16: devil by the window

531 89 64
                                    

Hiçbir şey olmamıştı.

Günlerdir bir hareket olmasını bekliyorlardı fakat o kağıdı bulmalarından beri şüphe çeken bir şey olmamıştı. Normal bir yaşam sürmeye devam ediyorlardı. O günden beri Beomgyu'ya da bir şey olmamıştı. Mesajlaştıklarına göre Yeonjun'a da olmamıştı. Bununla mutlu olmaları gerekirdi belki ama bir şey olmadıkça daha fazla geriliyordu Beomgyu.

Taehyun'a göre belki de vazgeçmiş olabilirdi ya da gözü korkmuş olabilirdi o kişinin. Soobin'e göre ise fırtına öncesi bir sessizlikti bu. Beomgyu ise Soobinle aynı düşünüyordu.

Cumartesi günüydü. Tüm iş günleri boyunca Yeonjun'un voodoo bebeğini korumuşlardı. Yarın Yeonjun eve dönecekti. Beomgyu bu bir günün çabucak geçmesini ve en azından Yeonjun'u bu büyüden kurtarabilmeyi istiyordu.

Beomgyu salonda televizyon izlerken yanında oturan Soobin'e göz ucuyla bir baktı. Ardından tırnaklarını yemeyi bırakarak ona döndü tamamen. "Bir haber yok mu arkadaşından?"

Soobin omuz silkti. Telefonuyla ilgilenirken konuştu. "Bilmiyorum normalde hemen mesaj atardı ama bu sefer işi uzun sürdü galiba."

Beomgyu derin bir iç çekti. İçi sıkıntıyla kaplanmıştı. "Neden hiçbir şey olmadı? 1 hafta içinde ne ipucu bulabildik ne bir hareket." dedi. Bir ayağını gerginlikle sallamaya başladı Beomgyu.

Soobin telefonunu kenara bıraktı ve ona baktı. "Biliyorum. Ben de öyle düşünüyordum ama yarın zaten Yeonjun döner. O zaman en azından bir beladan kurtulmuş oluruz."

Soobin'in dediğiyle içi biraz yumuşasa da hala tam rahat hissedemiyordu.

Soobin bir anda ayağa kalkmıştı. Yüzünde heyecanlı bir ifadeyle Beomgyu'ya döndü. "Arkadaşımdan mesaj geldi. İnternet kafeye çağırıyor." dedi. Beomgyu da heyecanla olduğu yerde dikilirken başıyla onayladı onu. "Çabuk git. Beni gelişmelerden haberdar etmeyi unutma."

Soobin koltuğun üstünden hırkasını alıp Beomgyu'ya döndü tekrar. Duraksadı. "Sen iyi olacak mısın ben gelene kadar? Taehyun'u çağırayım mı?"

Beomgyu başını iki yana sallamıştı. "Yok. O da market alışverişi yapıyor zaten duymaz telefonu. Ben idare ederim sen acele et." dedi Beomgyu gülümseyerek.

Soobin de sessizce onu onaylamış ve evden çıkmıştı.

Şimdi tek başınaydı.

...

Birkaç dakika geçmişti. Soobin gittikten sonra Beomgyu mutfağa geçmiş bir şeyler hazırlarken bir yandan Yeonjun'a mesaj atıyordu. Bir hafta boyunca her gün mesajlaşıyorlardı ve günlerini anlatıyorlardı. Beomgyu mümkün olabildiğince bazı şeyleri gizleyerek anlatıyordu. Yeonjun ise ailesiyle yaşadığı anlaşmazlıkları ve 1 haftada nasıl sıkıldığını anlatıyordu. Detayları buluşunca anlatmak istediğini söylüyordu o da. Buluşunca anlatmaları gereken yığınla konu birikmişti.

Beomgyu tekrar düşüncelere dalıp gitmişken az daha yemeği yakıyordu. Fark ettiği anda yemeği ocaktan çıkarmış ve tezgaha koymuştu.

Ama tam o anda bir şeyler olmuştu. Burnuna dolan duman kokusu kendi mutfağından geliyor sanmıştı başta. Ama koku tamamen farklı bir yerden geliyordu.

Binada insanların kargaşa sesi kulaklarına dolarken Beomgyu dış kapıya doğru yavaşça ve temkinli bir şekilde ilerledi. Kapıya doğru yaklaştıkça koku da, ses de artıyordu.

Hızla kapıyı açtığında dumanların kapladığı koridorla karşılaştı. Koluyla ağzını anında kapattı. Ardından merdivenden telaşla inen komşuları fark etti. Komşulardan biri, üst komşusu olan yaşlı bir teyze tişörtüyle ağzını kapamış bir şekilde kendisine doğru geldi aceleyle. "Çabuk aşağı in! Yangın var!" dedi kadın, bir yandan Beomgyu'yu çekiştirirken.

voodoo doll | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin