1.Hayaller ve Gerçekler

125 48 250
                                    

1. Hayaller ve Gerçekler

Delirmek, soyut ve somut olabilecek bir kelimedir.

Önce kendini insanlardan soyutlamaya başlamanla başlar her şey. Sonrasında yıllar öncesinde yaşadığın hatıralar baş gösterir bir travmaya dönüşmüş olarak.

Farketmessin bu dönüşümü, farketmessin hayatının nasıl ellerinden kayıp gittiğini.

Etrafına üşüşmüş insan topluluğu başlarlar sorularına. Yediğinin önünde yemediğinin arkasında olduğunu, bu hayatta hiçbir derdinin olmadığını, şımarıklık ettiğini söylerler.

Duygu ve empatiden yoksun insanlar elbette anlayamazlar, bilemezler. İnsanlari anlamaktan yoksundur onlar.

Travmalar tetiklenir, acı baş ağrıtır. Gözler odağını kaybeder. Anlarsın delirdiğini anlarsın yaşamaya başladığını.

Delirmenin insanı yaşattığı söylenir. Yaşamak ise farkına vardığın gerçeklerdir.

Yılbaşı daveti.
Saat 22.00 suları.

Soğuk bir kış gecesiydi. Gökyüzünde asılı duran yıldızlar tek tük karanlık tavana serpilmiş gibiydi.

Gecenin karanlığına ve sessizliğine rağmen hala etrafta koşturan çocuklar vardı. Küçük adımlarıyla karda küçük ayak izleri bırakarak birbirlerine kartopları fırlatıyorlardı. Bana isabet eden kartoplarından bir tanesi boynumdan aşağı kayıp elbisemden içeri girince sırtımda hissettiğim soğuklukla ürperdim.

İçimden söylene söylene, karı tekmeleye tekmeleye yürümeye devam ettim. Yolun kenarında sıralanmış evler gittikçe daha da görkemleşiyordu.

Bugün, yılbaşı gecesi, bir davete davet edilmiştim. Biraz stres içindeydim. Çünkü pek fazla davetlere katıldığım yoktu. Bu davete ise hem en yakın arkadaşımın ısrarı için hem de aradığım birini bulmak umuduyla katılmak istemiştim.

Kalabalık ortamlarda pek fazla bulunmayı sevmiyordum. Fazlasıyla insanla bir arada bulunmak ve sohbet başlatmak oldukça stresli gözüküyordu.

Elimde tuttuğum davetiyedeki yeri tekrar kontrol ettim. Önümde durduğum ev, davet sahiplerinin evi olmalıydı.

Kapıya doğru yürüyerek zile bastım. Kapıyı tanımadığım bir kız açtı.

"Merhaba, ben davete gelmiştim,"
Kız 20'li yaşlarında oldukça tatlı bir kıza benziyordu. Kapıyı geçmem için araladı. "Merhaba, hoşgeldin,"

"Hoşbuldum," diyerek kızın geçmem için araladığı kapıdan girdim. Beni son derece şık bir parti alanı karşıladı. Etrafa kırmızı, beyaz süsler asılmıştı. Tavandan sarkan avizenin yaydığı loş ışık etrafa gizemli bir hava veriyordu. Sonunda ilk izlenimlerimi bitirdiğimde gülümseyerek konuşmaya başlayan kıza döndüm.

"Ben Elvan, Ezgi'nin kız kardeşiyim. Burada istediğin gibi takılabilirsin. " Bunları dedikten sonra gitmişti.

Içeriye girmeden önce aynada kendime göz attım. Partinin teması 80'lerdi. Ve ben de tam olarak 80'ler partisine uygun giyinmiştim. Üstümde modernlikten ve sıradanlıktan uzak basit ama şık bir beyaz elbise vardı. Ayaklarımda ise kış şartlarına uygun teyzemden yürüttüğüm bir ayakkabı vardı.

Arkadaşım Nehir'in nerede olduğunu bulmak umuduyla etrafı gözlerimle tararken az ötede bana el sallayan Nehir'i farkettim ve hızlı adamlarla ona doğru yürüdüm. Yanına ulaştığımda neşeyle bana sarıldı.

SON DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin