Oradalardı. Loş ışık, mor rengin özellikle hakim olduğu ve garip sembollerin olduğu bir odadalardı. Beomgyu, Taehyun ve Soobin yerde oturup karşılarındaki garip kadının yaptıklarını seyrediyorlardı. Aralarında bir sehpa, onun üstünde ise filmlerde gördükleri o garip kürelerden birisi, kum saati, tarot kartları ve diğer şeyler. Soobin bu kadını özellikle seçmişti çünkü diğer falcılar onun kadar 'garip şeylere' sahip değildi.
Taehyun hiç halinden memnun gözükmüyordu. Onun için kültür şoku yaşamak gibi bir şeydi bu. Soobin ise sanki olmak istediği meslek buymuş gibi dikkatlice odayı inceliyordu. Beomgyu sadece kadını izliyordu. Kadın da dikkatlice ona bakıyordu.
"Sen," dedi kadın elini küreden çekip dikkatlice Beomgyu'ya bakarken. Konuşmayı o başlatmıştı. "Üzerinde bir kara büyü var."
Beomgyu kaşlarını çattı. Haklı olabilirdi, geçen gece uyumadan önce yaşadığı o kısa an gözlerinin önüne geldi. Buraya her ne kadar Yeonjun'un voodoo bebeği için gelseler de kendisi de aynı durumdan müzdaripti. Kadının bunu tek bakışta anlamış olması şaşırmasına sebep olmuştu.
Soobin ve Taehyun anlamazca ona baktı. "Onun üzerinde değil ama başkasının üzerinde bir büyü gibi bir şey var hanımefendi." diye araya girdi Soobin. Soobin kendinden emin konuşsa da onlara anlatmamıştı Beomgyu.
"Hayır!" diye gürledi bir anda kadın Soobin'e doğru. Soobin yerinden sıçrarken Taehyun tepkisizdi. "Onun üzerinde de bir kara büyü var! Benim hislerimi mi sorguluyorsun sen?" dedi sinirle kadın. Soobin ise dudaklarını birbirine bastırıp ağzına fermuar çekmişti.
Kadın Beomgyu'ya geri döndü. Gözlerini kapattı. "Çok tehlikeli bir büyü...çok!"
"Peki neyi amaçlıyor bunu yapan kişi? Neden bana ve Yeonjun'a yapıyor bunu? Bizi öldürmek falan mı istiyor?" diye sordu merakla Beomgyu. Buraya gelene kadar hiç umudu olmasa da kadın konuştukça ilgisini çekiyordu.
Kadın sustu, gözlerini açtı ve sanki çok önemli bir sır söyleyecekmiş gibi ona doğru yaklaştı masanın öbür ucundan. Beomgyu da ona ayak uydurdu. "Seni değil. Seni avucunun içinde tutmak istiyor, ama o kişiyi..."
"Yeonjun'u." diye araya girdi gerginlikle Beomgyu.
"Onu artık öldürmek istiyor. Yavaş yavaş ve acı çekerek." dediğinde odada büyük bir sessizlik oluştu. Söylediği şeyler başlı başına korkunçken kadının ses tonu işleri daha korkunç hale getiriyordu.
"Neden?" diye sordu Beomgyu bu sefer ttireyen sesine hakim olamadan.
"Çünkü o aradan çekilirse, sen de onunla kavuşursun."
"Onunla? Bebeği yapan kişiyle mi?" diye sordu Beomgyu cevabını bilmesine rağmen.O sırada Taehyun kendine hakim olamadan araya girdi. "Onu artık öldürmek istiyor dediniz yani öncesinde öyle bir planı yoktu da o yüzden mi o bebeği öylece ortalıkta bıraktı?"
Kadın tekrar sustu. Gözlerini uzunca bir süre kapatıp sessizliği dinledi.
"Yakında onu geri alacak." dedi sonra kadın, soruyu görmezden gelerek. "Sahibine geri dönecek, çünkü o çok sinirli. İşler beklediği gibi olmadı."
Beomgyu hızla çantasından çıkardığı voodoo bebeğini ona gösterdi. "O halde büyüyü boz lütfen. Yalvarırım." demişti. Sesi cidden yalvarır gibi çıkıyordu. O kadar çaresiz hissetmişti ki ve dediklerine güvenmişti ki başka hiçbir şey düşünmiyordu.
Kadın başını iki yana salladı. "Bu yeterli değil." dedi oyuncak bebeği göstererek. "Büyü yapılan kişinin de burada olması lazım. Ancak o zaman bozabilirim." demişti kendinden emin bir şekilde.
Beomgyu derin bir iç çekti. Bu şuan mümkün değildi çünkü Yeonjun burada bile değildi. Bir haftalığına gitmişti ve o bir haftada neler olabileceğini düşününce kafayı yiyor gibi oluyordu Beomgyu.
Oradan çıktıktan sonra da bir hayli keyifsizlerdi. Özellikle Beomgyu yolda tek kelime bile konuşmamıştı. İçinde suçluluk duygusu ağır basıyordu.
Taehyun da onun bu durgunluğunu fark edip kolunu omzuna attı. "Merak etme. Bir hafta çabucak gelip geçer, sonrasında bunu halledeceğiz." dedi güven vermek istercesine. Ama Taehyun da kendi dediklerinden emin değildi. Bunu yapanın ne kadar takıntılı ve tehlikeli birisi olduğunun farkındalardı.
"Keşke söyleseydim." dedi Beomgyu. "Bunun ne olduğunu ilk fark ettiğim zaman ona söyleyecektim ve birlikte gidecektik. Ama saçma bir şekilde üzülmesini istemediğim için söylememiştim."
Soobin onun sırtını sıvazladı. "Senin bir suçun yok. Hiçbirimiz bunun ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu ve nasıl bozulacağını bilmiyorduk bugüne kadar. Neden bilelim ki? Aylar önce Taehyun'a büyü desen seni döverdi şuan o bile kabullenmiş." demişti gülerek. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordu ama Beomgyu hala aynıydı.
"Dediği gibi olmamalı. Bu bebek sahibine ulaşmamalı. Anlıyor musunuz?" dedi Beomgyu onlara yalvarır gözlerle bakarken.
Soobin başını salladı. "Olmayacak merak etme. Hatta bir süre bizde kalsan iyi olur Beomgyu."
Beomgyu başını iki yana sallayarak reddetti. "Yapamam. Bu kişi her kimse sadece bana takıntılı değil, aynı zamanda size de takıntılı olabilir. Yeonjunla daha yeni yeni aramızda bir şeyler olmaya başladı. Ona bile bu kadar zarar vermek istiyorken sizi tehlikeye atamam."
Taehyun iç çekti. "Peki ya sen? Sen tehlikede değil misin Beomgyu? O kişi her kimse sana kafayı takmış ve zarar verebilir de. O zaman biz sende kalırız bir hafta. Olur biter." dedi onay vermesi için Soobin'e baktı. Soobin de anında onayladı onu.
Beomgyu buruk da olsa gülümsedi onlara. Minnettardı, böyle arkadaşlara sahip olmaktan.
Ama içindeki o kötü his gittikçe büyüyor ve hissizleşmeye başlamasına sebep oluyordu.
Zihninde kara bir bulut varmış gibi hissediyordu.
Büyük ve tehlikeli bir kara bulut, yaklaşan fırtınanın habercisi.
Evinin önüne geldiğinde kapının önüne bırakılan notu görmesiyle, bu hissinde yanılmadığını da fark etti.
"Onunla oynamana izin verdim. Çünkü ona olan nefretin beni sana hayran bırakıyordu. Ne oldu Beomgyu? Ne değişti? Neden onunla bu kadar yakınsın?
Şimdi, ben ikinizle de oynayacağım. Bana ait olanı geri ver."
...
Ah bu basroller ve kotu hisleri
sonunda konuyu oturttum gibi artik rahat rahat devam edebilirim
BU ARADA yeni ficim two souls'a bakmak istersiniz benceeeeee
gorusuruzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voodoo doll | beomjun
FanficBeomgyu kapıyı açtığında yerde bir oyuncak bulur ve o günden itibaren komşusuyla bazı şeyler değişmeye başlar. -