1.3

189 15 10
                                    

Bu olayların üzerinden yaklaşık 3 gün geçmişti. iki arkadaş bulundukları eve alışmaya başlamış , birlikte yaşadıkları kişilere iyice güvenmeye başlamışlardı. Eski dostları seungmin'den ise bir haber alamamışlardı. Endişelendiklerini fark eden Chan, sanal zekaları olan changbin'i seungmin i bulmak için görevlendirmişti. 3 gündür olaylar şöyle ilerliyordu; sabahları kahvaltıdan sonra Minho, Chan ve hyunjin evden çıkıyor, işlerine gidiyorlardı. Söylediklerine göre büyük bir şirketleri vardı-daha doğrusu Chan in sahip olduğu bir şirket-
Chan arkadaşlarını da orada yüksek makamlara ulaştırmıştı. Jeongin daha çok okullu olduğu için okuluna gidiyor, changbin ise evde hem çocuklara göz kulak oluyor hem de arkadaşlarını arıyordu. Felix ve hyunjin o sabah birlikte uyandıktan sonra doğru düzgün konuşmamış hatta Felix tesekkur bile edememişti. Ama hyunjin Felix in gözlerinde ki minnettar bakışları görünce ona tebessüm ediyordu. Tabi bu tebessümle sarışının kalbini yerinden çıkardığını bilmiyordu. Felix bu hislerine anlam veremesede duygularının onu kontrol etmesine izin veriyordu. Şimdi ise aksam yemeği yiyip bahçede oturmaya başlamışlardı. Son bahar yaklaşıyordu. Yazın sonlarıydı bu yüzden dışarıdaki Güzel havanın tadını çıkarıyorlardı. Derken daha çok haberleşmelerden sorumlu olan jeongin bahçeye koşa koşa girdi.

"Hyung bi bakın."

"Noluyo jeongin biraz sakin nefeslen biraz."

Jeongin ellerini dizlerine koyup nefes almaya çalışıyordu. Kendini toparladiktan sonra konuşmaya başladı.

"Do woo nun adamlarından min-jae bir e posta attı sizinle yarın eski istasyonun orada buluşmak istiyorlar."

"Neden?"

"Bilmiyorum sadece buluşmak istedikleri yazıyordu."

Herkes tedirgin bir şekilde Chan a bakıyordu.

"Onlara kabul Ettiğimizi yaz."
Dedi Chan.

"Bir planın mı var?"
Dedi sessizce chan a doğru Minho.

"Aklımda bir şeyler var ama çocukları korkutmayalim sonra konuşuruz. " dedi ayni sessizlikle Chan.

"Ne yapacaksınız?"

Diye sordu jisung.

"Bir şeyler düşüneceğiz siz meraklanmayın. Hadi saat geç oldu yataklara.'

Felix ve jisung  üst kata doğru çıktılar. Geride kalan beş erkek konuşmaya başlamışlardı.

"Hyung aklında ne var?"

"Bekleyin ve görün."

                           ***

Sabah olmuş buluşacakları yere doğru yola çıkmışlardı. Changbin karşılarındakilerin şüphelenmemeleri için onlarla birlikte gelmiş olaylardan hep en uzakta kalan jeongin ise onun yerine bilgisayarların başına oturmuştu. Onlar oraya gittiklerinde karşılaştıkları manzaraya pekte şaşırmamışlardı. Lee kardeşler her zaman ki gibi yan yana arkalarında ise onlarca korumaları ile karşılarındaydılar. İlk konuşan so woo olmuştu.

"Ooo hemen kabul edeceğinizi hiç düşünmemiştim ama akilli adamlar çıktınız."

"Biliyor musun bu boş konuşmalarını dinlemek için hiç hevesli değilim So woo"

Her zaman ki gibi hyunjin yine 1-0 öne geçmişti ve yine hep olduğu gibi So woo ona cevap verememişti.

"Yeterin bu kadar hadi ne soyleyecekseniz söyleyin."

"O çocukların yanınızda olduğunu biliyoruz."

"AA nereden biliyorsun aman tanrım."

Chan çok şaşkın bir surat ifadesinde cevap verdi. Diğerleri ise onun bu rolüne gulmekle yetinmişti.

"Bak bugün bizi çok şaşırtıyorsunuz."

"Uff ne bos konustunuz ne istediğinizi söyleyin artik bizim sizden çok daha önemli işlerini var."
Dedi changbin

"Pekala o çocukları bize verin onların size bir faydası olmayacak ayni hyunjin in olmadığı gibi."

Dedi So woo taşı yine hyunjin e atarak.

"inanır mısın? Hyunjin in bize sizin bu boş konuşmalarınızdan daha çok faydası oldu."

Dedi Minho

"hem neden onları size verecekmişiz bildiğim kadarıyla onların pek bir şeyi sayilmiyorsunuz."

"Ben Felix in sevgilisiyim."

Dedi so woo Sinirle

"Ona tecavüz eden sevgilisi. Bunu eklemeyi unuttun.

Dedi hyunjin lafını keserek.

"Peki ya bundan sana ne."

"Biz sizin aksinize insanları seviyoruz dertlerini dinliyoruz."

Dedi Chan.

"Pekala biz bu durumu çatışmasız bitirme taraftarıyız o çocukları bize verin kan dökülmesin sizde karlı çıkın, bizde."

Dedi Do Woo.

"Onları size vermeyeceğiz kolaysa alin."
Dedi Chan

"Hadi ya Peki bunu siz istediniz ama size son bir sans 1 hafta sureniz var ya siz onları seve seve verirsiniz yada biz almasını biliriz."

Dedi So Woo.

"Ben seni seve seve öldürmeden önce kapa çeneni."

Bu ikisinin arasında hep bir soğuk savaş vardı birbirlerine saldirmasalar bile hep kotu bakışları birbirlerinin üzerindeydi.

"Hyunjin biliyor musun sana da yaptığımız gibi Felix besinci dozdan sonra sakinlestiginde ondan faydalanmak iyi bir zevkti ah tadı damağımda. Tadına bir kere daha bakmadan ölmek istemem."

So Woo hyunjin in zayıf noktasını bulduğundan yüzünde aptal bir sırıtış vardı. Ama hyunjin onun bu tuzağına düşmedi.

"Bu bos hayallere kapılmak yerine gidip biraz dersine çalışsana nede olsa küçük bir çocuğun sahip olduğu bir akla sahipsin bu kadar piçlik bünyene fazla gelir."

Dedi hyunjin.

"Ne diyorsun lan sen ."

"AA ne kızıyorsun be ben seni düşündüğümden söylüyorum yoksa senden bana ne."

"E artik bize müsaade sizde artik plan falan kurursunuz daha çok işiniz vardir biz sizi tutmayalım hadi çocuklar.

Chan son sözlerini söylemiş 4 ü geldikleri yoldan dönmek üzere yürürken Chan birden arkasını döndü.

"Do Woo Altına aldığın fahiselerin parasından biraz kıs ta is yerinizdeki yangındaki hasara yatır. "

Dedi ve gülümseyerek oradan uzaklaştılar .









BENCE BU YAZDİGİM EN İYİ BOLUMDU. BİR SAHNE YAZDİKCA İLHAMALR GELMEYE BASLADİ BENXE İLAHAM PERİSİ BUGUN BENİM TARAFİMDA SİZ NR DUSUNUYİRSUNUZ

OY BİRAKMAYİ UNUTMAYİN 😍😍😍😍😍😍😍😍😍😍🤗🤗🤗

OY BİRAKMAYİ UNUTMAYİN 😍😍😍😍😍😍😍😍😍😍🤗🤗🤗

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Escape-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin