19

360 33 9
                                    


Atsumu büyük gözlerle Kiyoomi'ye baktı, karşılık olarak sıcak bir gülümseme aldı. Annesinin kendisine sinirli bir ifadeyle baktığını görünce yerinde kıpırdandı. "Bana niye öyle bakıyorsun, kızdıysan ona kız." Atsumu; annesi -kendisine baktığından çok daha yumuşak bir ifadeyle- Kiyoomi'ye dönünce göz devirdi.
"Hatanı anladığında konuşmak istersen buralardayım. Yemeğe çağırmak için gelmiştim, aşağıda görüşürüz." Annesi odadan çıkınca, bedenini oturduğu yatakta geriye doğru attı Atsumu. İçinden 'sonunda gitti' diye geçirmeyi ihmal etmedi.

Kiyoomi yatağa doğru ilerledi, kısa bir süre öncesinde neredeyse tartışacak olduğu eşinin yanına uzandı. Sağ tarafı üzerine yatarak vücudunu ona döndü, sol kolunu da Atsumu'nun karnına yerleştirdi.

"Keşke o kadar kırıcı konuşmasaydın." Atsumu'nun dediğine şaşıran Kiyoomi, hafifçe doğrularak sevdiğine döndü. "Ne demek 'keşke o kadar kırıcı konuşmasaydın'?" Atsumu gözlerini, kendisine bakan parlak gözlere sabitledi. "Annem saygısızlık sevmez, alınır hemen. Seni de çok seviyor ya, üzülmüştür. Aranızı bozmasaydın keşke." Kiyoomi, Atsumu'nun karnında olan elini boynuna çıkardı ve baş parmağıyla yavaşça okşamaya başladı. "Saygısızlık sevmeyen insan, oğluna saygısızlık yapar mı? Odamıza kapıyı çalmadan girdi ve bunca zaman seni kıracak bir sürü şey yaptı."

Atsumu gözlerini kaçırıp biraz tavanı izledi, konuşabilecek gücü kendinde hissettiğinde yeniden Kiyoomi'nin -kendisini özenle izleyen- gözlerine baktı. "Kötü niyetli değildi ki." Kiyoomi ofladı. "Bunca zaman seni incitecek şeyler yapıp sen cevap verdiğinde, bunun saygısızlık olduğuna inandırarak büyütmüş seni. Niyeti ne olursa olsun, seni azıcık bile üzmesinin bedelini ödemek zorunda. Beni çok seviyorsa, seni olduğun gibi kabul etmek zorunda. Aramızın bozulması umrunda olacaksa, önce senin gönlünü almak zorunda."

Atsumu buruk bir ifadeyle kıkırdadı. "Özür dilerim." Kiyoomi, onun alnına yumuşak birkaç öpücük kondurdu. "Ne için güzelim?" Atsumu, parmaklarını hafifçe Kiyoomi'nin çıplak belinde gezdirmeye başladı. "Annem gelmeden önce, seni kızdırdığım için." Kiyoomi başını olumsuz anlamda salladı. "Haklıydın, aramız yeni düzelmişken üzüntümü senden çıkarmamı hak etmemiştin. Düzgünce bir karşılama bile yapmadan kötü hissettirdim sana. Ben özür dilerim." Atsumu gülümsedi.

"Anneme söylediklerin çok etkileyiciydi, beni kendine daha çok aşık etmeye çalıştığını anladım. Emeğinin karşılığı olarak da, daha çok aşık olmamı hak ettin." Kiyoomi seslice güldü, dudaklarını diliyle ıslatarak yanıtladı. "Plan başarılı o zaman. Şaka bir yana, annene anlatırken geçmişimiz gözümün önünden geçti. O kadar güzel hissettim ki anlatamam, iyi ki çıkmışsın sen karşıma." Atsumu'nun gözleri, pek de yavaş olmayan bir hızda sevdiği adamın dudaklarına kaydı. "Aklımda bir şey var ama evde tüm ailemiz varken, üstelik onlar bizi yemeğe beklerken yapmak ne kadar akıl kârı bilemedim."

Kiyoomi, Atsumu'nun gözlerinin nereye daldığından emin olduktan sonra, gülerek yatakta ona biraz daha yaklaştı. "Denemeden bilemezsin." Ardından, bir cevap beklemeden, dudaklarını Atsumu'nun pembe dudaklarıyla buluşturdu. Belinde gezinen el, usulca sırtına doğru çıktığında; özlediği tek şeyin kocası olmadığını fark etti. Ortalama bir süre boyunca paylaştıkları bu öpücük, ikisini de sakinleştirmek yerine daha da hareketlendirmişti.

Kiyoomi, ablasının alt kattan 'gelin artık ya, sizinle mi uğraşacağız'  ihtarıyla istemeye istemeye geri çekildi. Atsumu, kızarmış dudaklarıyla Kiyoomi'ye gülünce, minik bir öpücüğe daha yakalandı. Kiyoomi iç çekti. "Pek de akıl kârı değilmiş."

Atsumu yataktan kalktı, Kiyoomi'yi de kolundan tutarak kaldırdı. Kollarını kıvırcık saçlı olanın boynuna sarmasıyla, anında beline dolanan kaslı kollara kıkırdadı. "Sonra devam ederiz, kaçmıyorum ya." Kiyoomi, Atsumu'nun burnunun ucunu öptü. "Hiç kaçma." Atsumu bu cevabı yanıtlamadan önce Kiyoomi'nin çenesine birkaç buse dizdi. "Hiç kaçmam. Ama artık gidelim, ayıp oldu birazcık." Kiyoomi, onayladı, üstüne siyah oversize bir tişört geçirdi. Elini Atsumu'nun eline kenetleyerek alt katın yolunu tutmalarını sağladı.


"Of amma uzun sürdü ya, alt tarafı üstünü değiştirecektin. Hanako-san bile çağırmaya geldi ona bile gelmediniz." Kiyoomi; sesini değiştirerek abisinin dediğini taklit edince, hiç beklemediği birinin gülmesine sebep oldu: Sakusa Aiko. Gülen oğlunu kucakladı, ağlamamasına şaşıracaktı ki boynuna sarılan minik kolları da hissedince nefesinin kesildiğini hissetti. "Atsumu, Atsumu! Ne oluyor?" Panikle kurduğu cümleye kahkaha attı Atsumu. "Ne demek 'ne oluyor'? Oğlun sana sarılıyor işte bebeğim." Kiyoomi, heyecanla oğlunun sırtını okşadı; kendisininkilerin neredeyse aynısı olan siyah kıvırcık saçlarına birkaç öpücük kondurdu.

Atsumu ve Aiko'yu işaret ederek konuştu Kiyoomi. "Bugün bu ikisi beni kalpten götürmek istiyor galiba." Boştaki kolunu, dediğine gülen sevgilisinin beline sardı. Ablası onların fotoğrafını çekerken bir yandan poz veriyor bir yandan da bu anı, hafızasındaki hiç silinmemesi gereken anılar klasörüne atıyordu.

Evet, klasör %97 oranında Atsumu ile doluydu. Kalan %3'ü de küçük oğulları karşılıyordu.




minik bebisimizi kkumri'nin naoyuki'si olarak hayal ettim ben direkt. siz de bakın, sizin de gözünüzde öyle canlansın.













𝒎𝒂𝒓𝒓𝒊𝒂𝒈𝒆 π 𝒔𝒂𝒌𝒖𝒂𝒕𝒔𝒖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin