Beomgyu, insanlara çok fazla nefret duyan birisi değildi. Hatta çoğu kişiyle iyi anlaşırdı. Tanıştığı kişilerle hemen samimiyet kurabilme potansiyeli de vardı.
Tabii sevmediği insanlar da olurdu. Kendisine nasıl davranılırsa karşısındakine öyle davranırdı.Yeonjunla ilk tanışması biraz tuhaftı. Bazen ondan neden bu kadar nefret ettiğini bile hatırlamıyordu Beomgyu. Ama ciddi bir olay yaşamadıklarını sadece birbirlerini gıcık ettikleri için birbirlerinden hoşlanmadıklarını biliyordu.
Yeonjun buraya ilk taşındığı zaman Beomgyu yoğun bir bunalım dönemindeydi. Ailesiyle kavga etmişti ve az olan iletişimleri de sona ermişti o gün. Sadece arada bir kız kardeşiyle görüşürdü ki bu çok nadir olurdu. Kardeşi kendisinin aksine üniversiteye girmiş ve hukuk okuyordu, yoğundu. O yüzden görüşmeleri pek mümkün değildi.
O gün özellikle annesiyle büyük bir kavgaya tutuştuğundan evde hiçbir şey yapmadan uzanmıştı tüm gün. Doğru düzgün yemek bile yememişti. İşinden olmuştu. Kapı çaldığı zaman açmak bile istememişti ama ısrarla çaldığı için açmıştı.Onu ilk gördüğü zaman gözlerindeki ışıltıya şaşırmıştı. Bu apartmana yeni taşındığını söylemiş ve kimbap getirmişti. Normalde en azından kabul edip teşekkür edebilirdi. Ama o gün hiç kimseyle konuşacak enerjisi yoktu, üzgün ve sinirliydi. O yüzden soğuk davranıp istemediğini söylemişti.
Ertesi gün tabiiki davranışından pişman olup özür dilemeye gidecekti. Kapıyı açtığı anda ayağına takılan dolu çöp poşetiyle karşılaşmasaydı ve yan dairede kapıya yaslanıp histerik bir gülümsemeyle kendisini izleyen Yeonjun olmasaydı eğer.
"Pardon çöpler oraya atılıyor sanmıştım." deyip yanına gelmiş ve çöp poşetini de alıp binadan çıkmıştı Yeonjun. Beomgyu ise arkasından bakakalmıştı.
Çekişmeleri o günden itibaren başlayıp neredeyse her gün boyunca devam etmişti. Günden güne en ufak hareketleri bile birbirlerine batmaya başlamıştı.
Beomgyu, aslında Yeonjun'dan nefret etmediğini biliyordu. Nefret etmek için birinin kendisine çok kötü bir şey yapması gerekiyordu. Sadece hoşlanmıyordu ve gıcık kapıyordu. Çünkü şımarık birisi gibi geliyordu.
Birbirlerini o kadar iyi tanımamalarına rağmen...
Beomgyu hep onun bazı hareketlerini kontrol etmek istemişti. Ama başına gelen bu şeyin biraz fazla olduğunu düşünmüştü.
Elinde Yeonjun'un voodoo bebeği vardı. Nereden geldiğini bilmediği bir voodoo bebeği.
Neden Yeonjun'un bir voodoo bebeği vardı? Neden kapısının önünde bulmuştu? Bununla ne yapmalıydı?
O kadar aklı karışmıştı ki uyuyamıyordu bile.
Yeonjun'a mı söylemeliydi bunu? Ya da arkadaşlarına mı danışmalıydı?
Belki de biraz bu oyuncak bebekler hakkında araştırma yapmalıydı. Ama bugün hiç enerjisi kalmadığı için ertelemek zorunda kalmıştı.
Kendini yatağa atsa da düşünmekten uzun bir süre uyuyamamıştı. En son yorgun düşüp gözlerini kapattığı zaman bir iki saatlik uykuya dalmıştı.
...
Sabah olup evden çıkmadan önce Soobin'e akşam onlara geleceğini ve Taehyun'un da mutlaka orada olmasını tembihleyerek mesaj atmıştı. Ve yanına voodoo bebeği de almış, çantasına koymuştu. Bunu onlara yüz yüze anlatmalıydı. En azından bunu bilen tek kişi olarak kalmayacaktı.
Tabii bebeği yapan kişi dışında tek kişi. Hala kimin böyle bir şeyi bu devirde yapıyor oluşunu merak ediyordu.
İş yerine geldiğinde tamamen unuttuğu bir şey vardı. Yeonjun'un da aynı yerde işe başlamış olmasıydı. Dün bunu konuşamadıklarını fark etmişti Beomgyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voodoo doll | beomjun
Fiksi PenggemarBeomgyu kapıyı açtığında yerde bir oyuncak bulur ve o günden itibaren komşusuyla bazı şeyler değişmeye başlar. -