Multimedia; Rüzgar
---
"Evet nerde kalmıştık?"
"En son 'evimin' üstüne konmaya çalışıyordunuz. Sizcede yaptığınız çok bencilce değil mi? Başka şehirden geleli iki saat bile olmadı, ayriyetten hemen bulabileceğim bir ev yada bir otel yok. Senin ise burdan sonra gidebileceğin bir yerin var. Hadi ama adaletli olalım."
"Burdan sonra gidebileceğim bir evin olup olmadığını nerden biliyorsun?"
"Yok mu?" diye sordum verdiği cevaba şaşırırken. Sorumun üzerine birkaç saniye gözlerimle temas kurdu. Daha sonra ne yaptığını anlamışcasına kafası iki yana salladı ve boğazını temizledi.
"Var, ama yok. Zevk vermediğinden dolayı kıçına tekmeyi bastım. Oda beni evimden kovdu. Anlayacağın senin kadar benimde ihtiyacım var o eve."
"Nasıl ya? Senin evin değil mi? Sen niye gidiyosunda o gitmiyor? Ya gerçekten aptalsın!" Bir süre daha homurdandıktan sonra kafamı masaya koyup düşünmeye başladım. Sanırım sigara yakmaya ihtiyacım var. Düşüncemi onayladıktan sonra o yokmuş gibi çantamda sigaramı aramaya başladım. O koca çantanın içinde sigara bulmak büyük bir başarı olsa gerek. Yine böyle düşüncelerle kendimi yerken nihayet sigarayı buldum. Altın bulmuş gibi sevinirken sigarayı masaya bıraktım ve çantamı yerine koydum. Kafamı çevirdiğimde paket Rüzgar'ın elinde duruyordu. Muzip bir gülümsemeyle bir bana birde sigarama baktı.
"Sigara ha? Senin gibi bir kıza hiç yakıştıramadım doğrusu." Alaylı bir tınıyla bana baktı ve gülümsemesi iyice genişledi.
"Benim gibi bir kız derken? Hah, olamaz mı? Ayrıca neyim var benim?"
"Bilmiyorum. Fazla...fazla masumsun. Evet evet, fazla masum." Sanki gülümsemesinin genişlemesi daha mümkünmüş gibi iyice sırıttı. Bu gülüşte bolca alayda vardı tabii.
"Masum olduğumu nerden çıkardın?" dedim savunmaya geçerek. Cevap vermesine izin vermeden devam ettim. "Ayrıca sigaramı verirsen sevinirim. Bu konudada seninle uğraşamam."
Lafımı ikiletmeden paketi uzattı. İçinden bir dal çıkarttıktan sonra dudaklarımın arasına yerleştirdim ve paketi kapattım. Ah hadi ama! Çakmağı o koca çantanın içinde nasıl bulacağım? Ben bunları düşünürken Rüzgar önüme bir çakmak attı. Minnettâr bir gülümsemeyle sigaramı yaktım ve paketi ona uzattım. Oda aynı şekilde sigarayı aldı ve yaktı. Birkaç nefes çektikten sonra benimle göz teması kurdu.
"Derindi, değil mi?"
"Evet."
"Düşündümde Derin, aslında aynı evde kalmak fena fikir değil. En azından birimiz pes edip başka ev bakana kadar aynı evde yaşayabiliriz. Ev ikimiz için yeterince büyük zaten. Ne dersin?" Soru soran gözlerle bakışı iyice yoğunlaştı. Pek yediremesemde kendime fikir mantıklı geliyordu. Kalbimin sesini dinlemeliyim galiba.
"Birincisi bu evden çıkacağımı düşünüyorsan avcunu yalarsın. İkincisi evde katı kurallar olcak ve kural çiğneyenler cezalandırılcak. Üçüncüsü düzenim asla ve asla bozulmayacak. Son olarakta eve aldığım kişilere karışılmayacak. Anladın?""Ah evet. Anladım, haklısın. Yani bu kabul ettiğin anlamına geliyor?"
Sorusu karşısında cidden kahkahayla güldüm. Aptalmıdır nedir yahu. Sesimdeki alayı gizleyemeden, "Ah sen ne zeki şeysin öyle. Bu zeka sana fazla canım. Harcanıyorsun buralarda." diye söylendim. Suratında hiçbir mimik oynamadı resmen. Neyse ki bunu takıcak bir kız değildim. Gülmem bittikten sonra paketi çantaya rastgele koydum ve ayağa kalkıp üstümle saçımı düzelttim. Allah bilir ne haldeyimdir. Rüzgar niyeti anlamış olacak ki ayağa kalktı ve masaya yüklü miktarda para bıraktı. Sonra geçmem için kenara çekildi ve yolu gösterdi. Masanın üstüne bıraktığım sigaramı parmağımın arasına aldım ve bavulumla birlikte yapmacık gülümsemeyle önünden geçtim. Caddeye çıktıktan sonra nihayet bana yetişmişti. Ben hala sigaramı içiyordum. Göz ucuyla ona bakayım derken göz göze geldik. Bu tarz şeylerden utanan kızlardan değildim. O yüzden ona -daha doğrusu dudağına götürdüğü sigaraya bakıyordum. Gerçekten sigara içişi çok seksiydi. İnsanı sigara içmeye teşvik eder bu adam. Bir kez daha içine çekti ve yüzüme doğru verdi. Kısık bir gülüşle memnuniyetimi dile getirdim ve önüme döndüm. Zaten gelmiştik evin önüne neredeyse. Denizin o mis kokusuyla büyülenirken elimde bitmiş olan sigaramı yere atıp ayağımın ucuyla ezdim. Ardından karşıya geçen Rüzgar'a doğru yöneldim. Evin önünde beklememi söyledi ve gitti. Sanırım anahtarı alıp gelecekti. Girişteki merdivene oturup karşıdaki denizin huzuruna kapıldım. Evi özetlemek gerekirse iki katlı, eşyalı bir dublex evdi. Eşyalı olmasını özellikle istemiştim, çünkü bunlarla uğraşacak vaktim yoktu. İnternetteki resimlere göre amerikan mutfağına sahip geniş bir salonu vardı. Ayriyetten misafir odası ve iki ebeveyn odası vardı, ee birde lavabosu. Allah'tan oda için kavga etmeyecektik. İkisininde denize bakması ve geniş olması avantajdı. Ben yine derinlere dalmışken Rüzgar'ın sesiyle irkildim.
"Daha ne kadar orda oturmayı planlıyorsun 'çirkin' ?"
"Ah, şey. Dalmışım. Sen ne zaman geldin?"
Bana birkaç saniye baktıktan sonra göz devirip yukarı sabır dilenircesine baktı. Bu hareketine istemsizce yüzümü buruşturdum.
"Yaklaşık beş dakikadır sana sesleniyorum çirkin. Hadi daha fazla oyalanmada içeri gir." Açtığı kapının yanına geçti ve elimdeki bavulu aldı. Ardından kapıyı kapattı ve soru sormak istiyormuş gibi bana baktı fakat birşey demeden üst kata yöneldi. Bende arkasından ilerledim. Bavulu iki odanın ortasına bıraktı ve bana yöneldi.
"İstediğin oda hangisi? Senin için fark etmez sanırım." Son cümlesini kendisiyle konuşuyormuş gibi söyledi.
"Evet fark etmez."
"Güzeell. Ben sağdakini alıyorum o zaman çünkü kontrole geldiğimde buradaki yatak daha yumuşaktı." Ardından yüzünü buruşturup ekledi. "Seks partnerimle yorgun düşüyoruz ve sert yatak isteyeceğimiz son şey."
"Ah, öyle mi? Desene olan benim partnerime olacak. Neyse, üstümü değiştirip uyuyacağım. Mümkünse 'bugünlük' inleme sesi duymak istemiyorum. Uyanınca alışverişe çıkacağım almamı istediğin şeyleri hazırlarsın, çıkmadan önce sana bakınırım. Neyse iyi geceler."
Soluksuz kurduğum cümlelerim karşısında sadece bana bakakaldı. Sanırım ilk cümlemde takılı kalmıştı. Gerçekten beni masum falan mı sandı? Hah, cidden çok komik! Dilini bulduğunda nihayet ağzını araladı.
"İyi geceler? Saat daha öğlen 12 falan. Cidden normal değilsin. Bana emir vermene şuanlık birşey demiyorum çirkin. Hadi bakalım git yatağına zıbar, uyanınca ev hakkında konuşuruz." Tam odasına girecekken aklına birşey gelmiş gibi durdu ve alaylı bir gülümseyişle bana baktı.
"Ha bu arada, iyi geceler." Dedi ve göz kırparak odasına girdi. Bu durumuna gülerek odama girdim ve mini siyah şortumla ince ipli bordo göğüs dekolteli askılımı giydim. Ardından kendimi yatağa attım ve kendimi uykuya teslim ettim.
---
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN
Fiksi Umum"Seni sevmek bile güzelken, sen nasıl güzel olmayasın be güzelim. Güzel bile yetersiz bir kavram sana." dedi gözlerime bakarak. Ve ben bir kez daha aşık oldum karşımda ki adama. Derin ve Rüzgar'ın değişik hikayesi. Kaderin cilvesi tüm hayatlarını d...