"Kiyoomi. Beni dikkatlice dinle oğlum. Öncelikle, sen tanıdığım en iyi eşsin. Bu üç yılda; aranız bozuk olsa bile Atsumu'ya her dakika sahip çıkışının, onun iyi hissetmesi için elinden geleni yapışının ve verdiğin emeklerin şahidiyim ben. Atsumu duygusaldır; küçük şeylere alınır ve kırılır ama onu mutlu etmek de bir o kadar kolaydır. Seni anlatırken gözleri hep parlardı, -siz daha 17 yaşındayken- mutfakta arkama oturur saatlerce seni anlatırdı. Bunu neden anlattım, şu yüzden: Atsumu senin yaptığın en ufak bir harekete anlam yüklüyor. Geçmişte aranızda geçenleri bilmediğimden kırılmıştır ya da kırılmamıştır yorumu yapamam ama şu anki halinize bakarak bile şunu söyleyebilirim: Atsumu seni çoktan affetti."Kiyoomi, parmaklarının arasından kırmızı gözlerle kadına baktı. "Ayrıca, tanıdığım en iyi babasın da. Sana sorumsuz dediğim için özür dilerim, bu gerçek düşüncem değildi. Hem işine hem ailesine hem de kendisine yetişmeye çalışan ve bunu büyük ölçüde başarabilen birisin. Sadece torunumun değil, herhangi bir çocuğun sahip olabileceği en iyi babasın. Aiko'nun seni ve -beni yanlış anlama ama- özellikle Atsumu'yu bırakabileceğini hiç sanmıyorum."
Kiyoomi güldü. "İkisinin arasında çok güçlü bir bağ var." Atsumu'nun annesi başını salladı. "Evet. Ve sen inanmasan da sana da oldukça bağlı. Sana uzak davranmasının sebebi kendince seni cezalandırması olabilir, sen evde yokken fotoğraflarına el sallıyor ve gülüyor çünkü. Daha yeni yeni keşfediyor kendisini ve çevresini. Hatta bak bir keresinde; ablan bu konuda üzüldüğünü bana anlatmıştı, ben de ona göstermek için telefonumdan senin bir fotoğrafını Aiko'ya göstermiştim. Gülmeye başlamıştı ve telefonu elimden almıştı, sonra ablan gülünce utanıp koltuğun arkasına kaçmıştı." Kiyoomi ellerini yüzünden çekerek dinlemeye devam etti.
"Yani diyeceğim şu ki oğlum, oğlun ikinize de çok bağlı. Annesi yoksa ne olmuş? Kendisini sonsuza dek sevecek ve koruyacak iki havalı babası var sonuçta. Aiko'nun sizden daha çok seveceği ve gideceği biri olacağını hiç sanmıyorum, aksine çevresindekilerin özeneceği bir ailesi olduğu için daha da gururlanacaktır." Oturduğu yerden kalkıp Kiyoomi'ye doğru ilerledi ve yere çökerek kollarını onun sarılabileceği şekilde araladı. Kiyoomi kadına sarıldı. "Gerçekten de böyle mi düşünüyorsunuz?" Kadın, bir eliyle damadının sırtını sıvazlarken diğer eliyle saçlarını okşamaya koyuldu. "Seni tanıdığım günden beri, seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Oğlumla birlikte olmana ve evlenmene, hatta bir çocuk sahibi olmanıza bu kadar destek olur muydum, gerçek düşüncem bu olmasaydı?" Kiyoomi cevap vermedi, kadın da üstelemedi; bir süre sarılıp ağlamasına ve içini dökmesine müsaade etti.
"Yardım ve konuşma için teşekkür ederim, kendi başıma üstesinden gelemezdim." Kiyoomi'nin gülümseyerek söylediği şeye göz devirdi kadın. "Gayet de gelebilirdin, senin üstesinden gelemeyeceğin hiçbir şey yok -benim oğlum dahil-." İkili seslice gülüp alt kata inmeye koyulmuşlardı ki çalan kapıyla Osamu'nun geldiğini anladılar.
"Hoş geldin oğlum." Osamu, annesine hafifçe sarıldı. "Hoş buldum. Bunlar hasta hasta evde gezerler bir süre, istersen biraz da bizde kal." Kadın kısa bir düşünme periyodundan sonra onayladı, Osamu da girişte Kiyoomi'nin kendisinin yanına ulaşmasını bekledi. "Ezik gibi hasta oldu yani seninki?" Kiyoomi iç çekti. "Öyle oldu biraz. Ama üstesinden geleceğiz, aşılmayacak sorunlar değil bunlar. Sen beni bırak da, kendi kocanın duruşmasının iyi geçmesi için ona şans dile." Osamu omuz silkerek güldü. "Şansa ihtiyacı yok, şans kaybedenlerin işi." Kiyoomi gülüp teşekkür etti, Osamu da çantayı ve Aiko'yu alıp geldiği hızda evden ayrıldı.
"Kiyoomi, ben de biraz dışarı çıkacağım. Birkaç arkadaşımla görüşüp Osamu'ya geçerim, siz kendinize dikkat edin." Kiyoomi başıyla onaylayarak kadını geçirdi ve evde sonunda baş başa kalabildiği kocasının hasta olmasına söylenerek üst kattaki yatak odalarına geri döndü.
"Atsumu ciddi olamazsın." Dolaptan yeni (ve öncekine nazaran daha kalın) bir battaniye çıkarıp sarınarak yatmış olan Atsumu, gülümseyerek kendisini azarlayan eşine baktı. "Hoş geldin bebeğim, neden uzun sürdü?" Kiyoomi kaşlarını çatarak yürüdü ve battaniyeyi sert bir hamleyle çekerek aldı. "Ya sana inanamıyorum, bir de kazak mı giydin!" Atsumu, Kiyoomi'nin sinirli haline yükselse de kendisine kızdığı zamanlarda biraz daha çekingen oluyordu. "Çıkarırım şimdi, sen gelene kadar giyecektim hızlı gelmedin. Benim suçum değil."
Kiyoomi göz devirerek Atsumu'yu yataktan kaldırdı ve bir çırpıda soyarak banyoya doğru sürükledi. "Ben sana anlayış gösterip yavaştan almaya çalıştıkça," bir eliyle musluğu açarken diğer eliyle sadece boxerı ile kaldığı için söylenen kocasını tutuyordu. "inatla mızmızlık ediyorsun. Ama bitti, anlayışlı Kiyoomi geride kaldı. Artık benim kurallarımla oynuyoruz. Gir şuraya." Kibar olmayan ses tonuyla tamamıyla tezat olan nazik hareketlerine güldü Atsumu.
"Seni seviyorum." Kiyoomi, siyah gözlerini; kocasının bal benzeri elalarına dikti. "Ben de seni seviyorum ama bunu söylemen yumuşamamı sağlamıyor. Ben sana dikkat etmeye çalıştıkça sen çocuk gibi dikkatsizlik ediyorsun. Sinirleniyorum." Atsumu, kendisini duş başlığı yardımıyla soğuk suyla ıslatan kocasının omuzlarına tutunarak iyice ona sokulmaya çalıştı. "Kiyoomi, çok soğuk." Kiyoomi kendisinin de ıslanmasını önemsemeden boştaki kolunu Atsumu'nun beline sardı. "Şimdi Kiyoomi mi oldu? Kızması gereken sen değilsin, benim farkındaysan." Atsumu gözlerini kıstı. "Şansını zorlama, yoksa Kiyoomi değil Sakusa olur." Kiyoomi, dudaklarını onun ıslak saçlarına bastırarak uzun uzun öpücükler dizerken mırıldandı. "Sen de bir Sakusa'sın -kesinlikle bundan çok memnunum-, o yüzden ki artık bana küsüp de Sakusa diyemezsin."
Atsumu güldü. "Suyu kapat." Kiyoomi de aşık olduğu gülüşü yalnız bırakmadı. "Hayatta olmaz. Uslu durup bir an önce iyileş ki Aiko ve annenin yokluğundan yararlanabilelim." Atsumu eğdiği başını kaldırıp şaşkın bir suratla Kiyoomi'ye baktı. "Annem, gitti mi?" Kiyoomi dudağını büzerek onayladı. "Evet. Hem de birkaç günlüğüne. Evde tamamıyla yalnızız ve sen bunu hasta olmakla geçiriyorsun." Atsumu yalandan ağlamaklı bir ifadeyle gözlerini kapattı. "Doktor sensin. Beni iyileştir, mümkün olduğunca çabuk."
Kiyoomi suyu kapatıp kocasına bornozunu giydirirken kendinden emin bir şekilde güldü. "Hay hay, nasıl istersen. Ama biliyorsun ben özelde çalışıyorum, karşılığını nasıl ödeyeceksin?" Atsumu, Kiyoomi'nin kolunun altına girip ona sırnaşmaktan geri kalmadı. Kiyoomi ise, hastalığı ve mikrobu önemsemeden kaçıncı kez olduğunu bilmediği minik bir öpücüğü daha Atsumu'nun dudaklarına kondurmadan önce cevabını aldı. "Güzel yöntemlerim var diyelim. Ne kadar çabuk iyileştirirsen bizi hem oğlumuzun ikimizi de o kadar çabuk memnun edersin, Sakusa Kiyoomi."
aiko'nun doğum gününü de kutlayıp bitireceğim sanıyorum ki. 2 bölüme final verir ve sonunda yayınlamaktan deli gibi heyecanlandığım fice geçerizzz.