Dördüncü Bölüm

384 43 138
                                    

Hellöö. Bakalım ne zaman 1000 okunma olacağızzz?

----
"Kizimin babasi Yavuz."

Maria'nın gram utanmadan, Ali'nin gözlerinin içine bakarak söylediği şeyle alt dudağımı ısırdım.

"Karaktersiz. Şerefsiz. Hem iki yakın arkadaşla yatıyorsun. Hemde söylüyorsun. Sie lan."

Yavuz'un Sofia'ya dik dik bakanları haşat etmesine kahkaha atarken çalan telefonumla dizi durmuştu.

Bilgisayarım yokki böyle dertler çekmeyeyim.

Oflayarak telefonun susmasını beklerken tırnaklarımı inceliyordum.

Halam arıyordu. Bizimkiler ona Antalya'ya döndüğümü söylemiş olmalıydı. Yoksa aramazdı.

Yine arayıp napıyosun, benim kızımda okuluna döndü falan diyecekti muhtemelen. Hanımefendi hukuk okuduğu için çok gururluydu.

Hiç kıyaslanma çekemezdim.

Pars'a intikam yemini ettikten sonra salak gibi derse gitmiştim. On saat ders dinledikten sonra hoca acı haberi vermişti.

1 ay içinde staj yeri bulmam gerekiyordu.

Bende fıtı fıtı elli tane otobüs değiştirmiş, en sonunda da yürümekten gebermiş halde evi bulmuştum.

Yazgı teyze kırk kere, Pars gelip alsın demişti ama istememiştim. O salağı görmek istemiyordum.

İstiridyeymiş. Mal değneği. Banyo paspası.

Aklıma gelen fikirle sırıttım. Muhtemelen yine beni öldürmek gibi salak salak şeyler söyleyecekti. Ancak benim adım bela soyadım çeker, varlığım yeterdi.

Odadan çıkıp yan odaya baktım.

Yazgı teyzenin söylediğine göre yan odam onundu.

Kalbim ufaktan ufaktan hızlanmaya başlamıştı.

Tırstım.

Korkuyla odasının önünde durdum.

Biliyordum beni simsiyah bir oda bekliyordu. Perdesinden yatak örtüsüne kadar siyahlarla bezenmiş, ağır erkeksi parfümüyle sigarasının karıştığı koku buram buram burnuma dolacaktı.

Ve sonra bana kapkaranlık gözleriyle bakıp yine ölümle tehdit edecekti.

Derin bir nefes alıp kapıyı çalmadan açtım.

Kıstığım gözlerim yavaşça aralanırken, hızlarını alamayıp kocaman olmuştu.

Bilgisayar koltuğunda otururken gözleri kapıdaki beni buldu ve kaşları çatıldı.

Tüm odayı bir milisaniyede taradıktan sonra gözlerim yatağında takılı kalmıştı.

Hassiktir.

Yatağı...

Şimşek Mcqueen'li, araba şeklinde bir yataktı.

Gözlerim yine Pars'ın gözlerini bulduğunda dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Ağzından sessiz bir küfür mırıldandığında kendimi tutmaktan gözlerim dolmuştu.

"Gül Allah'ın cezası gül."

Elimi ağzıma kapatıp kıkırdadım.

Şaka şaka.

"Puhahahha."

Tükürürcesine yere yatarak gülmeye başladığımda yine sövüp yanıma geldi. Kapıyı hızla kapatırken bileğimi tutup yerden kaldırdı.

Kanlı İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin