22

300 30 10
                                    


Kiyoomi, hastaneye acil bir durum gelişmediği sürece gelmeyeceğini bildirmesinin ardından Osamu'yu aradı ve hoparlöre aldı.

"Günaydın. Aiko doğum gününe kadar sizde kalsa nasıl olur?" Osamu'nun yeni uyandığı sesinden anlaşılıyordu. "Günaydın. Kalsın ama şöyle bi sıkıntı var. Bugün Rin'in duruşması var, benim de restoranı denetlemeye gelecekleri için orada olmam lazım." Kiyoomi iç çekti. "Şu nasıl olur, bakıcı sizin eve gelse ve orada bizim oğlana baksa? Atsumu yine rezalet hasta oldu da mecburen bizden uzak kalsın istiyoruz." Osamu güldü. "Aptal herif. Tamam bir saate almaya gelirim. Annem oradaysa ona hazırlat eşyalarını, her şeyini alıp direkt çıkarım. Bakıcıyı da bizim eve yönlendir."

Kiyoomi teşekkür edip telefonu kapattı, bakıcıya haber verip yataktaki kocasına döndü. "Bebeğim annene durumu anlatıp geliyorum. Örtünürsen bayıltırım seni, dzügünce bekle." Odadan ayrılmasının üzerinden 2 saniye geçmemişti ki geri gelip yataktaki örtüyü aldı, banyonun önüne atıp tekrar çıktı.

"Selam." Kiyoomi'yi görünce elindeki bardakları masaya bırakarak selam verdi ikizlerin annesi. "Osamu'yla görüştük ve bu süreçte doğum gününe kadar Aiko'nun orada kalmasının en iyisi olduğuna karar verdik. Çantasını hazırlamam konusunda yardımcı olur musunuz?" Kiyoomi'nin çekinerek sorduğu soruya samimi bir kahkaha attı kadın. "Olurum tabi ki. Gel benimle, kapıdan bana ekstra koymamı istediğin şeyleri söylersin." Kayınvalidesi önde kendisi arkada olacak şekilde oğlunun odasına ilerledi Kiyoomi. Özür dileyecek bir şey yaptığını düşünmüyordu, haklı olduğunu bilmesine rağmen neden suçlu hissettiğini anlayamıyordu. İçinden Bu kadın harika manipüle ediyor; sanırım ki ondan, diye geçirdi.

"Atsumu küçükken, o kadar fazla hasta olurdu ki bir keresinde, ailede keşke bir doktor olsaydı da hastaneye git gel yapmak zorunda kalmasaydık demiştim. Dua etmemiştim, sadece aklımdan geçirmiştim. Ve şimdi doktor biriyle evli, onun adına mutluyum." Atsumu'nun annesi, dolabın üstünden aldığı çantaya kıyafetleri katlarken bir yandan anlatmaya başlamıştı. Sohbet ortamı oluşunca ister istemez buna kapıldığını hissetti Kiyoomi.

"Bizi ilk öğrendiğinizde, neden çok kızmıştınız?" Kiyoomi'nin sorusuna güldü kadın. "Benim nasıl öğrendiğimi hatırlıyorsundur. Sen sürekli bizim evde takılan 'oğlumun en yakın arkadaşı' kişisiydin, bir anda öğrendim ki aslında 'oğlumun sevgilisi' kişisiymişsin. Bunu benden saklamanıza kızmıştım. Hiçbir zaman ilişkilerinize karşı çıkmadım; Osamu ve Rintarō'ya da, size de. İki oğlumun da ilişkisini tesadüfen öğrenmek beni kızdırmıştı."

Kiyoomi kapı eşiğine yaslanarak dinlediği kadına cevap vermedi bir süre. Hak veriyordu, hiçbir zaman karşı çıkmamıştı. "Sanırım haklısınız, Aiko ilişkisini benden saklasa ben de kızardım." Atsumu'nun annesi başını sallayarak elindeki küçük dinozor desenleri olan sarı tişörtü katlamaya devam etti. Kiyoomi, her gerildiğinde yaptığı gibi, parmaklarıyla oynadığından kadın gülümsedi. "Söyle. Tutma içinde." Kiyoomi derin bir nefes aldı. "Nereden çıkardınız ki bir şey diyeceğimi?" Kadın gözlerini kıstı. "İki oğlan çocuğu yetiştirdim. İkisi de yıllarca birlikte oldukları oğlanlarla evlendi. Bu dört çocuk benim evimde, gözümün önünde büyüdü Kiyoomi; hepinizi gözlemleyecek çok zamanım oldu. Gerildiğinde Atsumu yanındaysa ona sokulduğunu, değilse ellerinle oynayıp nefes almakta zorlandığını bilecek kadar tanıyorum seni."

Kiyoomi seslice güldü. "Sadece... Nasıl söylenir bilmiyorum ama... of... Kötü bir baba, kötü bir eş olmaktan çok korkuyorum. Aiko geçen güne kadar bana yaklaşmıyordu. Atsumu'nun yaptığı şeyleri ve yanında gördüğü insanları kabullendiği için adım attı bana. Buna tabi ki minnettarım ama oğlunuzla aramız yeni düzeldi ve ona kötü hissettirdiğim zamanı nasıl telafi edeceğimi de bilmiyorum. Sizin sandığınız gibi ondan ayrılmak istediğim bir an bile olmadı ama o bana 'boşanalım' dedikten sonra kendimi kaybettim resmen. Cidden bilmiyorum, kötü bir aile üyesi olmaktan delice korkuyorum." Biraz durup nefeslendi ve devam etti.

"Bir de şey var... Aiko'nun annesi yok. Yani, taşıyıcı annesi var evet ama onu büyüten, düzenli olarak hayatında 'anne' olarak bildiği bir annesi yok. Ya kreşe ve okula başladığında, çevresindeki çoğu insanın bir anne ve bir baba sahibi olduğunu görünce üzülürse? Ya büyüdüğünde Atsumu ve bana kızarsa? Ya bizden nefret eder ve biyolojik babası olmamı umursamadan biyolojik annesiyle yaşamak isterse? Bizi bırakıp giderse ne yaparım, Atsumu ne yapar? O çok üzülür, gerçekten. Ben de çok üzülürüm ve ikimizi birden toplayacak gücü kendimde bulamam. Annesiyle arada görüşürüyoruz ve Aiko'nun onu tanımasına fırsat veriyoruz. Ya bir gün... bir gün, onu bizden daha çok sevip onu isterse? Bu hakkını elinden alamayız ki!"

Kiyoomi kapı eşiğinde yere çöküp ellerini yüzüne kapattığında ağladığını anlamak pek de zor olmamıştı. Sakusa Kiyoomi, hassas kalbinin verdiği mücadeleyi ilk kez dışarı yansıtmıştı ve bu hem savunmasız hissetmesine hem de bir nebze rahatlamasına sebep olmuştu.















𝒎𝒂𝒓𝒓𝒊𝒂𝒈𝒆 π 𝒔𝒂𝒌𝒖𝒂𝒕𝒔𝒖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin