11: hisler

575 92 19
                                    

Beomgyu, normalde Yeonjun'la bir şey yapmayı geç, karşılaşmak bile istemezdi çoğu zaman. Akıllarında sadece birbirlerini sinir eden komşular olarak kalırken şuan birlikte vakit geçiriyorlar hatta film izlemeye geliyorlardı. Hisleri değişmişti ikisinin de, farkındalardı. Ama bu arkadaşça mı yoksa daha farklı hisler miydi, ikisi de bilmiyordu. Tek bildikleri yakınlaşmak istedikleriydi.

Filmden çıktıklarında Beomgyu gözyaşlarını silmekle uğraşırken Yeonjun hayretle ona bakıyordu.

"Barbie filminde bu kadar ağlayacağını düşünmezdim." demişti elindeki limonatayı sesli bir şekilde içerken.

Beomgyu ona ters ters baktı. "Asıl ağlamayanlar anormal, sus." dediğinde Yeonjun güldü onun bu haline. Önünde durup yanaklarını sıktı ve kafasını sallamaya başladı.. "Aman aman, koca bebek."

Beomgyu onun elinden zorla kurtularak ona daha da ters bakmaya çalıştı ama bir yandan da gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Kız kardeşimle çok fazla barbie oynardım- bakma öyle." Yeonjun yine kendisine bakıp gülerken Beomgyu bu sefer onun omzuna vurdu. "Çok gıcıksın."

Güldüler. Daha fazla bir şey demediklerinde Beomgyu gideceklerini düşündü ama saat hala erkendi, eve gidesi de yoktu. Yine de bunu ona söylemedi. Zaten gerek de kalmamıştı ki Yeonjun olaya el atmıştı.

"Gel kahve alıp şu banklarda oturalım." dedi Yeonjun. "Ben alır gelirim hemen." Beomgyu'nun itiraz etmesine kalmadan çoktan oradan uzaklaşmıştı. Avm çıkışında olan banklardan birine oturdu. Bekledi. O kadar çok beklemişti ki artık her insanı izlemekten başı dönmüştü.

Sonunda yanına gelen Yeonjun'la derin bir nefes aldı. "Limonata üstüne kahve içiyorsun, benim bile çişim geldi." dedi Beomgyu gülüp. Yeonjun'un elindeki kahveyi alırken yere bir kağıt düştü. Merakla eline alıp baktığında telefon numarasına benzer numaralar vardı. Yeonjun fark etmemiş olmalı ki kahvenin yeterince acı olmaması hakkında bir şeyler söylüyordu. Americano içmesine rağmen.

"Bir kağıt düştü. Bu ne?" diye sordu merakla Beomgyu.

Yeonjun kaşlarını çatıp kağıda bakarken hatırlamış gibi bir ses çıkardı. "Birisi elime tutuşturdu. At gitsin." dedi sonra umursamazca.

Beomgyu hoşnutsuzca yüzünü buruşturup dediği gibi yaptı ve kağıdı yanındaki çöp kutusuna attı. "Sadece 5 dakika ortadan kayboluyorsun ve herhangi biri telefon numarasını sana veriyor." Sesinin ilgisiz çıkması için uğraşsa da başarısız gibi duruyordu. Yeonjun ona bakıp güldü.

"Ben ve kahrolası cazibem işte." dedi şakaya vurarak ama Beomgyu bir şey demeyip boşluğa bakmıştı. Yeonjun'un gülümsemesi büyüdü ve koluyla onun koluna hafifçe vurdu. "Kıskandın mı yoksa?"

Beomgyu şokla ona dönmüş ve ağzından sesli bir nefes vermişti hayret eder gibi. "Ne? Kıskanmak mı? Yok artık." demişti. İtiraf etmese de bu tür şeylerin hoşuna gitmediğini biliyordu. Sadece o an Yeonjun'u keyiflendirmek istemedi.

"Senin evine geldiğim gün de kız arkadaşım olup olmadığını da sormuştun dolaylı olarak. Yoksa bana tutuldun mu Choi Beomgyu?" demişti onu daha da sinir ederek. Hayattaki tek amacı buymuş gibi uğraşıyordu onunla.

"Saçmalama." diyebildi sadece sonrasında bakışlarını ondan çekti. Sözleriyle kalbinin hızlı atışı ters düşüyordu nedense. Ne zamandan beri Yeonjun'la ve çevresiyle ilgileniyordu kendisi bile bilmiyordu.

"Sonra özlersin beni."

Beomgyu anlamazca ona baktı. Yeonjun devam etti.

"Bir hafta yokum, annemlere gideceğim. Başını ağrıtan bir komşun olmaz yani." demişti Yeonjun her zaman yaptığı bir şeymiş gibi umursamazca söylerken.

voodoo doll | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin