Bazı şarkıların, türkülerin bir hikayesi vardır ve benzer hikayesi olan insanları yakalarlar. Yüreğinin en derinlerinden...
15 yıl önce ...
Beden eğitimi dersinden çıkan Yekta , her yerde kaset çalarını arar. Ama bir türlü bulamaz son umut arkadaşlarına sorar. Onlarda görmemiştir. Etrafta dolanırken spor salonundan çıkan kızları görür. Birden kızlar giyinme odasına girmeden önce, en son kendinin çıktığını anımsar.
-Orada olabilir mi acaba?
Spor salonun tek bir giyinme odası olduğu için kızlar ve erkekler sırayla kullanmaktadır. Kızların çıktığını gören Yekta içeride kimsenin kalmadığını düşünüp, giyinme odasına doğru yönelir. Kapı açık olduğu için direk içeriye dalar. İçeriye girmesiyle, arkası dönük olan kızı fark eder . Çıkmak için bir adım geri atmıştır ki kızın beline kadar uzanan saçları dikkatini çeker. Bu kızı daha önce okulda görmediğine emindir. Kim olduğunu düşünürken bir yandan da ikindi güneşinin vurmasıyla , bir düşü anımsatan o parlaklık merakını cezbeder. Daha önce bu kadar uzun ve gür saçları olan birini görmemiştir. Kuzguni siyah saçlar öyle doğal öyle ışıltılıdır ki yakından görmek , delice bir merakla dokunmak ister. Kızın saçlarından gözünü alamaz. O sıra da kızın elinde bir şeyle uğraştığını farkeder. Yekta kızın neyle oynadığını görmek için dikkat kesilmişken birden oda da bir ses yankılanır.
''Söküp atılmıyor
Bende mi kusur
Doğarken kök salmış özel saçların
Bir kara sevdadır ki ya büyü ya sır
Sığmıyor kaleme söze saçların...''
Bu şarkı Yekta'nın radyoda duyup, bin bir zahmetle kasete çektiği ve bir haftadır her yerde dinlediği şarkıdır. Yekta yana döne aradığını hiç ummadığı birinin ellerinde bulmuştur. Hem aradığını, hem de şarkıyı dinlerken hayalinde canlandırdığı saçları yani kızı bulmuştur
-Saçları bu kadar güzel olan bir kızın kim bilir yüzü nasıldır ?"Bu türküde takılı kalmam ,bu an için ezelden yazılmış olabilir mi ? " diye iç geçirirken kız birden arkasını döner. Göz göze gelirler. Yekta ayrı, kız ayrı şok olur. Saçlarını hayranlıkla izlediği , yüzünü merak ettiği kız meğerse uzun zamandır tanıdığı biri çıkar. Şaşkınlıkla beraber ağzından yarım yamalak bir isim dökülür. Feride...
Feride karşısındakini görünce eli ayağına dolaşır. Elindeki kaset çaları yere düşürür. Sandalyenin üstündeki başörtüsünü alıp lavaboya doğru koşturur. Kapıdan çıkıp gitmek ister ama bir adım bile kıpırdamadan öylece duran Yektaya çarpar. Bu çarpışmanın etkisiyle Feride'nin saçlarının kokusu Yekta'nın burnuna dolar.
- Papatya... Ben unutmuşum ama hala aynı kokuyor saçları...
Yekta olduğu yerde donup kalır. Beraber oynadıkları, yakın oldukları çocukluk dönemleri gelir aklına. O zamanlardan aşinadır bu kokuya. Çocukluk aşkı Feride... Onunla çocukluğunda sürekli dalga geçen, büyüyünce ise içine kapanan ondan uzaklaşan Feride... Küçükken beraber oynadığı ; onsuz yemek yemediği kızın biraz büyüdüğünde ondan bu denli uzaklaşmasına bir türlü anlam verememiştir.O günlerden bu güne kadar çocukluk dönemi hariç Feride'yi hiç açık görmemiştir.
-Yabancı sandığım kız kapı komşumuz , beraber büyüdüğüm Feride'ymiş meğer.
Çalan ders zili onu kendine getirir. Daha doğrusu sadece bedeninin hareketlenmesini sağlar. Yerden kasetçalarını alır ve sınıfa doğru yürümeye başlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AN DEĞİL ÖMRÜM OLSAN
RomanceBir yanda ilk aşkını unutamayan; senelerce o mutlu olsun diye dualar eden saf ve masum Feride Bir yanda yaptığı yanlış evliliğiyle hayatı zehir olan ve daha haberi bile yokken yaşama hakkı elinden alınan evladının acısıyla kavrulan Yekta. Birbirle...