyor olabilirsin ancak ben şuan karşımda kadınları bile kıskandıracak kadar güzel bir çocuk görüyorum. Kendini aşağıda görme, inan ki teninde ki yaraların hiçbir önemi yok."
Ona baktığımda bana dolu gözlerle bakıyordu.
"İçimde güzel değil ki. Onlarca uyuşturucu var. İç güzellik bile kurtarmıyor beni. Bunların daha çok iyi günlerim olduğunu biliyorum ve emin ol çok yakın zamanda öleceğimi hissediyorum."
Boğazından bir hıçkırık koptu. Elini ağzının üstüne koydu ve sesinin çıkmamasını sağladı.
"Biliyorum çok iğrenç hissediyorsun keza ben de aynı şeyleri hissettim zamanında ama simdi iyiyim."
Bakışları tekrar bana döndü.
"Senide mi kullandılar?"
"Defalarca kez hemde."
"Sen nasıl becerdin bunu nasıl hayatta kalabildin?"
Çekingen bir tavır ile sordu bana.
"Sadece iyileşmeyi denedim. Ve sonunda da iyileştim. Sende deneyeceksin ve başarılı olacaksın."
Bana gülümsedi ve kafasını salladı.
Dilimi tutamadım ve asla açmamam gereken o konuyu açtım.
"SoWoo bana senin onun sevgilisi olduğunu söylemişti. Gerçekten öyle mi?"
Bakışları yerde bir sekilde
" o beni hiçbir zaman sevmedi."
Diye konuşmaya başladı. Saskindim buzlarının hemen çözülmesini beklemiyordum.
"Sadece sevmiş gibi yaptı çünkü biliyordu ben biraz ilgi görünce hemen şımaran biriydim ve oda bunu kullandı beni bu hale getirmek için yıllarca beni seviyor gibi yaptı ve beni harap etti ben toparlanamiyorum çok korkuyorum hyung o eve geri dönmekten çok korkuyorum."
Onun bu sözleri canımı yakmıştı dayanamayarak onu belinden kendime çektim ve sarıldım 'gitmeyeceksin' dedim çok kısık bir sesle onun bile duyduğuna emin değildim ama o duymuştu ve biraz olsun sakinlesmisti ama hala agliyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
