29

148 20 0
                                    

Gu Xiaoshan'ın cevap vermediğini gören Yunren de onu 'taciz etmeye' devam edemedi. Sonunda kareoke setini açıp durumuna uygun şarkılar seçti.

Şarkıların çağrısı nedeniyle olsa gerek, o gece Gu Xiaoshan nihayet eve döndü.

Gu Xiaoshan kapıyı açtığında kendisine doğru koşan ayak seslerini duydu. Bir an için Ha-küp'ün geldiğini düşündü, ancak bir göz attıktan sonra, tıpkı Ha-küp gibi kuyruğunu sallayarak koşan kişinin Yunren olduğunu gördü. Ha-küp'ün aptalca bakışını hatırlayan Gu Xiaoshan, "Sadece ağzındaki terlikler eksik, o zaman mükemmel olacak." diye takıldı.

Sonunda, açık sözlü Yunren gerçekten de ayakkabı dolabını açtı ve ona terliklerini getirdi. Elbette onları ağzıyla değil, elleriyle getirmişti. Yine de bu Gu Xiaoshan'ı şaşırttı. Muhtemelen Yunren'in terlikleri gerçekten ağzında tutacağından korktuğu için terlikleri hızla aldı. Her zaman Yunren'i çok iyi anladığını düşünmüştü ama He Jun'la yaşadığı olaydan sonra artık o kadar emin değildi.

Gu Xiaoshan terliklerini giyerken Yunren ile konuştu. "Akşam yemeğini yedin mi, şapşal?"

Yunren başını salladı. "Seni bekliyordum... Yemek pişirmen için."

Cümlenin ilk yarısını duyduğunda Gu Xiaoshan oldukça etkilenmişti, ancak Yunren devam ettiğinde söyleyebileceği hiçbir şey yoktu.

"Ben eve gelmeden önce yedim, o zaman sana sipariş vereyim."

Yunren, Gu Xiaoshan'dan gelen alkol ve sigara dumanı kokusunu alabiliyordu ve onun bazı iş ortaklarıyla içki içmekten döndüğünü tahmin etti. Gu Xiaoshan'ın işiyle bu kadar meşgul olması kalbini biraz sızlattı. "Gerek yok, sadece mısır gevreği yiyeceğim."

"Bu işe yaramaz. Bulaşık makinesini kullanmayı bilmiyorsun, işin bitince bulaşıkları tekrar çöpe atmayı mı planlıyorsun?"

Kendini suçlu hissederek tereddütle cevap verdi. "Neden bir temizlikçi tutmadın?"

"Burada çok sık kalmıyorum, eğer bir hizmetçi tutarsam, lüks bir dairede kalması için ona para ödemem gerekmez mi? O kadar aptal mıyım?"

Yunren sadece sessizce onaylayabildi.

"Ev işlerini yapmak için her gün yarı zamanlı bir temizlikçi geliyor. Bulaşıkları yıkamayı bilmiyorsan, onları lavaboya bırak. O halleder." Gu Xiaoshan gülümseyerek söyledi.

Yunren bocalayarak başını salladı. Gu Xiaoshan döner merdivene yöneldi ve Yunren de arkasından onu takip etti. "Nereye gidiyorsun?"

Gu Xiaoshan ona, "Ben duş alacağım, sen kendi başına oyna." diyerek cevap verdi. Sonra Yunren'i arkasında bırakarak üst kata çıktı.

Banyosunu bitiren Gu Xiaoshan günlük kıyafetlerini giyip aşağıya indiğinde, Yunren'in hâlâ acınası bir şekilde ona baktığını gördü. Gu Xiaoshan açıkça hiçbir şey yapmadığını biliyordu ama nedense Yunren hâlâ zorbalığa uğramış gibi görünüyordu. Bunun nedeni Yunren'in kalın kirpikleri olabilirdi, hafifçe kısılmış badem gözleriyle tıpkı bir köpek yavrusu gibi görünüyordu. Gülümsemediği zamanlarda biraz kederli görünüyordu ve bu yüzden çok acınası duruyordu.

Gu Xiaoshan ona karşı oldukça çaresizdi. "Ne oldu, şapşal?"

Yunren lafı dolandırmadı. "Birincisi, ben şapşal değilim..."

Gu Xiaoshan'ın dudaklarının köşesi seğirdi ama itirazını geri çekmeyi başardı. Gu Xiaoshan'ın kabul ettiğini gören Yunren devam etti. "İkincisi, son birkaç gündür beni neden görmezden geliyordun?"

A President's Out-of-Body Experience (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin