25; fin.

327 21 27
                                    


4 Temmuz.
Sakusa ailesinin minik üyesinin doğum günü.

Doğum günü tarzı özel günler; Miya, Sakusa ve Suna ailelerinde mutlulukla kutlanırdı. Hatta Osamu ve Atsumu olmasa, ailenin stres düzeyi sıfıra bile inebilirdi. İkizler durumu biraz... abartıyordu.

"Sana pastayı çeyrek geçe getirt dedim! Saatin farkında mısın?" Osamu burun kemerini sıkarken bir yandan da pastayı 'geç' getiren çalışanlarını azarlıyordu. Rintarō mahcup bir ifadeyle çalışanlara işaret verdi ve elini Osamu'nun sırtına yerleştirerek onu ters tarafa ilerletti. "Yavrum abartmıyor musun biraz?" Osamu derin bir nefes aldı. "On beş geçe getirin diye uyarmıştım. Nesi bu kadar zor? Yeğenimin doğum günü yemeklerini ve pastasını ben hazırladım diye mutluydum, rezil ettiler beni." Rintarō, kocasının alnını öptü. "Bebeğim kızma ama... saat on dokuz geçiyordu getirdiklerinde. Dört dakika için çalışanlarını altı dakika azarladın. Kimseye de rezil olmadın, daha gelmedi diğerleri." Osamu kollarını Rintarō'nun beline sardı. "Öyle diyorsan öyle olsun, bir kereliğine affedebilirim." Rintarō güldü ve dudaklarını Osamu'nun dudaklarına bastırdı.


Atsumu, başta eşine olmak üzere diğer herkese, iyileştikten sonra biraz daha sakinleşir diye düşündürtse de sonuç pek öyle olmamıştı. Aiko'nun mekan kiralayarak kutladıkları ilk doğum günüydü, kocasıyla arası evlilikleri boyunca hiç olmadığı kadar iyiydi ve sadece yakın çevreyi çağırmış olmalarına rağmen herkesin gözünü alacak bir doğum günü olmasını istiyordu. Atsumu'nun heyecanlı olmak için birçok sebebi vardı.

"Hayatım, ablam Aiko'nun çantasının nerede olduğunu sordu. Bir bakar mısın, hem yardımcı olursun." Atsumu eşini onayladı, büyük bahçenin taşlı yolundan ilerleyerek arka taraftaki küçük kulübeye girdi. Atsumu'nun gittiğini gören Kiyoomi rahat bir nefes verince, Rintarō'nun -muhtemelen ki bir haftalık- alay konusu oldu. "Abartı profesörü kocan gidince nasıl da bir oh çektin ama... Atsumu olsam kırılırdım." Kiyoomi, Rintarō'nun omzuna hafif bir yumruk attı. "Sen kendi kocana bak. Sabahtan beri ne zaman görsem birini azarlıyor, geçerli sebebi bile olmadan." Rintarō göz devirdi. "Ben avukatım canım, en haksız olduğu konudan bile kocamı haklı çıkarabilirim; senin elinde ne var?"  Kiyoomi altta kalmak istemese de karşılık verecek bir laf bulamamıştı. Bu yüzden sinirli bir şekilde yanlarına gelen Osamu'ya, içinden teşekkür etti.

"Siktiğimin mekanını hangi aptal seçti?" Rintarō, Kiyoomi'nin gülüşünü görmezden gelerek kocasına döndü. "Sen seçtin bebeğim, neden?" Osamu kaşlarını kaldırdı, başkası yapmış olsa ortalığı ayağa kaldıracağı şeyi kendisi yapmışken ne dese bilemedi. "Anladım. Güzel seçim olmuş, oldukça zevkli." Komori oflayarak sordu. "Yine neyi beğenmedin, söyle de kurtul. Sabahtan beri laf etmediğin şey kalmadı, söyle yine ne var?" Osamu sinirli bir ifadeyle Rintarō'ya dönüp gözleriyle Komori'yi işaret etti. Rintarō kolunu Osamu'nun omzuna atarak kendisine yaklaştırdı. "Yavrum savunurdum normalde biliyorsun. Ama o kadar haklı ki biraz durup dinlenmeni isteyeceğim senden. Bak şu masanın orada biralar var, iç biraz ve rahatla hadi." Osamu, Rintarō'yu hafifçe ittirerek bir şey demeden kendisine gösterilen masaya gitti.

"Omi, ağabeyin seni arıyor." Kucağında Aiko ile gelen Atsumu'nun suratı kelimenin tam anlamıyla beş karıştı. Neye moralinin bozulduğunu anlayamadan ağabeyi tarafından kenara çekilen Kiyoomi, soluklanacak vakit bulduğu için şükretti. "Atsumu'nun annesi yine bir şeyler dedi sanırım. Odada Aoi, Atsumu ve Aiko vardı. Sonra annesi odaya uğrayınca Aoi odadan çıkıp yanıma geldi. Beş dakika kadar sonra Atsumu suratı asık bir şekilde hiçbir şey demeden yanımızdan geçti. Sen bir konuş istersen."

Kiyoomi içinden kendisine sakin olmasını hatırlatırken etrafta arar gözlerle kocasına bakınıyordu. En son bahçenin sonuna doğru küçük çamların yanında oynayan oğlu ve eşini görünce yanlarına ilerlemeye koyuldu. "Canım, iyi misin?" Atsumu yalandan bir gülüş attı, Kiyoomi'nin yüzüne bakmadı. "İyiyim, neden olmayayım ki?" Kiyoomi derin bir nefes verip Atsumu'nun kucağındaki oğlunu kolları arasına aldı ve on adım kadar ötesindeki Tooru'nun kucağına bıraktı. Geri dönüp Atsumu'yu yerinden kaldırdı ve kulübenin arkasına sürükledi.

𝒎𝒂𝒓𝒓𝒊𝒂𝒈𝒆 π 𝒔𝒂𝒌𝒖𝒂𝒕𝒔𝒖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin