Multimedia; Aras
—-
Odaya çöken kasvet havasıyla gözlerimi araladım. Yatakta gerilirken birden aklıma Rüzgar geldi. Birde o şuursuzla uğraşacağım. Yastıkla biraz daha bütünleştikten sonra ayağa kalkıp meşhur gerinmemden yaptım, ardından üstümü ve belimi düzelttim. Saçımıda tokayla buluşturduktan sonra hazırdım. Saçlarımın belime gelmesinden pek şikayetçi olmasamda kestireceğim gibi. Ayna karşısında yüzümü, kaşımı düzelttikten sonra kapıyı açıp çıktım. Evden hiç ses geliyordu, sanırım beyefendi kız avında. Merdivenlerden yavaşca inip mutfağa girdim. Bir umut dolabı dolu bekledim, en azından soğuk su fena olmazdı. Dolabı açınca tabii ki hüsrana uğradım. Bomboş bir şekilde bana bakıyordu. Arkamda nefes hissedince birden sıçradım.
"Uyanmışsın çirkin." diyerek nefesini kulağıma doğru üfledi. Dolabı kapatıp arkamı döndüm. Neredeyse burnumuz birbirine değecekti.
"Evet, gördüğün gibi. Dolap bomboş alışverişe çıkacağım. Listeni hazırladın mı?" dedim sevimli bulduğum surat ifademle. Yakınlıktan rahatsız olduğumu söylesem yalan olurdu, erkeksi kokusu beni tatmin ediyordu. Kendimden beklenmeyecek bir hareketle boş bıraktığı kenardan çıktım.
"Hazırlamaya gerek duymadım, beraber çıkacağız. İtiraz istemiyorum. Ha bu arada üstüne bir şey giyinsen iyi olabilir. Çıplak bir çirkin dolaştıramam yanımda." İçten içe hormonlarına sahip çıkamıyordu belli ki. Bunu kabaran pantolonundan anlayabiliyordum.
"Bu teklife hayır diyemem. Elde taşıma fikri çokta cazip değil. Beş dakikaya gelirim." dedim ve popomu kıvırtarak önünden geçtim. Arkamdan salyalarıyla baktığına kalıbımı basabilirim. Yukarı çıktığım gibi valizden yırtık kot pantolonumla beyaz göğüs dekolteli tişörtümü aldım. Göğüs ve sırt dekoltesi vazgeçilmezim. Üstümü giyindikten sonra mavi gözlerime uygun olduğunu düşündüğün siyah rimeli sürüp kirpiklerimi ön plana çıkardım. Ama asıl ön planda olması gereken rujdu. Kırmızı ve bordo rengi arasında kalmış rujumuda sürdükten sonra fırçayla mat hale getirip iyice yaydım. Beyaz converselerimide ayağıma geçirdikten sonra hazırdım. Kredi kartı dolu olan cüzdanımı ve telefonumu elime aldıktan sonra tamamiyle hazırdım. Aynada kendime geçer not verdikten sonra kapının önünde beni bekleyen Rüzgar'ın yanına gittim.
"Hazırım, çıkabiliriz." dedim ona doğru yürürken. Beni görünce suratına hoşnut bir ifade takındı ve evden çıktı. Bende peşinden gidiyordum. Caddenin sağında kalan otoparka gittik. Siyah son model arabaya sahip olduğunu bilmiyordum. Sanırım varlıklı aileden geliyor. Sorularla cebeleşirken arabanın yanına vardık. Rüzgar sürücü koltuğuna otururken bende peşi sıra yanına oturdum. Kemeri bağladıktan sonra Rüzgar'a döndüm.
"Nereye gideceğiz?" diye sordum. İstanbul bilmediğim bir yerdi sonuçta. "Supermarkete." Bana bakmadan konuşması bir açıdan iyiydi. Yoksa benimde hormonlarım tavan yapabilirdi.
Sessiz geçen on dakikadan sonra nihayet gelmişti. Yine aynı sessizlikle arabadan indik ve içeriye girdik. İkimizde elimize sepet aldık ve sebze reyonundan işe başladık. Sessizliği bozan Rüzgar oldu.
"Sen burda bekle ben sepeti bırakıp geliyorum. İki kişinin ayrı ayrı sepet taşımasına gerek yok." Cümlesini bitirir bitirmez gitti ve 30 saniye içerisinde geldi. Elimde ki sepeti kendisi aldı ve 'sakın itiraz etme' şeklinde bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN
General Fiction"Seni sevmek bile güzelken, sen nasıl güzel olmayasın be güzelim. Güzel bile yetersiz bir kavram sana." dedi gözlerime bakarak. Ve ben bir kez daha aşık oldum karşımda ki adama. Derin ve Rüzgar'ın değişik hikayesi. Kaderin cilvesi tüm hayatlarını d...