-Bölüm 6-

97 5 1
                                    

Multimedia; Derin'in kıyafeti

---

Sabah gözlerimi açar açmaz komodinin üstünde duran telefonumdan saate baktım. Saat daha on bir buçuktu. Biraz gerindikten sonra lavaboya girip elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Rutin olarak yaptığım şeylerden biriydi. Vakit kaybetmeden göbeğimi açık bırakan şifon bir askılıyla kısa ev şortumu giyindim. Saçımıda ev topuzu yaparak uğurlu tokamla tutturdum. Aşağı indiğimde masada duran araba anahtarı dikkati çekti. Sanırım Rüzgar daha çıkmamıştı. O yüzden elimi çabuk tutup enfes bir kahvaltı hazırlamam lazımdı. Beş altı tane portakal çıkarıp sıktım. Ardından soğuması için dolaba koydum. Krep içinde gerekli malzemeleri çıkardıktan sonra işe koyuldum. On dakika içerisinde herşey eksiksiz bir şekilde masadaydı. Tam yukarı çıkacağım sırada kapı çaldı. Koşar adım kapıyı açtım. Aras ve yanında bizimle yaşıt olan birisi duruyordu.

"Güzelim." dedi gülümseyerek. "Bizi içeriye davet etmeyecekmisin?" diye takıldı.

"Ah, şey. Tabii. Buyrun lütfen. Bende tam yeni kahvaltı hazırlamıştım." dedim kenara çekilirken. Ardından içeriye geçip koltuklara yayıldılar.

"Imm, çok lezzetli duruyorlar. Maalesef ki kahvaltı edipte geldik güzelim." dedi. "Rüzgar evde değil mi?" diyede ekledi.

"Şimdi kahvaltı için çağıracaktım. Sizin geldiğinizide söylerim." dedim. Yabancıya dönerek konuştum. "Sizin için ne diyeyim?"

"Sarp dersin. Bu arada tam tanışamadık." dedi elini uzatırken. "Sarp." dedi gülümseyerek. "Derin." dedim ve uzattığı eli tuttum. "Memnun oldum, Derin." dedi elini çekerken. "Bende." diyerek odadan ayrıldım. Odanın önüne geldiğimde her ihtimale karşı kapıya vurdum. Ses gelmeyince birkaç kez "Rüzgar?" diye seslendim. Yine ses gelmeyince içeriye dalmak zorunda kaldım. Ardımdan kapıyı kapatarak yatağına doğru ilerledim. Elbette ki uyuyan bir Rüzgar beklemiyordum. Belinde havluyla banyodan çıksa daha az şaşırırdım. Yavaşca yatağına oturarak Rüzgar'ın yüz hatlarını inceledim. Nasıl bu kadar mükemmel bir görüntüye sahipti anlamıyorum. Allah vergisi diyerek vücudunu incelemeye başladım. Sol kulağının arkasında 'eternity' yazıyordu. Bu dövmeyi fark etmemem gerçekten çok tuhaftı. Birden Rüzgar'ın gülüşüyle irkildim.

"Ne zamana kadar beni izlemeye devam edeceksin çirkin?" dedi gülümseyerek. Hâlâ gözlerini açmamıştı ve bu hali gerçekten çok tatlıydı.

"Bilmem... Ne o çok mu hoşuna gitti?" dedim sırıtarak. Yavaşca gözlerini açarak gerindi. Gerindikten sonra tekrar yatağa yattı fakat bu sefer gözleri açıktı. "Çoookkk." dedi sırıtarak.

"Sen uyuma numarasımı yapıyordun be? Ne zamandan beri uyanıksın?" dedim hafif kızgın bir tavırla. Elini çenesine koyup düşünürmüş gibi yaptı. "Immm, bir bakalım...Sanırım sen kapıya vurduğundan beri." dedi pişkince sırıtarak.

"Ah, gerçekten pisliksin Rüzgar. Her neyse, aşağıda Aras ve Sarp diye birisi var ve ben kahvaltı için leziz krepler yaptım. Artık şu koca poponu kaldır ve aşağıya gel." dedim. Kaşlarını kaldırarak konuştu.

"Sarp mı geldi? Hadi be. Niye daha önce demiyosun? Ayrıca krepi çok severim. Ha birde bu koca popoma kurban ol sen. Hemen giyinip geliyorum." dedi. Yaptığı taklite gülerek aşağı indim. Geldiğimde Arasları yine aynı pozisyonda otururlarken buldum. İkisinin elindede sigara vardı ve hararetle birşey konuşuyolardı. Ses çıkarmadan masaya oturup tabağımı doldurdum. Bakışlarımı tabaktan kaldırmadan konuştum.

"Kahvaltı teklifim hâlâ geçerli." dedim. Aras yerinden kalkıp yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Banada şu enfes kreplerinden ver bakalım, canım çekti doğrusu." dedi gülerek. Aynı şekilde tabağımdan bir parça keserek Aras'a uzattım. Gözlerini kapatarak çiğnedi ve yuttu. Sanırım beğenmişti. Yavaşca suratını yaklaştırarsk konuştu. "Aynı senin gibi, mükemmel olmuşlar." dedi. Yapmacık bir tavırla konuştum. "Ah, lütfen. Şımartmayın beni bayım." dedim. Gülümseyerek sağ elini yanağıma götürüp okşadı. Tam öpmek için hamle yapacağı sırada Rüzgar içeriye sesli bir şekilde giriş yapıp dikkatleri üzerine çekti.

ÇİRKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin