Canim sıkıldı bende dedim nisa hanım azıcık mutlu olsun bende mutlu olim ve yazmaya karar verdim.
Kız sustu. Bizde sustuk. Ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Kim biliyordu ki. Ona arkadaşını geri veremeyeceğiz. Kimse geri alamayacak kaybettiklerini. Kız başını yere eğdi. Ve dudaklarının arasından küçük bir hıçkırık kaçtı. Göz yaşları yere damlıyor. Ne diyeceğiz ki. Onu daha çok zorlamak istemediğimiz için hepimiz sus pus oturduk. Kızda bir müddet sonra gidince konuşmaya başladık.
Seval:gölgeler konuşmayı mi biliyor.
Cemre:sizce belli gölgelerin belli özellikleri olabilir mi?
Berra:acaba hani şey olur ya komutan er asker rütbe falan mı var?
Sena:bilemiyorum ama acaba diyorum hani gittikçe kendilerini mi gelistiriyorlar.
Hüsna:belki renklere bağlıdır olabilir mi?
Fatma:acaba onun rengi neydi?
Cemre:kıza mi sorsak?
Seval:bence bugün onu yalnız bırakalım acısını yaşasın.
Berra:aynen daha fazla üstüne gitmeyelim.
Biraz daha mola vermeye karar verdik. Hepimiz minibüsten indik. Herkes ateş yakmış etrafında toplanmışlar. Oraya gitmek istemedim. Yalnız kalmak istedim. Minibüsün üstüne çıktım. Uzandım, ellerimi başımın altında birleştirdim. Ve gök yüzüne baktım.
Yıldızlar artık parlıyordu. Ve ben bu parlamaya aşığım. Hepsi sanki okyanus dalgalarıymış gibi yayılmıştı gökyüzüne. Artık ay yalnız başına parlamıyordu. Yıldızlarıyla birlikteydi. Ve her zaman onları destekleyen güneş arakalarındaydı. Düşerlerse diye hep arkalarında ışığı ile onlara önderlik ediyor.
Gözlerimi kapadım. Nerdeyim,kimlerleyim,hangi zamandayım,hangi boyuttayım,mutlu muyum,mutsuz muyum bilmiyorum ama tek bildiğim şey var. Buraya gelmemim bir amacı vardı. Yada kaderin tuhaf cazibesi miydi?
"Kaderin tuhaf cazibesi çok güzel. Kimle kimlerle bir araya getiriyor bizleri."
Ses tanıdıktı. Gözlerimi açma gereksinimi duymadım.
"Buraya gelme amacın buradaki insanlara umut olmak."
Ben birine umut olabilecek kadar değerli miyim?
"Kendine göre belki bu kadar değerli hissetmiyorsun ama bil ki bizim için fazlasıyla değerlisin"
"Özür dilesem geçmeyecek ama öz dilerim. Kaderin güzel cazibesi seni ve beni buraya getirdi. Ama senin için güzel bir cazibe değil. Çünkü benle geldin buraya."
"Kaderin güzel cazibesi güzel değil" (seval)
Yakınımda bir yutkunma sesi duydum.
"Çünkü çok güzel ve özel. Kaderi bir kelime ile anlatmak zorunda kalsam sna derdim ki ıneffable."(seval)
Bu sefer tam yüzümün üstünden çok yakından Ses geldi. Çok heyecan ve mutluluk doluydu.
"Cidden mi!!"
Gözlerimi açtım açtığım anda karşımdaki bir çift göz vardı. "Hayatımda gördüğüm en parlak gözler."
"Ne"
Ananı yanlışlıkla dışımdan dedim. AzizAllah.
Seval:sen niye bu kadar sevindin.
Ateş:/çünkü sen varsın diye..../
Affettin ya ondan.Seval:hmhm.
Bir müddet bakistiktan sonra...
Seval:kalksanmı. İzninizle ben bir geçeyim paşa hazretleri.
Ateş:teklifiniz kabul gördü geçin.
Kalktım ve güldüm. Zaten mola bitme vakti gelmişti. Sena öküz gibi bağırıyor.
Sena:Seval! Ssval! Nerdesin korkuyorum bir şey mi oldu lan. SEVAL SEVAL BAN BENI BIRAKMA TAMAM MI NERDESIN.
onun bu dramatikliği bazen beni güldürsede şuan gülmüyorum çünkü sesi ağlamaklı çıkıyor. O konu ben olunca en hassas. Minibüsün üstünden akladım. Ve ona koştum. Kucağına akladim.
Seval:ah benim gerzek kafalım. Niye ağlıyorsun sen. Agucuk bubucuk.
Bu esnada kucağından yere indim.
Sena:bazen beni çok korkutuyorsun. Ödüm kopuyor sana bir şey olacak diye.
Seval:gel bu gece yan yana koltuklarda uyuyalım.
Kafasıyla onayladı. Minibüsün içine girdik en arka cam kenarına yerleştik. Ben cam kenarına oturdum oda kafasını dizime koydu ve gözlerini kapadı.
Ben nası ona diyeceğim ben o Seval değilim diye. Baksana 2 dk'ya ağladı. Peki buradaki Seval öldün mü? Yoksa saklandım mı. Nerdesin lütfen yaşıyor ol. Farklı bir boyut olsada onların üzüntüsüne dayanamam.
Kafamı cama koydum. Ve gelip geçen boş sokaklara baktım. Anılarla bırakılmış boş sokaklar. Kiminin ilk kez yürüdüğü, kiminin kavgaları, kiminin ağladığı bu sokaklar bir sürü mutlu mutsuz acıya şahit oldu, yuva oldu. Belki bir gün yine güzel kötü şeylere yuva olacak. İçimden sevdiğim melodiyi mırıldanarak yolculuğa devam ettim.
Sabah güneşin yüzüme vurması hoşuma gitmişti ve artık uyuyabilirdim. Yeehhh. Kafamı cama yasladım. Zaten gözlerim kapandı ve derin bir uykuya daldım.
Şuan sıcaktan öyle çok mayıstim ki gözlerimi açamıyorum. En iyisi biraz daha uyumak diye karar vermiştim. Uykuma devam ettim.
Kalktığımda minibüste kimse yoktu. Yanında bir takım yiyecek bulduğumda hızlıca gömüldüm. Zaten bir kaç dakika sonra içeri diğerleri girmişti. Ve içlerinden gözüme çarpan tek bir kişi vardı. Daha önce hiç görmediğim biriydi. Yanındaki ateş ise ona bakarak gülüyordu. Yok bu çocuk çok saf her önüne geleni arkadaşı sanıyor ya beni çıldırtıyor. Yanıma gelen senaya soran gözlerle baktım.
Sena:Ne?
Seval:o kim?
Sen:karşı otobüsten biri.
Seval:neden burada?
Sena:knk şimdi bir şey ficem münecci miyim ben?
Seval:evet Başka soru?
Daha fazla konuşmadık. Zaten gitmek istediğimiz yere varmak üzereydik. Acaba cidden birileri ile karşılaşacak mıyız? Asenanin yaşadıklarını öğrenecek miyiz? Biz nerdeyiz? Nasıl eve döneceğiz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşüş
AbenteuerMinik bir düşüşten sonra yeni bir hayata başlayan ikiliyi bu hayatta neler bekliyor. bunu konu almaktadır. Karakterler bu bilinmeyen durumun içinden nasıl çıkacaklarını ararkenki maceraları