Fourteen

1.1K 78 51
                                    

"Sıkma artık canını Eliza Yolanda'nın nasıl biri olduğunu zaten biliyorduk." Kate elindeki muzu yerken konuştuğunda sıkıntıyla derin bir nefes verdim. Sorun Yolanda değildi, hiç olmamıştı. Kardeşim gibi gördüğüm birinin bana hissettirdikleriydi. 

O gün Denisa gittikten sonra bir süre öylece kalakalmıştım.

Ha bir de Melissa'nın dedikleri zihnimi ele geçirmişti.

O lafları sinirlenmeme daha çok yol açarken öğrendiklerimin üzerine yaşamış olmam tüm sinir sistemimi alt üst etmişti. Brandon o günden sonra bir kaç kez arasa da açmamıştım. Annem ise sorduğunda müsait olamadığımı söyleyerek başımdan savuşturmuştum. 

"Sence sorun Yolanda mı Kate?"

"Biliyorum Brandon beni de arıyor ama açmıyorum. Bunu kafana takmak yerine başka şeylere versen kendini." İma ettiği şeyi biliyordum. Şu an çeyrek final eşleşmesi için Brüksel'e gelmiştik. Ve biz bu süreçte o günden sonra hiç konuşmamıştık. Aslında ben dayanamayıp yanına gidecektim fakat duyduğum gülüşmeler ve onun benim kadar takmamasını görmek gitmeme engel olmuştu.

Arada sırada üzerimde bakışlarını hissetsem de görmezden geliyordum.

O fotoğraf hala zihnimin bir köşesindeydi.

Garip bir şekilde Denisa ile eskisi kadar da kötü değildik. Bir kaç kere görüşmüş onun pişmanlıklarını dinleyerek affetme kararı almıştım. 

"Şimdi antrenmana inmem gerekiyor görüşürüz sonra." Kate ile görüşmeyi sonlandırdıktan sonra uzandığım yataktan kalktım. Dolabı açarak üzerime siyah bir tayt ve crop giyerek spor ayakkabılarımın bağcığını hızlıca bağladım. Telefonumu ve antrenman öncesi kızlara yaptıracağım hareketlerin yazılı olduğu kağıdı alarak odadan çıktığımda karşı odanın açılan kapısına gitti gözlerim.

Hande, Ebrar ve arkasından çıkan Melissa ile tek tek göz göze geldim.

"Eliza, umarım o kağıttakiler bizi mahvettiğin hareketler değildir." Ebrar'a göz kırparak omzumu silktiğimde bana yalvaran gözlerle bakmıştı. Eğer vücutlarının sağlam olmasını istiyorlarsa bu hareketleri yapmak zorundaydılar. "Sonradan gelip bana ağlama keşke bunları da yapsaydık diye madam çok bilmiş." Dolgun dudaklarını büzerek bana trip atarcasına asansöre ilerlerken göz göze geldiğim kişiyle yüzümdeki gülüş ciddileşti.

Gözleri boydan boya beni süzerken Ebrar'ın arkasına düştü.

"Hala mı?"

Hande'ye döndüğümde bezmiş bir şekilde bana bakıyordu. "Hande başlama yine." Koluma girdiğinde ikimizde merdivenlere yöneldik. "Ya ama sen de hiç konuşturmuyorsun ki. İkinizde çocuk gibi davranıyorsunuz, birbirinizi dinleseniz sorun bir anda ortadan kalkacak ama yok ikinizde keçi gibisiniz." Ona ters bir bakış attığımda bana hiç öyle bakma dercesine bakıyordu. "Tamam bak o fotoğrafı kim görse sinirlenir tepki verir ama direkt bitirmek haksızlık gibi geliyor Eliza." 

Antrenman salonunun önünde durduğumuzda ona döndüm.

"O hayatına devam ediyor, ben de. Bu konuları konuşmayı bırakalım artık."

İçeri girdiğimde Pelin Abla ile birlikte Santarelli'nin yanına ilerledim. Bir kaç konuşmanın ardından Andrea ile birlikte aldığı kahveleri içerek antrenman için tamamlanması gereken şeyleri bekledik. Göz ucuyla Zehra'yla gülerek şakalaşan kişiye bakarken elimdeki kahveyi dudaklarıma götürdüm.

İki hafta içerisinde fiziği daha da değişmişti.

Herkesten çok çalışıyor, geceleri bile buna itiraz etsem de dinlemeden top çalışıyordu.

Obsession' Melissa Vargas Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin