1

639 31 5
                                    

"Neredeyim?"

Beyni biraz bulanıklaşmış gibiydi. Sanki üç gün üç gece uçakta seyahat etmiş gibi; gözleri karardı ve vücudu ısı farkına uyum sağlayamadı.

Bulunduğu odanın düzeni çok garip görünüyordu, lavanta moru duvar ona kendini gay gibi hissettirmişti.

Burada yanlış olan bir şeyler vardı.

Yataktan kalktı, yatağın üzerindeki saati aldı ve korkudan ayıldı.

'2028 mi? 2028'de ne? Şu an 2018 değil mi? Hmm, kesinlikle saat bozuk olmalı.'

Birkaç milyon dolara mal olduğu belli olan saat demek ki kırılmıştı.

Sersemlemiş bir halde ayağa kalktı. Bakışını ayna tarafına yönlendirdiğinde dehşet içinde solgunlaştı, 'Ayna da mı kırıktı?'

Aynadaki adam hem tanıdık hem de yabancı sayılabilirdi. Kendi figürüne sahipti, ancak bir şeyler tam olarak doğru gelmiyordu. Saç stili farklıydı ve... şık bir şekilde, alışılmışın dışında bir görünüme sahipti. Şaşkınlık içinde, dağınık saçlarını kaşıyarak, içinden neyin yanlış olduğunu düşündü.

Bu dünyada ne olmuştu?

Telefonunu aramaya başladı.

Tam Siri'ye komut vermeye çalışırken, yatak odasının kapısı itilerek açıldı. Korkmuş bir kuş gibi havaya sıçradı, etrafına bakmak için döndüğünde, kapıyı açan kişinin tanıdık biri olduğunu fark etti. Ancak, bir şekilde oldukça farklı da hissettiriyordu - yine de önceki gibi gösterişli ve yakışıklıydı - bu, yakın çocukluk arkadaşı Gu Xiaoshan'dı. Gu Xiaoshan ona bir gülümsemeyle baktı. "Yunren, ne oldu?"

Ancak o zaman Yunren kendine geldi ve yavaşça cevap verdi. "Xiaoshan Abi..."

Gu Xiaoshan bu takma ad karşısında oldukça şaşırmış görünüyordu - çünkü Yunren ona "Xiaoshan Abi..." diye hitap etmişti ve bu hitap en az yirmi yıl öncesine aitti. 2018'e kadar sayarsak.

Gu Xiaoshan bileklerindeki manşon düğmelerini çözerken, sorguluyormuş gibi konuştu, "Bu sefer ne yaptın? Hmmm?"

Bu sondaki 'hmmm' derin anlamlarla doluydu. Acımasız bir hız treni yolculuğu, bir kanca gibi Yunren'in tüm dikkatini çekmişti. Yunren sersemlemiş bir şekilde cevap verdi, "Aslında..."

Gu Xiaoshan safir manşon düğmelerini rahatlıkla yanındaki masaya koyarken kollarını sıvadı.

"Bu sefer ne hata yaptığına dair hiçbir fikrim yok ama bunu cezanı aldıktan sonra konuşuruz." dedi.

Yunren hiçbir şeyi anlamadan, yirmi yılı aşkın süredir arkadaşı olan Gu Xiaoshan tarafından yatağa itildi.

"Huh?" Yunren'nin beyni tamamen allak bullak olmuştu.

'Yanlış! Bu yanlıştı!'

Yunren'in gözünde bu, esasen bir korku filmi senaryosu gibiydi! Ancak Gu Xiaoshan'ın tarafında, durum hiçte öyle değildi. Eylemleri son derece yetenekliydi. Yunren, bu eylemlerin altında gerçekten... sertleştiğini fark etti.

Şok içinde gözleri irileşen Yunren kendi ereksiyonuna baktı.

'Bu kesinlikle yanlıştı! Sen bir sapık mısın? Kendi arkadaşın yüzünden nasıl sertleşebilirsin?!' diye aklından geçirmeden edemedi.

Ah ve doğru. Şimdiye kadar, Yunren hala baskın olanın kendisi olduğunu düşünüyordu.

Bu güveninin nereden geldiğini ise kimse bilmiyordu.

Gu Xiaoshan ustaca vücuduna girdiğinde, Yunren aklından geçen şey "Siktir et bunu!" değil, "Beni sik!" olmuştu.

Dünya nasıl bu hale gelmişti?

A President's Out-of-Body Experience (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin