Four

1.1K 90 22
                                    





Aşklar bazılarına bildirim gitmedi sanırım ondan silip tekrar paylaşıyorum.

Hadi öptümmmmmm 🤍


Bir süre bakışırken ona doğru bir kaç adım attım.

Telefonuma uzanacakken havaya kaldırmasıyla gözlerim hafif büyüdü. Tekrar uzanmaya çalışsam da boyu uzun olduğu için yetişemiyordum.

Derin bir nefes alarak onunla teması kestiğimde sinirle nefesimi bıraktım.

"Verecek misin artık yoksa bu saçma şeye devam edecek miyiz?"

Sinir bozucu bir şekilde gülümsediğinde etraftaki bir kaç kişi yüzünden hareketlerim kısıtlıydı. Yoksa o telefonu çok güzel bir şekilde ondan alırdım. Bir de voleybolcuyu dövdü diye magazinlere düşmek istemiyordum.

"Saçma şey?"

"Aynen öyle, ver artık şunu da gideyim."

"Al o zaman." Telefona sinirle uzanırken tekrar havaya kaldırmasıyla bocalamış öne doğru gidecekken anlık dürtüyle omzuna tutundum. Onun eli de belimi bulurken öylece birbirimize bakıyorduk. "Bunu neden yapıyorsun?"

"Ne yapıyorum?"

"Benimle neden uğraşıyorsun sadece sikik bir telefon vereceksin ama bunu bile zor yola sokuyorsun."

Nefesi dudaklarıma çarparken gıdıklanmıştım. Geriye çekildiğimde umursamazca omuz silktim. "Çok meraklıysan sende kalabilir zaten artık kullanılamaz." Kumlar yüzünden zorla yürürken birden kolumdan tutulmamla kenardaki duş alma kısmına soktu beni.

"Telefonu vereceğim ama bir şey istiyorum."

"Gerek yok dedim yenisini alacağım zaten."

"İçindeki sim kartını istediğini duymuştum halbuki." Ah lanet olsun. Sim kartı zarar görmemişse en azından fotoğrafları ve önemli bir kaç şeyi kurtarabilirdim. "Eğer sim kartını istiyorsan akşam benimle yemeğe çık." Dediği şeyle mal gibi kaldığımda eli hala kolumdaydı. Sertçe sıkmasa da elinden kurtulup kaçmamamı ister gibi tutuyordu.

"Bunu neden yapacakmışım?"

"Çünkü sim kartını istiyorsun?"

"Seninle neden yemeğe çıkmamı istiyorsun ki? Arkadaşların ya da ne bileyim sevgilinle falan çık işte." Dudağından onaylamazca bir nida dökülürken nefes verdim. Yüzüne doğru nefes verdiğim için saniyelik gözleri kapanmıştı.

Alt tarafı bir yemekti sonuçta.

Ne olabilirdi ki?

"Tamam ama benimde bir şartım var. Otelde olmayacak bu yemek bir de magazincilerle uğraşamam." Kafasını salladığında telefona uzanacaktım ama yine çekti.

"Gece."

Gerçekten bolca sabıra ihtiyacım vardı.

"Akşam sekizde arabaların park edildiği yerde bekliyor olacağım."

Tekrardan kızların yanına döndüğümde Mira ve Brandon havuzda birbirleriyle uğraşıyor Kate ve Gizem ise güneşleniyordu. Gizem'le de Madrid'de tanışmıştık. Türk olsa da doğduğundan beri Madrid'de yaşıyordu.

"Sinirli gibisin?"

Kate'in konuşmasıyla kafamı bir şey yok dercesine salladım. Nasıl olsa akşam bir yere gittiğimi görecekti ve ben de söylemek zorunda kalacaktım.

Mira'ya ne diyecektim hiç bilmiyordum.

Çünkü eğer böyle bir yemeğin varlığından haberdar olursa saçma imalara girer ve beni on kez evlendirirdi.

Obsession' Melissa Vargas Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin