"Buraya susmaya geldiğimizi sanmıyorum."
Bakışlarımı ona çevirdiğimde kafasını ağır hareketlerle salladı. Buraya geleli yarım saat kadar olmuştu ama biz öylece bankta oturmuş konuşmuyorduk. Arada sırada ona baktığımda cümleleri toparlamaya çalışır gibi düşünceli gözlerle bana bakıyordu.
"Sabah ki konuda ciddiydim Eliza. Tatilde dediğim şeyde de. Beni çoktan kendine bağlamayı başardın. Nereye gitsem yüzün gözümün önünde, sesin kulaklarımda bana bunu nasıl yaptın bilmiyorum ama daha fazla buna engel olmayacağım." Bakışları gözlerimde gezinirken dediklerinin bir şey hissettirmemesi gerekirken kalbimdeki kıpırdanmalara sebep olması hiç iyi değildi.
Bir anda elimi avuçları arasına aldığında onu izliyordum.
Yüzü karakteristikdi.
Dudakları fazla dolgun, gözleri badem şeklindeydi.
Kendine has esmer kavruk teni ayrı bir hava katıyordu.
"Dokunduğum zaman vücudunun verdiği tepkiyi göz önüne alırsak seninde boş olduğunu düşünmüyorum. Önümüzde engel yokken neden kaçıyorsun?"
Haklıydı bir nevi.
Belki de o gece o fotoğrafı görmeseydim aramızda bir şeyler yaşanacaktı.
Bunu inkar etsem bile aramızdaki şey inkar edilemezdi.
"Aynı yerde çalışıyoruz seninle olursam bu nasıl yansır hiç düşündün mü?" Kafasını kararlılıkla salladı. "Takım içinde bu sorun olmaz kızlar bu duruma destek olur. Koç ve yardımcılarında tepki vereceğini sanmıyorum ama eğer istersen bunu bir süre gizli tutabiliriz." İstekle ve arzuyla konuşurken ağzı iyi laf yapıyordu.
"Sakla demedim sadece bilmiyorum daha önce hiç böyle bir şey yaşamadım."
Demek istediğim daha önce hiç hastamla ya da iş alanında biriyle birlikte olmamıştım. Evet lezbiyendim bundan önce bir kaç kere de sevgilim olmuştu ama hepsi gelip geçiciydi.
Korktuğumda buydu.
Ona karşı hissettiğim şey daha fazlasıydı.
"Denemekten zarar gelmez ama bu aramızdaki şeyi yaşanmamış saymak görmezden gelmek aptalca." Bir anda elimden tutarak beni ayağa kaldırdığında boy farkımız yüzünden hafif kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım. Eli belimi bularak beni biraz daha kendine çekerken diğer eli saçlarımın üzerindeydi.
"Her dokunuşumda seni bu hale getirmek feci hoşuma gidiyor."
Ellerim benden bağımsız güçlü kollarını bulurken ona dokunmamla gülümsemişti.
Tanrım neler oluyordu bana böyle?
Çenemi okşayan parmağı dudağımın üzerinde durduğunda yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Sırtım yan taraftaki arabayla buluştuğunda gözlerimiz birbirine değmişti.
Denemekten zarar gelmezdi.
Daha fazla kaçmak istememiştim gözlerine baktığımda.
"Birden bire odama baskın düzenlemek yok."
"Söz veremeyeceğim." Omzuna vurduğumda kafasını salladı. "Herkes içinde dikkatli davranacağız bir süre en azından." Tekrar kafasını sallarken kabul ettiğimi anladığı için daha farklı bakıyordu. "Ha birde arkadaşların sürekli ima yapmamalılar en azından koçun yanında."
"Pekala onlarla konuşacağım. Şimdi gelelim sana." Kaşlarım havaya kalkarken eli yavaşça bacaklarıma gidiyordu. Dudağım üzerindeki parmağı hafifçe alt dudağımı okşarken diğer eli tişörtümün içine sızmıştı. "Her yerde benimle olacaksın. Bu sanırım tanrıdan dileyebileciğim en iyi şey olurdu." Ardından dudaklarını benimkilerle buluşturduğunda ensesini tutmuştum.