51

142 22 0
                                    

"Bir sonraki adım ne? Şarap yapmaya başlayacak mıyız?" Yunren merakla sordu.

Üzüm bağında küçük bir atölye vardı. Shu Jingyi önceden ayarlamaları yaptığı için ışıklar yanıyordu ve içeride bir profesyonel bekliyordu. Aslında çok fazla üzüm toplamamışlardı ama bir fıçı şarap yapmayacakları için bunun bir önemi yoktu. Sadece eğlenmek için yaptıklarından bu kadarı yeterli olacaktı. Shu Jingyi üzümleri iki sepete ayırdı, birini profesyonele verdi, diğerini ise elinde tuttu.

Yunren, "Neden iki sepete ayrılması gerekiyor?" diye sordu.

"Gu Xiaoshan için bir hediye hazırlayacağımızı söylediğimize göre, şarabı birlikte yapmalıyız. Benimkine gelince, üzümleri benim için topladığın için zaten çok mutluyum, gerisi önemli değil."

Bunun en büyük nedeni, Shu Jingyi'nin bir profesyonel tarafından yapılan şarabın daha az sorun yaratacağını düşünmesiydi.

Nihai ürün kendi sindirim sistemine girmeyeceği ve bunun yerine 'aşk rakibinin' bağırsaklarına gireceği için, uykusuzluğuyla birlikte Shu Jingyi şarap yapma sürecini çok aceleci bir şekilde geçirdi. Dikkatsiz bir insan olan Yunren bile onun devam edişini zar zor izleyebildi.

"Her şeyi rastgele bir araya getirip dövmek yeterli mi?"

Shu Jingyi, "Bizim evimiz süreç konusunda çok titiz değildir." diye yanıtladı.

Yunren bu açıklamayı kabul etti.

Şarabı şişeledikten sonra Shu Jingyi, Yunren ile birlikte çiftlikten ayrıldı. O sırada gökyüzü çoktan aydınlanmıştı.

Shu Jingyi ona gülümseyerek, "Biraz daha uyumaya mı gitmek istersin? Yoksa kahvaltı etmek mi?"

Yunren, "Sanırım yatağa geri döneceğim. Daha sonra kahvaltı ederim, yoksa Xiaoshan Abi tarafından keşfediliriz!" diye cevap verdi.

"Doğru, o zaman artık bir 'sürpriz' olmaz." Shu Jingyi küçük parmağını Yunren ile birleştirdi. "Bunu bir sır olarak saklamayı unutma."

Yunren odasına döndü. Gu Xiaoshan'ın kapısını çalmasıyla uyanmadan önce çok uzun süre uyumayı başaramamıştı Yunren gürültü nedeniyle uyandığında saate baktı ve başını kaşıdı. "Xiaoshan Abi gerçekten de ne olursa olsun hep erken kalkıyor!"

Yunren kapıyı açmaya gitti ama Gu Xiaoshan'ın yüzünün biraz düşmanca olduğunu gördü.

"Ne oldu? İyi uyuyamadın mı?"

Gu Xiaoshan Yunren'in odasına doğru ilerledi ve gülümsedi. "Dışarı mı çıktın?"

"Ha?" Yunren, Gu Xiaoshan'ın zarif gülümsemesine baktı ama sırtından aşağı ürperdiğini hissetti. "Hayır, hayır... Neden böyle söyledin?"

Gu Xiaoshan'ın yüreğindeki öfke daha da alevlendi. Bu çocuk artık yalan söylemeyi bile öğrenmişti! Hepsi de o Shu Jingyi içindi!

"Oh?" Gu Xiaoshan yavaşça Yunren'in odasındaki kanepeye oturdu, Bacak bacak üstüne attı. "Sen de otur."

Yunren'in kafa derisi karıncalandı ve kanepeye oturdu. Yüzünde suçluluk duygusuyla dimdik oturdu.

"Dün gece bana ne söz verdiğini hâlâ hatırlıyor musun?"

Yunren donuk bir sesle, "Evet, gece dışarı çıkmayacaktım." diye yanıtladı.

"Evet, seni düşündüğüm içindi." Gu Xiaoshan makul bir şekilde konuştu ve iç çekti. "Eğer gerçekten dışarı çıkman gerekseydi, seni durdurur muydum? Bana söyleseydin, seninle bile gelirdim! Bana söylemesen bile, bana yalan söylemene gerek yok. Bu bana güvenmediğin anlamına mı geliyor? Bu beni üzmez mi?"

A President's Out-of-Body Experience (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin